ATATÜRK ne yapmış ki; emperyalist işgalci büyük devletleri kıt imkanlarıyla yenerek dize getirmiş, ülkeyi işgalden kurtarmış, Osmanlının küllerinden demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti devletini kurarak, kurduğu cumhuriyeti Türk Milletine ve Türk Gençlerine emanet etmiştir!
ERDOĞAN ise; 19 yıllık tek başına iktidarında, yine tek başına 83 milyon kişiden oluşan Türk Milletini ve gençliğini, bir daha asla uyanmamak üzere uyutmayı ve sindirmeyi başararak, ATATÜRK'ün kurduğu cumhuriyetin içini boşaltmış ve cumhuriyetin en önemli niteliği olan LAİK'liği katletmiştir. Tek başına, yenilmez sandığımız Türk Milletini yenerek dize getirmiştir.
Bize göre bu büyük başarıdır!
Dünya devi emperyalist devletleri yenerek Türkiye Cumhuriyetini kuran ATATÜRK'ün laik devrimini, 83 milyon Türk'ün bekçiliğine rağmen ortadan kaldırabilmek, anayasanın 2. maddesinde yazılı olan ve 4. Maddesinde de, değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği açıkça hüküm altına alınan laiklik ilkesi, ERDOĞAN sayesinde, anayasamız da bir aksesuar olarak bırakılmıştır.
Adaletin gerçekleşeceğini, lüks adalet saraylarında arayan, içinde; her türlü lükse rağmen, sadece adaletin, bağımsız ve tarafsız yargının olmadığı lüks adalet saraylarında gerçek adaletin sağlanamadığını, bu adaletin merdiven altı adalet olduğunu savunan, adalete ve hukuka saygısı olmayan, iyi devlet yönetiminin de lüks ve 1150 odalı saraylardan ibaret olduğunu zanneden, devletin ve cumhuriyetin tüm kurumlarının içlerini boşaltarak yok eden partili Cumhurbaşkanı, gizli ajandasının gereği olarak, Diyanet İşleri Başkanını protokolün en üst sıralarına taşımış ve yeni Yargıtay Binasının ve adli yılın açılışında, Diyanet İşleri Başkanına protokolde yer vererek, yeni Yargıtay binası ve adli yıl onun dualarıyla açılmıştır.
Hayır laik bir devlette bu asla olamaz.
Laik bir ülkede, Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarının ekseriyetinin İslam olmaları, devletin en üst adalet dağıtan kurumunun ve adli yılın açılışının, Diyanet İşleri Başkanının İslami esaslara göre yaptığı dualarla açılmasını gerekli kılamaz.
Laik ülkelerde din; kul ile Allah arasındaki uhrevi bir ilişki olup, din ile devletin kurumları arasında bir bağ kurulamaz, devlet kurumlarının açılışlarında Diyanet İşleri Başkanının boy göstererek dualar okuması ve açılışın bu şekilde yapılması, asla onaylanamaz.
Buna imkan tanıyan Yargıtay Başkanı, bize göre, anayasa suçu işlemiş, bu törene katılan yargı mensupları da, sesiz kalarak, bu suça onay verip iştirak etmişlerdir.
Türk Milletinin, lüks ve devasa adalet saraylarına değil, adalet saraylarının içinin adalet, hak ve hukuk ilkeleriyle dolu olmasına, bağımsız ve tarafsız yargıya ihtiyaçları vardır.
Güner Yiğitbaşı
02/09/2021
Hukukçu
Yorum Gönder