Köpeğim Badi

Adını “Badi” koyduğumuz adeta ailemizin bir parçası gibi olan bu köpeği, bir yere gidip de geç gelsem bile sabah akşam mutlaka ihtiyacı için sokağa çı

Köpeğim Badi
Emekli olduktan bir müddet sonra, İzmit’te görevli olan oğlum Dr. Cüneyt evlerine küçük Ekransı Terrier cinsi bir köpek almışlar. Bu köpek evde ahşap kısımları kemiriyormuş, “başımıza sorun çıkaracak” diye ve de ayrıca bakımı da zor olduğu için bu sevimli köpeği bize Ankara’ya (Batıkent’deki) evimize getirdiler. “Baba bu sizde kalsın, altı ay sonra alacağız” diyerek bırakıp gittiler. Aradan 15 yıldan fazla bir zaman geçtiği halde ne onlar köpeği istediler ne de biz alın götürün şu emanetinizi demedik. Böylece yıllar geçmeye devam ediyor birbirimize alışıyorduk. 

Adını “Badi” koyduğumuz adeta ailemizin bir parçası gibi olan bu köpeği, bir yere gidip de geç gelsem bile sabah akşam mutlaka ihtiyacı için sokağa çıkarıyor gezdiriyordum. Onunla sokağa çıktığım zaman kaldırımda giderken mahalledeki çocuklar gelip “onu sevebilir miyiz” diyerek etrafımızı sarıyorlardı. Badi’nin boynunda, yüzünde, sırtında kahverengi benekler vardı, bu benekleri gören bir küçük çocuk bu benekleri göstererek “amca buraları niye böyle boyadınız” deyince yanındaki biraz bir çocuk “kadeşim bu annesinden doğuşundan böyle doğmuş” demişti.  Bir gün parkta dört beş yaşlarında bir çocuk yanımıza doğru gelerek, “amca bu köpeği bana satar mısın” diyerek ricada bulundu. Ben de satarım, deyince o “kaç para” dedi, ben ona gayet seslice 185 kuruş git parayı getir hemen bu köpeği sana vereyim, dedim. Evi de yakın olan çocuk, olayı annesine anlatmaya gitti, sonradan öğrendiğime göre annesi köpek almayı istemediğinden oğluna, “185 kuruş çok pahalı alamayız, sen okulunu bitir sonra alırız”, demiş. 

2023 ün 19 Temmuz’unda kaybettiğim eşim ve ben bu sevimli köpeği çok sevmeye başladık. Rahmetli Eşim Gülhan o kadar çok seviyordu ki, onu okşuyor “küçük oğlum” diye seviyordu, ona çeşitli yazlık kışlık giysiler dikiyor, yemeğin içindeki kemikli etleri seçip “bu Badi’nin payı diyerek” besliyordu. Sürekli 15 yıl sabah akşam Badi’yi mutlaka kaldırımlara parklara ihtiyacı için gezmeye çıkarıyordum. İlk yıllarında gezmek için dört gözle bekliyor, gezmeye gitmek için varıp kapıya dayanıyor ve gezmeye çıkmayı çok seviniyordu. Her gezmeye çıkışımızda rastladığı kedileri müthiş kovalıyordu. 

Kedi kovalama sevdası yüzünden Badi’ye araba çarpıyor.

Köpeğim Badi

Yedi sekiz yıl kadar önce, yine böyle ihtiyaç gezisine çıktığımız bir gün, tasmasından çıkarıp yanımda uslu uslu kaldırımda yürüyordu, karşı kaldırımda bir kedinin gittiğini gören Badi, kediyi kovalamak için aniden karşı kaldırıma doğru fırladı. Caddeden hızla gelen bir araç Badi’ye çarptı, Badi bir feryat kopararak yolun ortasına yığılıp kaldı. Çarpan araç kaçarken, Badi titreyerek yatıyordu. Hemen Dışkapı’daki Veteriner Fakültesine götürdüm. Badi kucağımda çektiği acıdan olsa gerek titriyor gözlerinden yaşlar geliyordu. Doktorlar filmini çektiler, “ne yaptınız buna üç dört yerinden kalçası kırılmış” dediler.  Epey bir zaman ameliyatta kaldıktan sonra kalçası alçıya alınıp boynuna bir abajur taktılar verilen ilaçla eve yöneldik. Badi’nin bu haline o kadar üzülmüştüm ki, yolda Badi’nin çektiği acılardan yine gözlerinden yaşlar gelirken ben de göz yaşlarımı tutamadım. Kendi kendime, neden bunu tasmasından bıraktım Allah’ım diye vicdan azabı çekiyordum. Onun sağlığına kavuşması için, yaşlı gözlerimle, “Allah’ım ağzı var dili yok, çok acı çeken köpeğime şifa ver” diye üzüntü içinde dua ediyordum. Doktoru, “kırıklar tutar ama özen gösterirseniz iyi olur, ama biraz topallar, topal yürür” diyordu. Biz de tek iyi olsun da buna razıyız diyorduk.

Evde rahmetli eşim Gülhan onun için kıyma pişiriyor, kıymanın içine haplarını eziyor ona yediriyordu. Böylece yavaş yavaş toparlanmaya başladı; dışarıya çişini kakasını yapmaya alıştırdığımız için dışarıya gitmek dışarıya yapmak istiyordu. Bunun için sürüne sürüne kapıya yanaşıyor, kapının önüne ister istemez çişini yapıyordu. O günden sonra, Badi 

Sonunda düzelmeye başladı, yavaş yavaş kaldırımda yürütmeye başladığımız bir gün, Badi bir kediye rastladı, kediye doğru yaklaşırken kedi aniden pençesini uzatıp Badi’nin burnuna tırnağını batırmış olmadı ki Badi feryat ederek geriye çekildi. Badi o günden sonra kedilerden korkmaya çekinme, kedi görünce çekilmeye başladı.

15 yıldan fazla bir zamandır bende olan, sabah akşam mutlaka ihtiyaç gezisine çıkardığım köpeğim Badi yüzünden gezilere, tatile bile gidemiyorum. Eşimin sağlığında günübirlik gezilere katılıyordum, ama şimdilerde, aman köpeğime bir şey olur endişesi ile günübirlik gezilere bile katılamıyorum Yaşantımız böylece monoton devam ediyordu. 

Bundan on yıl kadar önce Kaman’da kardeşim Doğan’ı vefatı nedeni ile kaybetmiştik. Eşim Gülhan’la birlikte kapıyı kapatıp Kaman’a gitmemiz gerekiyordu. Ama Badi’yi ne yapacaktık, cenaze kalabalığında onu nasıl koruyacaktık. Onun için evin anahtarını bitişik komşuya verip, Badiyi birkaç gün gezdirmesini de rica ederek cenazeye gittik. Çok sürmedi, birkaç ay kadar sonra evimize hırsız girdi, bütün eşyaları gardıroptaki elbiseleri yerlere saçmışlar her şeyi altüst etmişler, unu bulguru dahi yere döküp altın aramışlar. Polis gelip bizim ve eşimin parmak izini aldı; komşunun oğlundan şüphelendik ama onun parmak izini polise bildirmedik, daha derin düşmanlık husumet oluşmasın diye.

Böylece nice maceralardan sonra aradan 15 yıl geçti, Badi artık yaşlanmaya başladı. İlk yıllarda heyecanla sevinçle gezmeye can atan Badi baktım, gezmeye çıkma hazırlığı yaparken, geri geri çekilmeye saklanmaya çalışıyordu. Çıkınca da yolda yürümekte zorlanıyordu. Bu yürüme zorluğuna karşın bazen yine de dışarı çıkmak için can atıyordu. Artık yürümekte zorlandığı zaman kucağıma alıyordum, parkın içinde serbest bırakıyordum.  Son gezmeye çıktığımız bir gün evimize yakın bir parkın içinde onu serbest bıraktım, ipi tasmaya bağlı yerde sürünüyor, ben önde o arkada yavaş yavaş yürüyorduk. Onu gözetleyerek yürürken otların arasından bir kedi belirdi, kedi Abdi’nin yerde sürünen ipine takıldı, Badi yavaş yavaş arkam süre yürüyor, kedi onun ipini tutuyor, kâh çekiyor, kâh onunla oynuyor; Badi arada bir geriye kediye bakıyor, kedileri gençliğinde müthiş kovalayan o sadece kediye bakıyordu, kim bilir içinden sadece “ipime dokunma” diyebiliyordur olmalı. Onların bu halini 80 yaşıma yaklaşmış ben, yaşlanmış köpeğim ve onların haline gülümseyerek seyrettim.  Bilmem daha ne kadar Badi ile yaşayacağız, diye kendi kendime söyleniyorum.

Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com

Fotoğraflar: Parkta Badi ile, Badinin ipi ile oynayan kedi

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget