CHP lideri KILIÇDAROĞLU; tüm hata ve eksiklerine rağmen, kurduğu Millet ve Demokrasi İttifakı lideri olarak elinden geleni yapmış, somut projeler üretmiş ve halka izah etmiş olmasına, iş başındaki Saray Yönetiminden daha kötü bir yönetimin olamayacağı gerçeğine rağmen, ülkemizin seçmen tabanını oluşturan çoğunluğun önyargılarını, alışkanlıklarını, beyninde yer eden yanlış zihniyeti değiştirip kıramamış, devletin tüm yasal yetkilerini ve mali olanaklarını elinde bulunduran ve seçim kazanmak için bu olanakları fütursuzca kullanan, kimlik siyaseti üzerinden acımasız ve haksız, etik dışı tüm propagandaları yapan, en başta TRT olmak üzere, medyanın tamamına yakınını kendisinin reklamı için kullanmayı başaran iş başındaki iktidarın yıkıcı propagandalarına boyun eğerek, seçimi kaybetmiştir.
İktidarıyla, muhalefetiyle tüm politikacılar; her seçimden sonra, umdukları başarıyı elde edemediklerinde, seçmeni kızdırmamak adına, hata bizde, seçmenin hatası, yanlış tercihi yok, seçmenin bize verdiği mesajı aldık, dersimize çalışacağız kabilinden, bize göre; sadece kısmen doğru olan değerlendirmelerle kendilerini oyalamışlar, işin gerçek nedenleri üzerinde durmamışlar, başarısızlığın kendileri dışındaki, ülke koşullarından kaynaklı asıl ve temel nedenlerini, kamuoyu ile paylaşmaktan çekinmişlerdir.
İş başındaki AKP iktidarı tarafından; girdiği her seçimi kazanmak ve kendi kemik seçmen tabanını oluşturmak için, karnını doyuramayacak şekilde İşsiz ve güçsüz, parasız ve pulsuz, eğitimsiz bırakılan, dogmatik dini eğitimle beyni yıkanan, dini cemaat ve vakıfların kucağına itilen, doğru düşünme ve muhakeme yapma yeteneğini kaybeden, sosyo ekonomik ve kültürel konumları itibariyle; ekmekle özgürlük arasında bir tercihe zorlanan, siyasal iktidarın hazineden sunduğu yardımlarla beslenen, ülkeye kabul edilerek kendilerine vatandaşlık hediye edilen ve mali destek sağlanan, bu sayede, siyasal iktidar tarafından seçim öncesinden peşinen oyları çalınan, iktidara biat eden hatırı sayılır bir seçmen kitlesinin yer aldığı ülkemizde, muhalefet daha ne yapsın?
Muhalefet partileri, adı üzerinde muhalefetteler, ülkeyi yöneten konumda değiller, en başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere, tüm muhalefet partilerinin; devleti yöneten konumda olmadıkları için, iktidarın oy deposu ve arka bahçesi olan belirli ve düzenli bir işleri ve gelirleri olmayan, iktidar tarafından bilerek cahil bırakılan veya din eğitimi verilen, seçimlerin sonucuna etkili sayıdaki seçmen çoğunluğunu iş sahibi yapacak, eğitecek, özgürleştirecek devlet yatırımlarını gerçekleştirmeleri, eğitim sistemini dini eğitimden laik eğitime yönlendirmeleri, cahil bırakılan bu kitleyi eğiterek bilinç düzeylerini yükseltmeleri, akılcı düşünmelerini sağlamaları mümkün değildir. Tüm bunların yapılabilmesi için, seçim kazanarak devletin yönetiminin başına geçmek zorunludur.
Bu nedenle, seçmen çoğunluğu, 14 Mayıs seçimlerinde emanet de olsa KILIÇDAROĞLU'na ve Millet İttifakına oy vererek onları iktidara taşımalıydı, muhalefete bir şans tanımalıydı. Ama, seçmen bu şansını kullanamadı maalesef.
KILIÇDAROĞLU liderliğindeki muhalefet cephesinin seçimleri kaybetmesi, ülkemize ve demokratik muhalefet cephesine büyük zarar vermiştir. Bu zararın etkilerini önümüzdeki yerel seçimlerde fazlasıyla göreceğiz.
Saray Yönetimi, şimdiden kollarını sıvamış, bizler laik eğitime dönelim İmam Hatip Liselerini azaltalım derken, ERDOĞAN; kendi oy tabanını daha da genişletmek ve güçlendirmek, akılcı düşünemeyen biat eden dindar nesli daha da yaygın hale getirmek için, laik okullarımıza, din adamı atamalarına, bu yolla genç beyinleri din afyonuyla uyuşturma çabaları içine girmiştir.
İşte, Türk seçmen çoğunluğu; bu tehlikeleri görerek iş başındaki iktidarı değiştiremediği için, KILIÇDAROĞLU ile olmadı ama, sorunu lider sorununa indirgeyerek, KILIÇDAROĞLU'nu indirsek dahi, KILIÇDAROĞLU olmadan da, hiç olmayacak ve bu günlerimizi dahi arayacağız.
Değişimi sadece CHP'den beklemek, sorunu sadece lider sorunu olarak görmek, yanlıştır ve büyük haksızlıktır.
Seçmen de, içinde bizzat canlı olarak yaşadığı ve acısını tattığı gerçekleri görerek, lütfedip biraz değişmeli, bazı önyargılarını kırmalı, Allah’ın kendisine verdiği aklını kullanarak sorgulamalıdır.
Yok bunun başka yolu inanın.
Haddimiz olmayarak son sözümüz ve tavsiyemiz de KILIÇDAROĞLU'na olacak.
Sayın KILIÇDAROĞLU; seçimi maalesef kaybettiniz ama, şu anınız; sizin için, en iyi ve şerefli anınızdır. Sizi seven ve size oy veren bir seçmeniniz olarak, naçizane tavsiyem, derhal CHP genel başkanlığından istifa ederek, en kısa sürede kurultayınızı toplayınız ve köşenize çekiliniz.
Bu koşullarda daha fazla risk alıp adınızı ve şerefinizi ayaklar altına almayınız. İstanbul'u geri almaya kararlı olan ve bunun için her yolu deneyecek olan, tüm devletin gücünü ve imkanlarını, medyayı elinde bulunduran ERDOĞAN karşısında, gelecek günler, 2024 yerel seçimleri, ne yaparsanız yapınız, ittifaklar da yapsanız, daha büyük yenilgilere gebedir maalesef.
14 ve 28 Mayıs seçimlerinin şerefli bir mağlubu, İstanbul seçimlerinin galibi, İMAMOĞLU'nun mimarı sıfatınızla yetinerek, köşenize çekiliniz ve zamanın sizi haklı göstereceği anını, bekleyiniz ve uzaktan izleyiniz lütfen.
Güner Yiğitbaşı
11/06/2023
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder