Yavuz Selim’den, r.t. Erdoğan’dan çok önce başka bir Türk Timur Şam’ı işgal etmişti

Timur, Yavuz Sultan Selim’in Şam’ı işgalinden (1521) 121 yıl önce, R.T.Erdoğan’dan da (2012-1521=491 yıl önce Şam’ı işgal etmiş Emeviye camisinde namaz kılmıştı.

“Memleketler kılıçla alınır, lâkin adaletle muhafaza edilir”-Timur
Timur’un imparatorluk mührü üzerinde Kuran’dan şu söz yazılı idi: “Adalet insanlığın tek kurtuluşudur”.
Osmanlı Tarihi Alphonse de Lamartine Kapı Yayınları 2011 sf 97

Yavuz Selim’den, r.t. Erdoğan’dan çok önce başka bir Türk Timur Şam’ı işgal etmişti

Timur, Yavuz Sultan Selim’in Şam’ı işgalinden (1521) 121 yıl önce, R.T.Erdoğan’dan da (2012-1521=491 yıl önce Şam’ı işgal etmiş Emeviye camisinde namaz kılmıştı. Namaz kılmıştı diyoruz çünkü R.T. Erdoğan 2012 yılında bir fütuhat tavrı ile Emeviye Camisinde namaz kılacaklarını söylemişti.  Ama aradan 8 yıl geçmesine karşın, RTE Şam’a doğru yaklaşmışsa da henüz orada namaz kılma arzusuna ulaşamadı. Ama Şam lideri Beşar Esat, Rus lider Viladimir Putin ile birkaç ay önce, RTE ye nazire yaparcasına Emeviye camisinden poz vermişlerdi.
R.T.  Erdoğan 5 Eylül 2012 yılında biliyoruz ki, Şam için şöyle demişti:
“Ama inşallah bize en kısa zamanda Şama gidecek,  Selahhadin Eyübbü’nün kabri başında Fatiha okuyacak,  Emeviye Camiisinde namazımızı da kılacağız” demişti.
https://tele1.com.tr/8-yil-once-erdogan-emevi-camiinde-namaz-kilacagiz-bugun-esad-ve-putin-emevi-camiinde-117499/ ( tıklanırsa kendi sesinden de duyabilirsiniz)
Durup dururken, komşu bir devletin başkentini işkâlla,  başkentin en büyük camisinde ibadet yapmak isteği bir saldırganlık istemi olsa gerek. Öte yandan, İzmir’den İstanbul’a kadar Yunanlıların arzu ve hayali olan lideri, “Ayasofya’da topluca namaz kılacağız” dese kızmaz mıyız?
Bu iki Türk liderden (Yavuz ve Erdoğan’dan) yüzyıllar önce, yine bir Türk olan Timur’un Şam’ı işgaline ilişkin garip ve ilginç olayları, şu coronalı sıkıntılı günlerde, tarihi kaynaklardan yararlanarak okuyucuya sunmak istedik. Ayrıca Şam-Suriye iç savaşla gündemde iken, Osmanlı’nın 390 yıl vilayeti olan Şam’da olmuş bazı ilginç olaylara yer vermek istedik.
Timur, Yavuz Sultan Selim’den, RTE den önce Şam’ı işgal etmiş, Emeviye Camisinde namaz kılmış ama hemen sonra, Yezid taraftarlarına öylesine bir mezalim yapmış ki, dilere destan.
Timur denildi mi,  ilk akla gelen Timur ve Yıldırım Bayazıt arasında geçen, iki Türk’’ün Türk’le yaptığı Ankara Savaşı ve öteki olaylar gelirse de, biz Şam konusu olduğu için,  Şam’ın işgaline ilişkin bu konuya değineceğiz
Timur Şam’ı öylesine bir işgal etmiş ki, tarihçileri, bütün Müslümanları şaşırtan, hazin vahşi olaylar yaratmıştır.
Yavuz Selim’den, r.t. Erdoğan’dan çok önce başka bir Türk Timur Şam’ı işgal etmişti

Evliya Çelebi seyahatnamesinde ve öteki tarihçilerin anlattığına göre, Timur Şam’a girdiği zaman, şehirde tellallar çağırtmış ki, “ben de Yezidiyim” diye meydanlarda ünletmiş.  Hz. Hüseyin ile Ehli Beyt sülalesine katliam yapan Muaviye-Yezid taraftarlarını  Emeviye camisine doldurmuş; bu arada Yezid’in kabrini de taraftarlardan öğrenir.  Gerçek durumunu Yezid-Muaviye karşıtı olduğunu açıklayan Timur, Camiye topladığı tüm Yezidileri, cami ile birlikte askerlerine yaktırır.  Yezidin kabrini açtırır, Yezidin kemiklerini yakar. Tüm askerlerini Yezid’in kabrine kakalarını yaptırır. Ayrıntıları Evliya Çelebi ve öteki tarihçiler aşağıda anlatmaktalar.
Bazılarımızın Timur için “Türk mü, Türk değil mi” tartışmaları bir yana, Timur, yine ata yurdumuz Orta Asya-Semarkat’tan doğmuş, kendisinin de “Türkümdediği gibi, özbeöz Türkoğlu’dur.
Timur kimdir?
Timur, bir eli ile bir ayağının sakat olması nedeni ile Timurlenk (Aksak Timur) olarak alınırdı. H.736-M.1335–1336 de Türkistan’ın Semerkant Keş şehrinde doğdu. Babası, Barlas oymağının beyi Turagay (Turgay), anası Tekine Hatun idi. Geçmişi Cengiz Han’a dayanan bir sülaleden olan Timur, atası Cengiz Han’ın geliştirdiği hile ve taktikleri yaptığı bütün savaşlarda daha da geliştirerek büyük ün kazandı.
Hz. Ali’nin “savaş bir hiledir” sözünü adeta kendine şiar edindiği için, her savaşta ayrı kurnazlık ve hileye, yendiği düşmanlarına da en zalimce gaddarlığa başvururdu. Timur, savaşta kendine direnen ülkeyi, düşmanlarını yendikten sonra öylesine bir katliam yapardı ki, yakar yıkardı.  Ayrıca esir aldığı düşmanlarının kafalarını kestirip kafalardan kuleler yaptırırdı. Bu kelle kule yapma olayı Timur’la Osmanlılara da geçmiştir. Direnmeyenleri affederdi. Böylece işgal edecekleri yerlere ilginç bir sinyal vermiş olurdu.
Gençliğinde bir baskında bir ayağını sakatladığı için, aksak topal anlamına gelen Farsça “lenkeklemesi ile “Timurlenk” adını taşırdı. Timur, hepsi zaferle sonuçlanan 17 sefer düzenlemiş, 27 ülkenin hakanına baş eğdirmiş, Doğu Türk Hakanlığı’nın tahtına çıkacak, imparatorluğun sınırlarını İtil (Volga)’dan Ganj Nehrine, Tanrı Dağlarından İzmir ve Şam’a kadar uzanan bir imparatorluğa hükmetmiş bir hükümdardır.
Timur, at binen, kılıç kuşanan, attığı oku yüzük deliğinden geçirecek kadar atıcı, bahadır; savaşlarda az bir kuvvetle uyguladığı çok değişik taktik ve hilelerle kendinden kat kat sayıca büyük orduları yenecek kudrette bir hükümdardır.
Timur Türkçe’de “demir” demektir. Yani dünyaya hükmeden ve felaket götüren araç demektir, dünyaya hükmeden ve felaket götüren araç. (sf 95)
Timur dünyayı aydınlatmaya çalışan düşünürlere hayrandı. Şairler için, “Tanrı’nın yeryüzündeki sesleri ve doğanın aynası” diyordu. Timur Türkçe, Arapça ve Fransızcayı çok iyi biliyordu. Semerkant’ın saygıdeğer bilginleriyle din, tıp, tarih, hukuk ve astronomi konularında tartışırdı. Çok okurdu, Cengiz Han’ın milli-tarihi yazılarına hayrandı. (sf 96)
Timur, İsfahan’da bıraktığı memurlarını ve beş bin kişilik askerini, isyan edip kırdıkları için, İsfahan’da yetmiş bin kişiyi kılıçtan geçirip kellelerinden kule yapmıştır. Bu olaydan sonra, Osmanlıda da düşman kellelerinden kule yapma olayı yapılmaya başlanmıştır.
Timur, İran seferinde, Şehname’nin yazarı ünlü şair Firdevsî’nin mezarına giderek, “kalk, kalk da, her satırında kötülediğin mağlup Türk’ü şimdi gör!” demiştir. Timur, şunları da söylemiştir:
“Biz ki Mülük-i Turan, Emir-i Türkistan’ız:
Biz ki Türkoğlu Türk’üz;
Biz de milletlerin en kadimi ve en ulusu
Türk’ün başbuğuyuz!..”

Firdevsî (d. 940, Tus - ö. 1020 ay.), Samanîler ve Gazneliler dönemleri İran edebiyatının önde gelen Farsi şair.

Selçuklu Devleti yıkılınca Anadolu’da Türkler parça parça gruplara, beyliklere ayrılmıştı. Bağdad Padişahı olan Sultan Ahmet Celayir ve Tebriz Hükümdarı bulunan Kara Yusuf, Timur'un yıkıcı gücünden korkarak sultan Bayezid'e sığındılar. Öte yandan Yıldırım'ın memleketlerini ele geçirdiği Anadolu Beyleri de Timur'a sığınıp Osmanlı Sultanlarından şikâyette bulundular. Timur’a sığınan bu iki Türk Beyinin abartılı şikâyetleri, iki Türk Hükümdarı olan Yıldırım Bayezit ile Timur’un birbirine düşman olmalarına neden oldular. Timur’un adamlarından olup Azerbaycan bölgelerinde hüküm süren Taharten üzerine Yıldırım Beyazıt Han saldırarak kadınlarını ve çoluk çocuğunu tutsak etmekle bu yüzden ve iki tarafta bulunan sığıntı beylerin kışkırtmaları ile ortaya çıkan olaylar, haberleşmeler   ve  sinirli mektuplaşmalar,   azarlamalar,   mağrur  Timur'un Osmanlı ülkesine girişi ile sonuçlandı.
Timur, 200 bin kişilik ordusu ve yanında Anadolu halkının hiç görmediği, devrin tankı olan binlerce filleri ile Anadolu içerlerine doğru harekete başladı.
Daha sonra, Bağdat ve Şam’a yönelerek yol boyu yakıp yıkma ve katliamlarına devam etti. Hoca Saadettin Efendinin tarihinde yazdığı gibi, “Bağdatlılar topu birden öldürülerek, ölüm tellalları seksenlik ihtiyarlarla sekiz yaşındaki çocukları bir fiyat üstünden sattılar. Kesik başlardan nice kuleler, ölülerden geniş tarlalar peyda oldu. Dicle Suyu Müslümanların kanlarıyla, ayrı düşen âşıkların kanlı gözyaşları gibi ala döndü. Bağdat sokakları öldürülmüş insan cesetlerinin kokuşmasıyla durulamaz halde idi.”
Yavuz Selim’den, r.t. Erdoğan’dan çok önce başka bir Türk Timur Şam’ı işgal etmişti
 
Timur ve askerleri Şam’a yöneldiler. Şam da, Kerbelâ olayını yaratan Peygamber sülâlesini Kerbela’da Hz. Hüseyin, Hz. Hasan ve öteki ehlibeyti katledip İslâm a büyük nifak sokan Emevi Halifesi Yezidin mezarını buldurdu. Timur Han,ben Yezit taraftarıyım diye Şam sokaklarında hile ile tellallar bağırttı. Ne kadar Yezidi varsa Timur’un sözüne inanıp geldiler. Hepsini Emeviye Camisine doldurup kimisin kılıçla, kimisini de yakarak katletti. Yezit’in kabrini açtırdı, kemiklerini yaktırdı, mezarının içini askerlerini teker teker pisleterek pisliği ile doldurdu. Ne acıdır ki, bunu bir Müslüman bir Müslüman’a yapıyordu.
Timur ülkeleri, beldeleri fethetmeye devam ederken, direnen halklara öylesine zulüm yaparmış ki, ahaliyi kılıçtan geçirir, kellelerini üst üste yığarak kesilen başlardan kule yaparmış. Bunu gören Gürcistan gibi ülke ve beldeler, Timur bize zulüm yapmasın diye topluca dinlerini değiştirmişler, Müslüman olmuşlar.
TİMUR SURİYE-ŞAM’DA
Timur 200 bin kişilik ordusuyla Sivas’tan Halebe kadar nice şehirleri yakıp yıkarak, talan ederek, nice kelle kuleler kurarak Halep Şam’a doğru hareket etti. Timur ve askerleri Şam’a yöneldiler. Şam da, Kerbelâ olayını yaratan Peygamber sülalesini katledip İslâm’a büyük nifak sokan Emevi Halifesi Yezid’in mezarını buldurdu. Timur Han, ben Yezit taraftarıyımdiye Şam sokaklarında tellallar bağırttı. Ne kadar Yezidi varsa Timur’un sözüne inanıp geldiler. Hepsini Ümeyye camisine doldurup kimisin kılıçla, kimisini de camide yakarak katletti, insanlık tarihinde ender görülen bir vahşet uyguladı. Yezit’in kabrini açtırdı, kemiklerini yaktırdı, mezarının içini askerlerin pisliği ile doldurdu. (Tac’ut tevarih Hoca Sadeddin Efendi)
TİMUR’UN YAPTIĞI VAHŞETİ EVLİYA ÇELEBİ ANLATIYOR
Timur 1400. Yılın sonbaharında Halep ve Humus’u sonra da Şamı’ı işgal etti. Şam’daki yaptıklarına değinmeden önce, Şam’ın en muhteşem camilerinden Ümeyye Camisine Evliya Çelebi’nin kaleminden anlatalım. Ümeyye Camisi Nuh Tufanından sonra Sam bin Nuh’un yaptırdığı binadır. 84 tarihinde Velid ibn Abdülmelik genişletip öylesine güzel tamir ettirdi ki, bu camide ibadet ederken, “ya Rabbi, beni bu cennetten çıkarma” diye dua ederdi. Gerçekten yine yeryüzünde benzeri yoktur. Tarihçiler bu cami için “400 sandık altın sarf olunmuştur” derler.
Timur Şam’a gelince halkın çoğunluğunun Yezidî Mezhebinden olduklarını öğrenince aklına şeytani bir fikir geldi. Etrafa tellallar salıp, Hazret-i Yezid benim gizlice Rabbim” deyipsecde etti, bunu etrafa ünlendirdi. Ayrıca Şam Eyaleti, Haleb’de, Tarabulus’da, Beyrut, Sayda, Kudüs’te dellallar bağırtarak, her kim Hazret-i Yezid’i severse nezeratından ve zekât sadakasından malını getirip hâşâ gizlice Tanrı yoluna harcasın” diye etrafa bu haber yayılınca en azametli lillah bütün Yezîdîler, Dürûzî, Teymani, Mervânîler taze canlandılar. Kendisine ne kadar padişah itaat ederse onların hediye olarak verdikleri kıymetli eşyaları avizeler edip mücevher çerağ ve kandiller ile tezyin eyleyip iki bin kese hazinesini orada koyup bir kerpici altın ve bir kerpici gümüş edip Yezîd’in asitanesini İrem bağına benzer bir bağ bina etmeye mühendisler getirtip başladı.
Yezîdî görülen, öyle tanıtılan Timur’a karşı altın, gümüş yardımlar verilmeye başladı. Yezîdîler, “bre meded! Timur Sultan bizim Hazret’i Yezîd’î severmiş. Şam içinde bir cennet dahi yaparmış ve bizim Hazret’i Yezîd’i orada secdegah edermiş”
diye bütün Yezîdîler aşıkar olup bir senede o kadar mal geldiki hesabını Cenab-ı Barî bilir.
Tuhfe’de yazıldığına göre, altı kerre yüz bin altın kerpiç ve altı kerre yüz bin gümüş kerpiç kesildi. Her kerpici onar vukıyye ki sekizi bir at yükü on altısı bir deve yükü olmak üzere kerpiç kesmiş. Büyük kubbesi ve mihrab ve minberi saf murassa ve mücevher ederim” deyince Şam eyaletinde cevahir kalmayıp Yezid’in binasına fertute-i zal-i zamanlar dahi malik olduğu cevahirini getirirlerdi. Böyle o kadar cevahir neviden dahi toplandı ki haddi yoktu. Badehu Timur Yezid’in imareti mahalinde Ümeyye camisine gelip bütün Yezidî ayanını topladı ve Timur onlara şöyle dedi:
“Ey Yezid âlimleri, sizlerden muradım odur ki beni evlendirin, zira ben bu Şam’ı tahtgâh edinirim. Bana öyle güzel bir kız bulun ki felekte benzeri olmasın” dediğinde bir Yezid Şeyhi şöyle dedi:
“-Padişahım! Eğer cariyeliğe kabul edersen benim kızımı size vereyim” dedi. Timur da, kabul” deyip kırk gün kırk gece düğün oldu. O kadar hediyeler, mal toplandı ki gök meydanında çadır kuracak yer kalmadı. Tabi halen tüm Yezidîler, Timur’un Yezidî mezhebinden yani kendilerinden olduğunu sanıyorlardı. Timur’un bu şeytani tuzağına, hilesine kanan Yezidîler, sonunda acı gerçeği feci bir şekilde öğrendiler.
Yine kırk birinci gün bütün âlimler Ümeyye Camisi içinde toplanıp “kırk sekiz bin âdem (insan) toplandı” derler.
Timur, Ümeyye camisine toplanan Yezidi ileri gelenlerinin huzurunda, nikâhladığı Yezidî kızının ud yerlerini açarak cinsi münasebette bulunmak ister. Buna Yezidî uleması razı olmaz, şöyle derler:
-Yezidî Şeyhimzin ırzına halel gelip, bu kadar halk içinde o güzel kızın avret yerini niye açarsınız”.
TİMUR NİKÂHLADIĞI YEZİDÎ KIZI İLE CAMİDE CİNSİ MÜNASEBETTE BULUNMAK İSTER.
Timur o anda gerçek tavrını, gerçek yüzünü ortaya çıkarıp, hemen nurlu Timur şöylece kükredi:
-Ya bire melunlar! Hz. Peygamberin evladı ayalini, siz Yezidiler, Kerbela çölünde İmam Hüseyin’i şehid edip mübarek başlarını sopaüzerine dikip vilayet vilayet gezdirip zev’l ihtiramın evladını susuzluktan helak edip nice bin Sahab-i kiramı ehl-i beytleri ile katledip İmam Hüseyin’in ehl-i beytini soyarak avret yerlerini açarak deve üzerine bindirip âleme teşhir edrek Cenab-ı İzzet develerinin karnını yarıp avret yerlerini örterken yine develerden o ehl-i beytleri indirip yaya yürütüp çırıl çıplak bu kadar Yezid askeri içinde gezdirip malamat ettiniz. Hazret-i Risalet-penah’ın ve bütün imamların ırzlarına halel gelmez miydi ki şimdi bir sizcileyin Yezidî melunun bir kızını nikâh ile alıp şurada bir köşede gizlice çiftleşeyim demem ile Yezidî şehinizin ırzına halel gelir” dersiniz. Bire melunlar, sizin ırzınız nedir?
TİMUR, CAMİDEKİ TÜM YEZİDİLERİ YAKTI
Sizi katledeyim mi? Deyip Ümeyye Camisi’nden dışarı çıkıp dört bir tarafındaki kapılarını kapatıp Tatar askerlerine emredip Ümeyye Camisinin dört bir tarafında dağlar gibi odunları yığıp taraf taraf ateş edip bütün Yezidîler Nemrud ateşi içinde kaldılar.
Oradan Yezid’in kabrine gidip kabrini açtırdı. Yezid’in naaşını taptaze buldu, Yezid’in cesedini yaktı. Oraya toplanan bazı Yezidîler, “sahabe-i kiramdandır, sultanım affeyle”
diyenleri dahi ateşe attı, yakıp küllerini havaya savurdu. Ordusunun bütün askerlerine emrederek def-i hacet etmelerini (çişlerini yapmalarını) istedi. Hala o Yezid’in kabrinin olduğu mahal Koyunkapusu’nun iç yüzünde gelen ve gidenlerin geçtiklerinde “inatçı Yezid’in mezarıdır” diye def-i hacet ederler.(Ev. Çe. Se. sf 506)
Hala bazı Yezidîler o mahalden geçerken ya hürmetle öper yahut taşlanmış mezar taşının yahut üzerindeki pislikleri temizlerler, yani kendilerince Yezid’in azabını hafifletirler.
Timur Şah, kısaca Şam’da köşe bucak Yezidî aradı, onları kıra kıra, mallarına el koya koya o kadar fazla mal birikti ki hesabını Allah bilir.
“Bu felaketten sonra Timur ordusunu dünyanın dört cennetinden biri diye anılan Şam Ovası’nda dinlendirdi”. (Osmanlı Tarihi sf 107)
TİMUR ÜMEYYE CAMİSİNİ TAMİR ETTİRDİ
Timur’un yanında bulunan ulemadan bazıları “padişahım bu melun Yezidîler’in sebebiyle Ümeyye Camisi içinde bulunan Hazreti Yahya bile yandı, aman padişahım şu ateşi söndürelim”  deyince Timur pişmanlık duydu. Yanan Yezidîler’in cesetlerini camiden temizlediler, nice bin şişe gül suları döküp, tütsüler yaparak camiyi temizlediler. Nice servet harcayarak, camiyi eskisinden çok daha iyi restore ettiler, Hz Yahya’nın kabrini de yeraltına on yedi taş basamakla inilen mezar türbesini yeniden yaptılar. (Evl Çel. Sf 507)
Timur Şah, “bu kadar bin katar develer yükü ile mücevher gümüş ve halis altınla Hind’e gitti, orada vefat etti. (1405)
Anadolu’yu baştanbaşa talan eden Timur Han, Yıldırım Beyazıt’ın ölümünden iki yıl sonra Otrar’da 1405 de ölünce, cesedi mumyalanarak Semerkant’a gömüldü.
Kaynak:
Tacu’t Tevarih Hoca Sadeddin Efendi Kültür Turizm Bakanlığı Yay. 1974- c:1, sf:241–242
Eviya Çelebi Seyahatnamesi Hac Kitabı Yeditepe Yayınevi 2011 sf  -354-357-375-475-505-506-507-517-561
Osmanlı Tarihi Alphonse de Lamartine Kapı Yyaınları 2011 sf sf
Osmanlı Tarihi Ord. Prof.Dr İ.Hakkı Uzunçarşılı.Cilt: 1, Sf:303
Ana Brtnka. Cilt: 21 Sf: 20

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız 

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget