Cumhuriyet Savcıları

Cumhuriyet Savcısı; adı üzerinde, Cumhuriyetimizi, Cumhuriyetimizin Anayasamızdaki temel değerlerini ve ilkelerini benimseyen, savunan ve koruyan

Cumhuriyet Savcıları
Bu makaleyi, şu anda 28 senelik avukat ve öncesinde de,  25 sene Askeri savcı ve Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmış,  51 yıllık faal ve tatbikatın içinde yoğrulmuş bir hukukçu kimlik ve deneyimimizle yazıyoruz. 

Cumhuriyet Savcısı;  adı üzerinde,  Cumhuriyetimizi,  Cumhuriyetimizin Anayasamızdaki temel değerlerini ve ilkelerini benimseyen,  savunan ve koruyan savcı demektir. 

Peki,  Cumhuriyetimizin ilkeleri nelerdir?

Yarın 41.  yıldönümünü yaşayacağımız, (12/Eylül/1980) Darbe Anayasası diyerek horlanan ve suçlanan,  ancak,  onu dahi uygulayacak kadar Cumhuriyet ve demokrasiden nasibini almamış  AKP iktidarı ve saray yönetimi tarafından rafa kaldırılarak uygulanmayan ve çoğu demokratik maddeleri askıya alınan 1982 Darbeci Kenan EVREN Anayasasının 2.  maddesinde,  Türkiye Cumhuriyetinin ilkeleri;  insan haklarına saygılı,  Atatürk milliyetçiliğine bağlı,  demokratik,  laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak belirlenmiştir. 

Gerçek Cumhuriyet Savcıları;  Cumhuriyetimizin,  insan haklarına saygı göstermeyi,  Atatürk milliyetçiliğine bağlılığı,  demokrasinin ilkelerini,  laikliği ve hukukun üstünlüğünü benimsemek ve bu ilke ve değerleri ülke genelinde hakim kılmak için uğraş vermek zorundadırlar. 

Cumhuriyetin savcısı olduklarını unutarak,  kendi ikballeri,  koltukları ve gelecekleri için,  iş başındaki siyasal iktidar tarafından Anayasaya aykırı olarak yaratılan zor koşullara karşı,  meslek onurlarını ve  direnme güçlerini kullanmayıp kolay yolu seçerek iktidara teslim olan,  hal ve hareketleriyle,  verdikleri kararlarıyla,  iktidara hizmet eden ve  iktidarın savcısı görüntüsünü vererek,  Cumhuriyetin ilkelerini savunan savcılar oldukları  konusunda halkımızda kuşku uyandıran savcılar;  Cumhuriyet Savcısı unvanlarını taşısalar dahi,  milletimizin vicdanlarında,  gerçek anlamda bir Cumhuriyet  Savcısının  saygınlığını asla kazanamazlar. 

Gerçek Cumhuriyet Savcılarının önemi;   Cumhuriyetin ilkelerini amaç olarak benimsemeyen,  Cumhuriyetin ilkelerini kendilerine vasıta yaparak,  gizli amaçlarını tesis etmek üzere sandıktan çıkmayı başaran,  Cumhuriyet ve demokrasi düşmanı kişilerin iktidar olabildikleri zor dönem ve koşullarda ortaya çıkar.  Halkımız,  bu zor dönem ve koşullarda Cumhuriyet Savcılılarının varlığını fark ederler ve ararlar. 

Cumhuriyet Savcıları;  sadece ve sadece,  işsiz ve güçsüz oldukları için çalmak zorunda bırakılan hırsızların,  adam yaralayan,  öldüren,  gasp yapan ve sair,  arkası olmayan gariban adi suçluların peşine takılan, en önemlisi de, siyasi iktidarların,  muhalefete sopa olarak kullandıkları savcılar konumunda olmamalıdırlar. 

Cumhuriyet Savcıları; yani,  Laik ve Demokratik Cumhuriyetin Savcıları,  Cumhuriyetin ilkelerinin çiğnendiği dönemlerde,  bu ilkeleri çiğneyen siyasal iktidarların ve yandaşlarının karşısında da dik durabilmeli,  tüm siyasal baskılara karşı koyup direnerek,  saygınlıklarını koruyabilmeli ve maruz kalabilecekleri her türlü olumsuzluklara rağmen,  laik ve demokratik cumhuriyetin ilkelerini korumaya yönelik görevlerini,  korkusuzca yerine getirebilmelidir. 

ATATÜRK;  savcılarımızın unvanlarının başına, ”Cumhuriyet” ekleyerek, onları sebepsiz Cumhuriyet Savcıları olarak onurlandırmamıştır. 

ATATÜRK'ün; hiçbir kamu görevlisine layık görülmeyen Cumhuriyet payesini savcılarımıza vererek onları onurlandırması,  savcılarımızın demokratik ve laik Cumhuriyeti koruyup kollama konusundaki görev ve sorumluluklarını daha da artırmış ve onlara bu görev ve sorumluluk,  yasaların yanında ATATÜRK tarafından adeta vasiyet edilmiştir. 

Bugün sayıları az da olsa,  görevlerini tam olarak yerine getiren gerçek Cumhuriyet Savcılarımız vardır elbette.  İyilerini, gerçek Cumhuriyet Savcılarını tezih ediyoruz, ayrık tutuyoruz. 

Ancak, iş başındaki siyasal iktidar ve saray yönetimi; Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin anayasada yazılı temel ilkelerini fiilen yok edip uygulamadıkları ve kilit görevlere, amir pozisyonundaki kritik başsavcılıklara;  kendi kafa ve ahlak yapılarına uygun olan, Cumhuriyetin temel niteliklerini benimsememiş ve özümsememiş,  Cumhuriyetin değerlerini içselleştirememiş kişileri seçerek savcı olarak atadıkları, gerçek Cumhuriyet Savcıları pasifize edildikleri için, derhal soruşturulması gereken özellikle ucu siyasal iktidara ve yönetimdekilere dokunan kritik soruşturmalar başlatılamamakta ve muhalefet;  “cesur bir Cumhuriyet Savcısı yok mu?”diye avaz avaz bağırmakla yetinmekte ve beyhude olarak gerçek Cumhuriyet Savcısı arayışına girmektedir. 

Konu, artık rejim ve iş başındaki saray yönetimi sorunu haline gelmiş olup, yasama, yürütme ve yargı yetkilerini tek başına elinde toplayan tek yetkili, iş başındaki saray yönetimi, yapılacak olan ilk seçimlerde demokratik yollardan iş başından uzaklaştırılana kadar, hiç kimse, beyhude olarak,  gerçek Cumhuriyet Savcısı arayışında ısrar etmemelidir. 

Güner Yiğitbaşı

11/09/2021

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget