AKP’nin yaklaşık 11,5 yıllık iktidarı döneminde birçok çifte standarda (farklı davranış) alıştık.
Lehinde olan bir konuyu kabul edip savunurken, benzer bir durum aleyhinde ise şiddetle ret etmektedir.
TBMM de meydana gelen son olay ise bu işin tuzu biberi tadında.
Üzerine “Ne mutlu Türküm diyene” yazılı tişört ile Meclis kampüsüne girmek isteyen genci, güvenlik görevlisi “siyasi simge taşıyor” diye kampüse almıyor.
Bunun üzerine Ana muhalefet partisi CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, bir yazı ile durumu Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e bildirerek, bunun doğru olmadığını belirtiyor.
İki gün sonra Meclis Başkanının verdiği yanıt evlere şenlik.
Başkan, “güvenlik görevlisinin uygulamasının doğrudur” Diyor.
Bu yanıta Hamzaçebi’nin tepkisi ise “Bunun bir kıyafet rahatsızlığının ötesinde ‘Atatürk’ten rahatsızlık olduğu değerlendirilmektedir. Sizin bu tutumunuz bizim için şaşırtıcı olmamıştır” oluyor.
Sayın Hamzaçebi’nin tepkisine katılmamak olası değildir.
Çünkü
-Tüm kamu kuruluşlarında, kurucumuz büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafı asılıdır.
-Türk parasının üstünde ATATÜRK resimleri vardır.
-Her resmi bayramlarda ATATÜRK büstüne çelenk konulmaktadır.
-TBMM’sini kuran Mustafa Kemal ATATÜRK’TÜR.
-TBMM siyasetin yapıldığı bir yerdir.
-“Ne mutlu Türküm Diyene” sözü Mustafa Kemal ATATÜRK’E aittir.
Tüm bu gerçeklere karşın siyasi simge taşıyor diye TBMM’sine bir genç alınmazken kimler alınıyor.
Bakalım;
Yargıtay, Danıştay ve kararları herkesi bağlayan Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına göre “dini bir simge” olduğu ve kamu alanlarında kullanılamayacağı kesinleşen türban, laik Türkiye Cumhuriyetinin TBMM’sinde yapılan AKP Grup toplantısına rahatlıkla girebiliyor.
Tüm kamu kurumlarında takılabiliyor.
Bu hukuki kuralların varlığına karşı, bir yönetmelik değişikliği ile Kadın Milletvekilleri türbanla TBMM’sine girebiliyor.
Bu yönetmelik değişikliği ile yaratılan durum, var olan hukuki kararlara aykırı olmakla birlikte, “ben yaptım oldu” mantığı ile oldubittiye getirilerek kabul edilmiştir.
Bu apaçık ortada olan bir çifte standarttır.
Daha ötesi, amaç tişörtte yazılı söz değil, görünür şekilde ATATÜRK karşıtlığıdır.
AKP’nin ATATÜRK ile kan uyuşmazlıklarının olduğunu biliyoruz.
Birçok yerden Atatürk adını kaldırarak başka adlar vermek istemesi, bunun kanıtıdır.
Bu yazıyı yazarken, Başbakan televizyonda, Ağrıda Kazım Karabekir adını tabelalardan kaldıracağını söyleyen, Ağrı’nın çiçeği burnunda Belediye Başkanı Sırrı Sakık’a yanıt veriyordu.
Yanıtında;
“Kazım Karabekir'in ismi her şeyden önce milletimizin gönlüne kalbine kazınmıştır. Böyle bir ismin sokak tabelasını kaldırmakla milletin gönlündeki izi sileceğini mi zannediyorsun?” diyordu.
Ayni soruyu ben Başbakan dâhil, tüm AKP’lilere soruyorum.
Kurucumuz, büyük önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK adı, beynimize kalbimize ve tüm varlığımız öğle kazınmıştır ki hiçbir güç onu oradan silmeye yetmeyecektir.
Siz silebileceğinizi mi zannediyorsunuz?
Hodri meydan….
05.06.2014
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder