Hele, iktisaden geri kalmış, ekonomik olarak dışa bağımlı ülkeler, hiç bağımsız değildir.
Ben tam bağımsızım diyen ülke, kendini aldatır.
ABD, Rusya ve Çin gibi Dünya lideri ülkeler, bu gerçeklere rağmen, bu gerçeklere sırtlarını dönerek ve kendi kaba güçlerine dayanarak, geri kalmış ülkelere Uluslar arası anlaşmalara, insanlık değerlerine, kendi ülkeleri için savundukları değerlere ters düşecek şekilde müdahale edebiliyorlar ve onların içişlerine karışıyorlarsa, bunun adı da zorbalıktır.
Lafı, geçtiğimiz gün 0n ülkenin büyükelçiliklerinin sosyal medyadan Osman Kavala'nın serbest bırakılması için yaptıkları çağrı nedeniyle çıkan diplomatik krize getirmek istiyoruz.
İlk olarak, bu çağrı üzerine yapılan bir yanlış bir değerlendirmeyi düzeltmek istiyoruz.
Bu çağrıyı fiilen on ülkenin Ankara Büyükelçileri yapmışlarsa da, bu çağrı; büyükelçilerin kendi inisiyatiflerini kullanarak, ülkelerinin tepe yetkili yöneticilerinin bilgileri ve istekleri dışında yapılmış bir çağrı değildir.
Büyükelçilerin; kendi ülkelerini ve devletlerini, ülkeleri adına bulundukları ülkede temsil eden devlet başkanlarının yetkili temsilcileri oldukları ve büyükelçilik binası ve müşamilatının da, büyükelçinin mensubu olan devletin toprağı ve ülkesi sayıldığı gerçeğini unutarak, bu çağrıyı Büyükelçilere atfetmek ve bu çağrıyı, büyükelçilerin mensubu oldukları ülkeden soyutlayarak basite indirgemek ve içişlerimize müdahale olarak değerlendirmek, anayasamızın 90. maddesine açıkça aykırı ve büyük bir yanlıştır.
Evet, ülkeler; kendi hür iradeleriyle altına imza attıkları bazı uluslararası sözleşmelerle bazı taahhütlerde bulunarak ülke olarak kendilerini bağlamışlar ve kayıtlamışlarsa, bu taahhütlerine uygun davranmak ve bu taahhütlerine uymamaları halinde de, anlaşmanın diğer tarafı ülkeler ve ilgili kuruluşlar tarafından uyarılmayı baştan kabullenmişlerdir.
Anayasanın 90. maddesi çok açıktır.
Anayasanın 90. maddesi ne diyor?
“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır. ”
Demiyor mu?
O zaman, yapılan çağrıya niçin kızıyorsunuz?
Adamlar; bize, altına imza koyarak baştan bağımsızlığımızı sınırladığımız, kendimizi bağladığımız, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, hak ihlalleri nedeniyle ülkemiz insanlarının bireysel başvuru hakkını ve yargı yetkisini tanıdığımız İnsan Hakları Mahkemesinin kararına uymamızı istiyorlar.
Bu çağrı bize göre, içişlerimize ve bağımsızlığımıza bir müdahale değil, anayasamızın 90. maddesine göre; altına imza koyduğumuz, usulüne göre yürürlüğe konulmuş kanun hükmündeki, Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine dahi başvurulamayan, iç hukukumuzdaki kanunların, aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda dahi, öncelikli olan uluslararası anlaşmalara uymamızı hatırlatan ve isteyen anayasa üzeri bir çağrıdır.
Kimse alınmasın lütfen.
Kimse; bu çağrıyı eleştirmek için, çağrıyı yapan ülkeler sanki insan haklarına saygılılar mı diye soru da sormasınlar. Biz de, T. C. Devleti olarak, insan hakları ihlalleri karşısında, ihlalleri yapan ülkelere çağrı yapalım.
Güner Yiğitbaşı
21/10/2021
Hukukçu
Yorum Gönder