Kendimi ihanete uğramış hissediyorum! - Tünay Süer

Kendimi ihanete uğramış hissediyorum! - Tünay Süer
Düşünebiliyor musunuz, ömrünüzün neredeyse yarısını vererek bir nefer gibi çalıştığınız, aman iktidara taşıyayım diye maddi manevi fedakârlık yaptığınız kurumun başına birileri gelecek, hem seni dışlayacak hem de partinin rotayı değiştirecek.
Hayal kırıklığı yaşamakta ve kahrolmaktayım.
Kılıçdaroğlu’na altın tepside genel başkanlık sunulduğu o kurultaydaydım.
Baykal’ın kaset olayı ile onurlu bir şekilde istifasından sonra içimiz buruk, biraz kızgın, biraz şaşkındık. Yeni bir liderle umutlanmış, ona inanmış, gönül bağlayıp destek vermiştik.
Kurultaydaki konuşması, Ecevit kasketi takması, vaatleri ile üzgün, âdeta yıkılmış tüm örgütün gönlünde taht kurmuştu.
Bu sevincimiz fazla uzun sürmedi.
                                                                 ***
CHP’nin başına YENİ ilave edilmesi ile ve kongrelerde ulusalcı emektarların partiden uzaklaşmalarına yol açacak şekilde delege yapılmamaları ile adeta bir yumruk yemiş olduk.
O sıralarda Baykal ve döneminde olan yöneticilerin partinin ideolojisinden uzaklaştığı eleştirilerine birçok kişi gibi neredeyse kendimde inanmak üzereydim.
Baykal ve ekibi çekemiyor, Baykal geri dönmek için çabalıyor gibi.
Bu sözlerin yandaş basında ve örgüt içindeki yeni üyeler arasında yayılması ile örgütte çatırdamalar da başlamıştı.
Aklıselim her üye, CHP ye gönül vermiş gerçekleri yavaş yavaş gören halk ve de parti emektarları çileden çıkmaya başlamışlardı.
Toplum ve örgüt, Baykal’ın doğru tespitleri çarpıtarak yanlış yönlendiriliyordu aslında.
Baykal gibi kurt bir siyasetçi, devlet adamı niteliklerinin tümüne sahip ve kapanmış CHP yi yeniden var eden bir lider, olacakları önceden sezinlemiş ve örgütü uyarmıştı defalarca.
Baykal döneminde CHP’nin iktidar olamamasını çoğu kişi ona bağlamıştı. Aslı böyle miydi, elbette değil.
Baykal’ı gözden ve genel başkanlıktan düşürmek, CHP’nin iktidar olmasının önünü kesmek hep okyanus ötesi, ABD, Pentagon projesiydi.
Bunu anlayamamıştık!
BOP projesinin işlemesi için CHP ‘i etkisizleştirmek hatta yok etmek gerekliydi.
Türkiye’yi bölmek, parçalamak içinse önce Baykal sonra CHP bitirilmeliydi.
Çünkü CHP demek Atatürk ve onun tartışılmaz ilkeleriydi.( Bağımsızlık, özgürlük ve laik cumhuriyet.)
Amerika Baykallı CHP’ i iktidar yapmak için elinden geleni ardına koymuyordu. 
Baykal 1 Mart tezkeresi ile Amerika tarafından tamamen tu kaka ilan edilmiş ve sonunda kaset olayı ile indirilmiştir.
Daha sonra hepimizin bildiği gibi Kılıçdaroğlu ve ekibi CHP’ye getirilmiştir. Bu sözler basında defalarca yazıldığı halde inanmamış, inanmak istememiştim.
Milletvekili seçimlerinden başlayarak bir dolu hatalar gözlemledik.
Özeleştiri yaptık ve yeterince partimize söz getirmemeye çalıştık.
                                                        ***
Türkiye’nin bugünlere gelmesinde parti yönetimimizin gözle görülür hatalar yapması partiye gönül verenleri çileden çıkartırken, biz emektarları da inanın  kahrediyor.
Ne yazık ki başına YENİ konulan CHP, Atatürk’ün işaret ettiği aydınlık ufuklara yol alacağına istenmeyen politikaları ile adeta iktidarın önünü açmış ve açmaktadır.
CHP li milletvekillerinden bazılarının basına yansıyan sözleri bizleri yaralasa da dışa dönük olarak şahsi fikirleridir diyerek devamlı mücadele verdik. Partimize ve üst kurullarımıza söz getirmemeye çalıştık.
Oysa söylenenler yenilir yutulur cinsten değildi.
Atatürk İlke ve Devrimlerinin Bekçiliğini yapmam. [Sena Kaleli
Altı oktan ikisini kaldır at. [Binnaz Toprak]
Tekke ve zaviyeler açılmalıdır. [Bülent Kuşoğlu]
Fettullah örnek alınacak insan. Gülen cemaati Türkiye'nin büyük gelecek projesidir. Fettullah bilgedir. İlgi ile takip ediyoruz. [Muhammed Çakmak]
Kürdistan kurulmalıdır. [Şafak Pavey}
10.yıl marşı artık eskidi. Yenilenmeli. Parti içi demokrasi çok fazla! Hala ANAP'lıyım. [Faik Tünay]
Bunlar sadece birkaç örnektir.
Genel Başkanımızdan da birkaç örnek verirsek;
“Siyaset yapmayan tarikatlara ve cemaatlere saygılıyım”
“Bu ülkenin birliği, bütünlüğü konusunda hiçbir endişem yok”
Tunceli'nin adının Dersim olması yönünde söyledikleri.
Özerklik talebine destek vermesi.
Anayasa'nın 66. maddesinde yer alan "Türklük" ifadesinin yerine "Yurttaşlık" önerilmesi.
Oslo anlaşmalarını kabul etmesi gibi yüzlerce söz sayabilirim.
Bu sözler cumhuriyeti kuran bir partinin hiçbir bireyine yakışmayan, CHP ideolojisine tamamen ters düşen sözlerdir.
Kılıçdaroğlu dün(20Haziran 2014) Diyarbakır’da Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi'nin düzenlediği "TİGRİS Diyalogları" toplantısında;
“Bizi hala 1930’ların CHP’si gibi görmeyin. Dünya değişiyor, biz de değişiyoruz. Demokrasi ve özgürlüğü savunuyoruz dedi.
Bunu başbakan da sık sık söyler…
İkisinin de unuttukları veya bilerek söylemedikleri, bu ülkeye demokrasi ve özgürlüğü Atatürk’ün getirdiğidir.
Oysa o yıllar Atatürk devrimlerinin gurur duyulacak yıllarıydı. Medeni Kanun ile kadın-erkek eşitliği, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi, Eğitim ve Kültür Alanındaki İnkılaplar,
Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun Kabulü vb.
Kurtuluş Savaşı vermiş yoksul bir ülkenin Ümmetçi devlet anlayışından ulusçu devlet anlayışına geçmesi, tarım, sanayi, Bayındırlık ve sağlık, Ulaşım, Çağdaş ve milli bir kültürel alanlarda yapılan reformlar, daha aklıma gelmeyen niceleri yetmiyor mu?
Kendi uçağımızı yapıyorduk, fabrikalar kuruyorduk.
Bundan ötürü o yılları küçümsemek kimsenin haddi değildir. Bugün babamızın belli olmasını da o yüce önderimize borçluyuzdur.
Ha, o yıllarda yapılan Kürt Sait isyanlarını, Menemen olaylarını da unutmamak gerekir tabi…
                                                                ***
Sözü fazla uzatmak istemeden Cumhurbaşkanlığı için CHP ve MHP ‘nin ortak açıkladıkları aday adayına değinmek istiyorum.
Ekmeleddin İhsanoğlu' Atatürk cumhuriyetine gönül verenleri, sol ve sosyal demokrat kesimleri, cumhuriyete gönül verip de merkez sağda görev yapanları kucaklayabilecek bir kişiliğe sahip midir?
Tanımadığımız, ismini zor telaffuz ettiğimiz bu zat kimdir diye incelediğimizde Recep Tayyip Erdoğan’ı sandıkta yenebilecek birisi olmadığını ve onunla aynı yolda olan bir kişi olarak görüyoruz.
Verdiği bir beyanatta “Fransa için Napolyon ne ise, Amerika için Washington ne ise Türkiye için de Atatürk o dur” demesi Atatürk ve onun devrimlerine ne kadar lakayt olduğunu göstermiştir.
Erdoğan’ı sandıkta yenecek düşüncesi ve aday yapılması bence halkı aldatmaktan başka bir şey değildir.
Çok ödül almış olması, dünyada tanınan bir kişi olması beni ilgilendirmiyor. Türkiye onu tanımıyor ve o Türk halkını tanımıyor.
Cumhurbaşkanı Gül’ün yakın tanıdığı ve yükselişinde katkısı olan bir kişi. AKP ye yakınlığı biliniyor.
 Cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini hazmedemeyip Mısır’a kaçmış bir babanın oğlu olarak orada doğmuş, Türk kültürünü küçük yaşta aile çevresinden öğrenmiş(!) Arapçayı Türkçeden iyi konuşan, Ayn Şems Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra Mısır’ın en güçlü siyasi hareketi “Müslüman Kardeşler”le özdeşleşmiş filan, falan bir insanın benim cumhurbaşkanım olmasını içime sindiremem.
CHP tepki olacağını bilerekten böyle bir adayı neden çıkarttı düşünüyorum.2 sene önceden halkın sevebileceği ve güvenebileceği bir adayı neden hazırlamadı? Yumurta kapıya dayanınca mı aklı başına geldi yoksa bu bir projenin sonucu mudur?
STK lar ve haklın büyük bölümü ayakta tepki gösteriyor ve böyle bir adayı asla desteklemeyeceklerini söylüyorlar.
 Parti meclisinden, milletvekillerinden, örgütten sır gibi saklanarak ortaya çıkartılan bu adayı desteklemeyenleri vatan haini gibi göstermeye kalkmak, milletvekillerine konuşma yasağı getirme ve dayatma YCHP’ in içinde dikta rejiminin başladığını gösteriyor. AKP sayesinde bölünen Türk halkı şimdi Kılıçdaroğlu sayesinde bir kez daha bölünüyor. Yazık!

 Geç gelen adalete adalet demem ben. Sahte Balyoz davasından Özgürlüklerine kavuşan tüm kahramanlarımıza ve ailelerine geçmiş olsun diyorum, gönülden sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. Bir dahaki yazım onlar için olacaktır.,

Tünay Süer

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget