Kılıçdaroğlu birçok bakımdan beni
hayal kırıklığına uğrattı. Bürokrasiden geldiği için henüz politikaya adapte
olamadı diyerek şahsen hep iyi niyetler besledim.
Yanlış politikalarının arkasında
durarak kimseye aleyhte söz söyletmemeye çalıştım.
Türkiye adım adım çağın gerisine
sürüklenirken sessiz kalmasına, örgütün ve halktan büyük bir kesimin tepkisine
rağmen yeni anayasa çalışmalarına katılmasına, Kürt açılımını desteklemesine
yine iyi olumlu yönlerden bakmaya çalıştım.
Zaman içerisinde ne yapmak istediğini
ne ben, ne de bazı arkadaşlarımız anlayamamıştık.
CHP ideolojisine aykırı beyanlar,
her kesimi kucaklama adına CHP ile uzaktan yakından ilgisi olmayan kişileri
milletvekili yapması, parti içinde önemli konumlara getirmesi meğer hepsi bir
projenin parçalarıymış.
Ve ne yazık ki, davullarla,
zurnalarla, halaylarla genel başkan yaptığımız, umut bağladığımız, sevdiğimiz,
saydığımız kişinin bizlerden birilerini yönetimlere getirmemesinin, ulusalcı
kesimi dışlamasının meğer sebepleri varmış.
(Uyandık uyanmasına da, biraz geç uyandık…)
***
Cumhurbaşkanlığı seçimi için MHP ile
ortak aday çıkartma kararı hepimizi sevindirdi. Bunu yerel seçimler için de çok
kez dile getirdik ama dinletememiştik.
Yalova seçimlerinde gördük ki Atatürk
çizgisinde olan partilerle birleşince seçim kazanılıyormuş. Bu güzel bir
örnekti.
Yine öyle olacak sandık…
KIlıçdaroğlu, STK ları, partileri dolaştı onların
görüşlerini dinledi.
O dolaşırken, bizler yanlış
politikaların üzerine sünger çekip, yine umutla Atatürk’ün kurduğu laik
Cumhuriyet’in başına geçecek bir aday ismi bekledik.
Adayın açıklanması ile de
umutlarımızın boş hayaller olduğunu anlamış olduk.
Neden mi?
Sn.Kılıçdaroğlu başbakana diktatör
derken kendisi de aynı yolu seçti.
Sadece kendisinin ve bir iki
milletvekilinin bildiği adayı, gerek kamuoyundan, gerek örgütten, gerekse
partinin milletvekillerinden sır gibi saklayarak emrivaki ile dayattı bizlere.
Biz neyiz?
Koyun muyuz?
Sn. Kılıçdaroğlu’nun Demokrasiden,
parti içi özgürlükten söz etmeye hakkı yoktur artık.
Bu bir dayatmaca, bu Erdoğan’ı
aratmayacak bir diktadır.
Bundan ötürü 26 yıldan fazla partiye
emek veren bir emekçi olarak kendisini şiddetle kınıyorum.
***
Bizlerin tepkisine “‘Partiye
genel başkan seçmiyoruz ki?’ diye yanıt vermesini de talihsiz bir beyan
olarak görmekteyim.
CHP Eskişehir Milletvekili Sn.Süheyl Batum’un
sözlerine katılmamak mümkün mü?
“Şimdi bir partinin genel başkanını
siyasal İslamcı da seçebilirsin. Farketmez. Çünkü o devleti yönetecek değil.
Ama burada doğrudan doğruya o devleti yönetecek kişiyi seçiyorsun. Rektörleri
atayacak, yargıçları atayacak, kanunları
imzalayacak biri oturtuyorsun başına. Ve oturturken siyasal İslam’dan başka
hiçbir özelliği olmayan bir adam
getiriyorsun. Harika olabilir bu
adam. Ama siyasal İslamcı. Bugüne kadar ne diyorduk; ‘Arkadaşlar bunlar dini
kullanıyor, siyasal İslam’ı kullanıyor. Böyle siyaset yapılmaz’ diyorduk. Şimdi
ne demiş oluyoruz biz; ‘Yok ya yalan söyledik biz. İktidarı elde etmek için
rahatlıkla siyasal İslam kullanılabilirmiş.” Dolayısıyla biz buna karşı
çıkıyoruz.
***
Çatı adayı Prof.Dr Ekmeleddin beyi
araştırdığımızda: çağdaş, laik bir bilim adamı mıdır, yoksa Recme karşı
çıkmayan, çıkamayan bir Osmanlı hayranı mıdır anlayamadık. Çünkü kendisini hiç
tanımıyoruz. Tarihçi yazar Sinan Meydan tüm kitaplarını okuyarak yaptığı
araştırmanın neticesinde şu özeti çıkartmış.
1.
Laikliğe aykırı görüşlere sahiptir.
2.
Ilımlı İslam Devleti’nden yanadır.
3.
Yeni Osmanlıcı’dır
5.
Jön Türk mirasından rahatsızdır.
6.
Cumhuriyetin “mazi” ile köklerimizi kopardığına inanmaktadır.
7.
Dil devrimine karşıdır.
8.
Atatürk’ü Hilafetçi göstermiştir.
***
Sayın Kılıçdaroğlu’na sesleniyor ve
soruyorum:
1_Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin
olacağı ve zamanı belli iken neden bir Atatürkçü, onun eserlerine, devrimlerine
sahip çıkacak bir cumhurbaşkanı adayı hazırlamadınız Sayın Kılıçdaroğlu?
2- CHP
içinde bu değerlere sahip hiç mi bir milletvekilimiz veya ülkemizde değerli bir
başka kişi yoktu?
3- Erdoğan’ı
ona benzer bir görüşte olan, Osmanlıyı benimsemiş, Atatürk için “o
mesele” diyen Ata’mızı Napolyon
ve Washington ile aynı kefeye koymaya kalkan bir kişiyi neden önümüze
getirdiniz?
Erdoğan’dan kibar ve daha tahsilli
olduğu için mi?
4- Sn. Gül’ de Erdoğan’dan daha
tahsilli ve kibar ama Çankaya noteri denildi kendisine
değil mi?
5- Hilafet
arzusu ile yanıp tutuşan ve ülkemizi bu hale getiren başbakan seçilemediği
takdirde meclisteki çoğunluğu ile bir gecede istediği yasayı çıkartıp amacına
ulaşmayacağı garantisini verebiliyor musunuz?
6- Neye,
kime güvenerek bu adayı öne attınız açıkça merak etmekteyiz!
7-Her türlü
riski aldığınızı söylüyorsunuz. Bu risk devlet adına, geleceğimiz adınadır.
Halkınıza, örgütünüze sormadan bunu yapmaya hakkınız var mıdır?
***
Bana gelince; seçimi şimdiden
kaybedeceğimizi bilerekten (İst.Mustafa Sarıgül gibi) siyasi etik olarak tüm
tepkilerime karşın göstermiş olduğunuz beyefendiye istemeden oy vereceğim.
Bu seçimler için çatı
adayımıza oy vermeyen AKP ye hizmet eder dediğiniz tehditleriniz için değil,
seçim sonunda oy vermediler ondan kaybettik mağduriyetini
yaşatmamak oy vereceğim.
Peki, Sn.Kılıçdaroğlu: bizler oy
vereceğiz de yerel seçimler hezimetinden sonra, adayınızın kaybetmesi durumunda
siz de istifa edecek misiniz acaba?
Yorum Gönder