Şeriat Özlemcilerine - İrfan O. Hatipoğlu

Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) üyesi radikal İslamcı militanların Musul’u ele geçirmesi ve diplomatlarımızı esir almaları ile siyasal iktidar ve yandaşları travma geçirdi. Üç buçuk yıldır Suriye’de yakıp yıkmalarına, insanları din adına boğazlamalarına seyirci kalmışlardı. Sayıları binlerle ifade edilen TIR’lar ile insani yardım adı altında silah yardımı, sınırlarımızda büyük boyutlu yapılan petrol kaçakçılığı ile parasal kaynak sağladılar. Serpilip gelişmelerine değişik yollardan katkı yaptılar/göz yumdular. Bunları yaparken Suriye’deki iktidarın değişmesi hedef olarak gösterilse de arka planda 1400 yıl önce Muaviye tarafından yazılan, yarım kalmış kanlı öykünün “neoMuaviyeler” aracılığı ile tamamlanmasıydı. Irak-Şam İslam Devle ti (IŞİD) örgütünün hedef olarak koyduğu “Bağdat, Kerbela” izlencesi bunu doğrulamaktadır.

Ortadoğu tarih boyunca kanlı mezhep savaşlarının merkezi olmuştur. Mezhep savaşlarının en kanlısı 1400 yıl önce halife olmak adına Ali ve Muaviye arasında başlayan; Kerbela’da, Hüseyin’in öldürülmesi ile son bulan kavgadır. Din adına yapılan bu kavganın özünü ülkenin zenginliğine kimin el koyacağı oluşturur. Başka bir deyişle egemenler ile yoksullar arasında çıkan savaştır. Bugün Ortadoğu’da sürdürülen savaşta enerji kaynaklarının emperyalistler tarafından el konulması uğraşıdır. Irak, Suriye kan gölüne dönerken borulardan petrol akmaya devam ediyor. Petrol akışının devamı için radikal İslamcı, neoMuaviye’lere verilen görev bölgeyi ortaçağ karanlığında boğmak, kan gölünü çevirmek, ulusal uyanışın önüne kesmeleridir. Bunu da “şeriat devleti” kurmak adına yapmaktadırlar.

Bölgede savaşan radikal İslamcı örgütler emperyalistler tarafından verilen görevi yerine getiriyorlar. Şeriat devleti kurmak için egemen oldukları bölgeleri evrensel yönetim anlayışından arındırıp, ortaçağ karanlığına gömüyorlar. Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütünün, Musul’u ele geçirdikten sonra yayımladığı bildirinin ortaya koyduğu gibi. Bildiride amaçlarının şeriat kurallarının egemen olduğu bir halife devleti kurmak olduğunu duyurdular. Uygulanmasını istedikleri bildirinin önemli maddeleri şunlardır: Kadınlar zorunlu olmadıkça evlerinden çıkmayacak. Evden çıkanlar ise, İslami kurallara göre giyinmek zorunda. Hırsızlar şeriat kurallarına göre cezalandırılacak. Tüm Müslümanlar 5 vakit namazını, namaz saatlerinde camilerde kılacak. “Dinsiz kurumlar” adına şimdiye kadar görev yapmış polis, asker ve taraftarlar tövbe edecek, tövbe etmeyenler idamla cezalandırılacaktır. Alkol, sigara ve uyuşturucu kullanmak, satmak yasaklandı. Ölüler anısına yapılan tüm türbeler, anıtlar ve mozoleler yıkılacaktır.

Şeriat özlemcileri Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının saldırısı ile din temelli sürdürülen savaşın kanlı olduğunu, inananlar arasındaki mezhepsel ayrılığı derinleştirdiğini, barış getirmediğini gördüler. Yayımladıkları bildiri ile insan hakları, çağdaş insani değerin özellikle kadınlar açısından bir anlam ifade etmediğini öğrendiler. Mezhep kavgalarından uzak, çağdaş, laik bir ülke armağan ettiği için Mustafa Kemal’e teşekkür etmeliyiz.


İrfan O. Hatipoğlu /Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget