Kimin Geri Adım Attığını Geri Adam Atan Kişinin Kendisi Çok İyi Biliyor

Şayet bir geri adım atan varsa, o da partili Cumhurbaşkanıdır, geç de olsa hatasını anlayarak geri çekilmiştir.

Kimin Geri Adım Attığını Geri Adam Atan Kişinin Kendisi Çok İyi Biliyor

Kimse hamasat yapmasın, vatan severlik ve vatana ihanet kavramlarını çarpıtarak,  doğruları söyleyenlere,  kara çalmaya zeytinyağı gibi suyun üzerine çıkmaya kalkışmasın. 

Biz, 10 büyükelçinin, asla ve asla Türkiye’nin içişlerine ve Türk yargısına müdahale olmayan, Avrupa Konseyi üyesi olan ülkemizin, altına imza koyduğu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına uyma konusunda taahhütte bulunduğu İnsan Hakları Sözleşmesine ve Anayasamızın 90. maddesine aykırı olarak,  Kavala hakkında verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararına uymayan tavrı üzerine,  ülkemize taahhütlerini hatırlatan elçilerin bildirisi karşısında, iktidarla birlikte, sırf oy kaygısıyla,  korkak davranarak, 10 büyükelçinin temsil ettikleri devletler adına yaptıkları hatırlatmayı, ülkemizin içişlerine müdahale olarak değerlendiren ve partili Cumhurbaşkanına, 10 büyükelçiyi istenmeyen adam olarak ilan etme cesaretini vererek,  ülkemizi büyük bir felaketin eşiğine getiren muhalefeti, şiddetle kınıyorum. 

İç politikada sıkışan ve büyük oy kaybeden partili Cumhurbaşkanının,  iç politikaya göz kırpan,  10 büyükelçinin sınır dışı edilmeleri kararını alarak ülkemizi felakete sürükleyecek çılgın kararı almasında, korkak muhalefetin büyük rol oynadığını tarafsızlığımızın ve hukukçu olmamızın adilliği gereği açıklamak zorundayız. 

Aklı başında bir hukukçu olarak;  buradan ısrarla tekrarlıyoruz, 10 büyükelçi içişlerimize ve Türk yargısına müdahale etmedi,  bize imzaladığımız anlaşmaların ve anayasamızın 90. maddesinin gereğini yerine getirmemizi hatırlattı sadece. 

Soruyorum sizlere, bu hatırlatmanın ülkemize ne zararı oldu?

Siz;  örneğin,  evinizi bir mukavele yaparak kiraya verdiniz, kiracınız imzaladığı mukavele ile ödemeyi taahhüt ettiği kira bedelini ödemediği takdirde,  siz ona kira ödeme taahhüdünü hatırlatmayacak mısınız, taahhüt ettiği kirayı ödemesini istemeyecek misiniz?

Biz bir hukukçu olarak,  10 büyükelçinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin,  ülkemizi bağlayan ve uymamız gereken kararına uymamız için yaptığı uyarı ve hatırlatmayı,  asla ve asla içişlerimize ve yargımıza müdahale olarak ve de egemenlik haklarımızın ihlali olarak değerlendirmiyoruz. 

Biz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini, tüm sonuçlarını  bilerek ve isteyerek imzalayarak ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yargı yetkisini, vatandaşlarımızın bu mahkemeye bireysel olarak başvuru haklarını kabul ederek, egemenlik hakkımızı bu konuda baştan kendimiz sınırlamış bulunmaktayız. 

Şimdi, bu gerçekleri inkar ederek, biz AİHM nin kararlarına uymayız, bu bildiri içişlerimize ve Türk yargısına müdahaledir diye yaygara yapmak, uluslararası mızıkçılık olup, asıl bu mızıkçılık Ülkemizin itibarına gölge düşüren,  ülkemizin itibarını ayaklar altına alan bir skandaldır. 

Bununla da yetinmeyerek, her biri bizden iktisaden güçlü ve itibarlı ülkelerle diplomatik ilişkilerimizi koparacak, ülkemizi felakete ve yalnızlığa sürükleyecek  Dünyaya meydan okuyan 10 büyükelçiyi istenmeyen adam ilan ederek sınır dışı edip o ülkeleri, ülkemize misilleme yapmaya zorlamak, bir akıl tutulmasıdır.  


Bu çılgın kararın uygulanmasını ve ülkemizin büyük bir felakete sürüklenmesini engelleyenler ve bu diplomatik skandal krizi sonlandırarak tatlıya bağlama imkanını ERDOĞAN'a bahşedenler de,  o beğenmediğimizi 10 ülke ve büyükelçilerinin ferasetli tutumu ve Viyana Sözleşmesinin 41. maddesine göre içişlerimize karışma gibi bir niyetlerinin olmadığını ve bunu teyit etmeye devam ettiklerini açıklamaları olmuştur. 

On büyük elçi ve temsil ettikleri devletler, tüm gerçekleri bilmektedirler, asla geri adım atmamışlar ve özür de dilememişlerdir. 

ATATÜRK Türkiye’si ile bir sorunları olmayan ve Türk Halkını seven ve bu nedenle Türkiye ile ilişkilerini koparmak istemeyen 10 büyükelçi; ERDOĞAN'ın geri adım atmak için sarılmak zorunda kaldığı, ikinci açıklamalarında, Türkiye’nin içişlerine ve egemenlik haklarına müdahale etmediklerini, Viyana Sözleşmesinin 41. maddesini ihlal etmedikleri konusundaki inançlarını muhafaza ve teyit ettiklerini açıklamışlardır. 

Şayet bir geri adım atan varsa, o da partili Cumhurbaşkanıdır, geç de olsa hatasını anlayarak geri çekilmiştir. 

Bize göre, büyükelçilerin güven mektuplarını ve bu elçileri, ülkemiz adına kabul eden kişi ve makam, Cumhurbaşkanı olarak ERDOĞAN olduğuna göre, bu elçilere olan güvenini yitiren ERDOĞAN, yürütmenin başı ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla,  bir gece yarısı çıkaracağı kararname ile sınır dışı etme kararını alıp Resmi Gazetede yayınlayarak niçin hemen yürürlüğe koymamış ve işi Dışişlerine havale ederek zaman kazanma ihtiyacını hissetmiştir? bunu da anlamak mümkün değildir.  

Güner Yiğitbaşı

27/10/2021

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget