Kitap Dolandırıcılığına Uğradım, Şimdi De Kitapla Dolandırıyorlar

Kitap Dolandırıcılığına Uğradım, Şimdi De Kitapla Dolandırıyorlar Bu ülkede ne çeşit dolandırıcılık olayları var, adamlar kitaplarla bile insanları dolandırıyorlar, kimisi corona ile can derdinde, kimisi dolandırıcılık

Kitap Dolandırıcılığına Uğradım, Şimdi De Kitapla Dolandırıyorlar
Bütün dünyada ve ülkemizde corona virüsü ile boğuştuğumuz, bu nedenle de evimize kapandığımız şu günlerde, kitap okumanın en iyi bir yol olduğunu düşünüyordum. Tam bu sırada 31.03.2020 günü sabahında cep telefonum çaldı.
İstanbul’dan 0212 706 1881 nolu numaradan bir bayan gayet nazik bir konuşma ile “Halk TV kitap yayınlarından arıyorum nasılsınız” dedikten sonra, “size yayınevimiz kitaplarından yedi kitap göndermek istiyorum”. (yedi kitap saydı) “kitap kolisinin içinde yedi kitap var takvim, anahtarlık” vb “eşantiyonlar” göndereceklerini söyledi. Ederi ne kadar, dedim, “hepsi yüz liradır, kitapları alınca ödersiniz” dedi. Telefonda bayanın söylediği kitaplar, Halk TV de zaman zaman yayınlanan ve beğendiğim kitaplardı. 
Bu telefonun o an için gerçek Halk TV yayınlarından olduğunu sanarak, Halk TV de her gün yayınlanan birbirinden güzel kitapları telefonda sayan bayana, “tamama olur, gönderin” dedim. Bayanın nazik üslubuna karşı ben de, şu coronolu günler içinde bulunduğumuzdan, “koronosuz sağlıklı günler dilerim” dedim.
Telefonda konuşurken, yanımda kulak kabartan eşim, “evde kitap koyacak yer kalmadı sen daha kitap istiyorsun, iptal ettir” diye söylenmeye başladı.
İki üç gün sonra 2 Nisan günü benim evde olmadığım sırada, eşim yüz lira vererek Yurtiçi Kargonun getirdiği kitap paketini almış, benim adıma yüz lira vermiş. Eve gelince pakete baktım, paketin ağzı açık gelmiş ve içinde yedi değil dört kitap vardı. Hiç biri de benim istediğim kitaplar değil, piyasada beşe ona zor satılan kitaplardı. Şok oldum neye uğradığımı şaşırdım, çünkü hiçbiri benim istediklerim değildi. Kendimi aptal yerine konulduğunu ve kandırıldığını anladım.
Kargonun gönderici bölümünde yazılan 05334134359 nolu telefonu aradım, “bu numara kullanılmamaktadır” anonsu düştü. Sonra, kitap gönderileceği denilen 0212 706 1881 numaralı telefonu aradım açılıyor, ama sürekli İzmir Marşı çalınıyordu; üç beş dakika dinledim marşın biteceği yoktu.
Bunun üzerine internetten gerçek Halk Kitabevi’nin telefonunu buldum. Olayı anlattım, neden böyle yapıyorsunuz, diye de sitem ettim güya. Telefondaki görevli şunları anlattı:  “Kayıtlarımıza bakıyorum, size böyle bir kitap kolisi gönderilmedi. Maalesef yayınlarımızın adını kullanarak böyle bir dolandırıcılık yapıyorlar, sizin gibi birçok vatandaşı böyle dolandırmışlar. Bizim yayınlarımız diye bizim adımız kullanarak piyasada satılmayan kitaplar gönderiyorlar. Siz elinizdekilerle en yakın karakola giderek dolandırıldığınıza dair hemen şikâyette bulunun”…
Aman Tanrım, öyle sinirlendim, öyle bozuldum ki, dolandırıcılığa maruz kaldığımı anladım. Eşim başladı, “yüz lira istesem vermezsin, böyle dolandırıcılara veririsin”  diye söylenmeye.
75 yaşındayım, sinirim tepemde, moralim bozuk, corona saldırısı devam etmekte.
Kargonun geldiği Yurtiçi Şaşmaz şubesini aradım, ulaşmak ne mümkün. Onlara ne, “zehir zemberek” de gönderseler, onlar parayı alıp götürürler, diye düşündüm, onları aramaktan vazgeçtim.
Bölgemizdeki polis karakoluna telefon edip, durumu anlattım, telefondaki nöbetçi polis, “tüketici haklarına başvurun” dedi. Nöbetçi memura, ben parasında değilim, burada bir dolandırıcılık var, adamları şikâyet etmek istiyorum, dedim. Nöbetçi memur da, “o zaman gel buradan şikâyetçi ol” dedi.
Bu ülkede ne çeşit dolandırıcılık olayları var, adamlar kitaplarla bile insanları dolandırıyorlar, kimisi corona ile can derdinde, kimisi dolandırıcılık peşinde, diye söylene söylene hemen eldiven, maskemi takarak 600-700m uzaktaki karakola gitmeye karar verdim. Eşime dedim, ben karakola gidiyorum. Eşim arkam süre, “hah şimdi çek cezanı, “oralarda niye sokağa çıktın” diye ceza ye bir de gör, çek cezanı” diyerek söyleniyordu.
Bahçe kapısından çıkıp karakola gitmek üzere yürürken, yan komşu, “hayrola komşu nereye böyle” deyince, utandığımdan doğruyu söylemedim, sadece markete deyip yürüdüm.
Karakola vardım, polislerden başka bir kimse yoktu. Oradaki polisler silahlı silahsız, girip çıkıyorlar. İlk girişteki nöbetçi polise durumu anlattım, “ha şu telefonda konuştuğumuz”, “şuraya otur bekle” dedi.
Kanepelerde üç silahlı polis oturuyorlardı, yanlarına oturdum. Birisi, “ne var ne oldu”  dedi, kısaca macerayı anlattım. Tam bir saate yakın oturdum, sıkılmaya başladım, arkadaş burada ifade alacak kimse yok mu, diye söylendim. Bu arada iki kez ayrı ayrı polisler, “ne var şikâyetin nedir” dediler, herkese olayı anlattım. Kimisi, “kargoyu almasaydın”, kimisi “tüketici haklarına başvur” gibi öğütler veriyorlardı. Bir saat kadar sonra, bir odaya aldılar, bir polis ifademi aldı, üç nüsha yazdı bana imzalattı, “hadi sokaklarda gezme”  diyerek gönderdiler.
Eve geldim, ifade tutanağını incelerken, baktım şikâyetçi olduğum 0212 706 1881 nolu telefon yerine gerçek Halk Kitabevi’nin telefonunu yazmışlar. Hayda, tekrar karakola doğru, bayıra yukarı yürüyüp gittim, karakola vardım. Yanlışlığı anlattım,  hemen yanlış yazılan tutanağı yırtıp yeniden düzeltmeli üç nüsha tutanağı yazdılar, bir nüshayı bana verirken, düzeltme yapan başka polis memuruna, “yav arkadaş şunu düzgün yazsanız da yorgunu yokuşa sürmeseniz” dedim. Polis, “amca 65 yaş üstü olduğun için sokağa çıktığından şimdi sana ceza yazarım ha” diye diklendi.
Bilmem soruşturmanın sonucu ne olur, böylesine bir olayı yaşadım.

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız 

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget