Öncelikle, şehitlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına ve Türk Milletine başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Şehitlerimizin mekanları cennet olsun. Yaralı kahraman askerlerimize de acil şifalar diliyorum.
Yazı başlığı mutlaka dikkatinizi çekmiştir.
Yazının başlığını niçin “Sonunda Yazmaya Karar Verdim” olarak belirledik?
Zira, PKK bölücü terör örgütünün şehitler verdiğimiz saldırıları nedeniyle, eleştirel yazılar yazmak, doğruları beyan etmek, bu konuda doğrulara ulaşmak ve terörle mücadelede başarı elde etmek için bir tartışma açmak, maalesef yasaktır, tabudur, ülkemizde.
İş başındaki iktidar, bu konuda en doğru kararları alarak uygular(!)muhalefetin, bu konuda görüş bildirmeye hakkı yoktur, muhalefet hiçbir şey bilmez, sadece terörden siyasi çıkar elde etmeye çalışır, terör konusunda yapılanlar ve yapılmayanlar konusunda iktidarı eleştirmek, vatan hainliğidir, terörle mücadeleye balta sallamaktır, hiçbir eleştiriye tahammül edemeyen, iş başındaki çok bilmiş iktidarın zihniyeti işte budur.
Bu nedenle, PKK terörü ile ilgili iktidarı eleştiren ve doğruları beyan eden, yapıcı yazılar yazmak, bu ülkede maalesef vatanseverlik değil, vatan hainliği ve suçtur.
Bu zihniyetin hakim olduğu ülkemizde bu konuda eleştirel yazı yazmak gerçekten cesaret işidir.
Ben; İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinde beş yıla yakın C. Savcısı olarak görev yapan ve Cumhuriyet Savcılığım döneminde, binlerce PKK militanını sorgulayarak haklarında davalar açan bir Türk evladı olarak; kendimin vatanseverliğinden, milliyetçiliğimden eminim, bu konuda eleştirel yazıların yazılmasının, doğruları bulmaya, yeni şehitlerin verilmemesine katkı sunacağını, suç oluşturmayacağını bilerek ve düşünerek, bu makaleyi kaleme alıyorum.
En başta şunu söylemek istiyoruz. Yanlış dış politikalarla sorunu yaratanlar, bu sorunun çözümünün asla bir parçası olamazlar. Sorunu yaratanlar; ön yargılarını kırarak ve hatalarını kabul ederek, hatalarından dönerek, o sorunun çözümüne katkı sunamazlar.
İkinci gerçek de; sivrisinekleri üreterek, eğiterek, silahlandırarak, cesaretlendirerek üzerimize salan bataklığı şu veya bu şekilde kurutamazsanız, terörle mücadelede ve yeni şehitlerin verilmemesinde asla başarılı olmazsınız.
Amerika ve Rusya gibi binlerce kilometre uzaklıktaki yabancı güçlerin; ülkemizin güneyindeki Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'de yerleşerek, ülkemizin bütünlüğüne yönelik tehlike arz eden, bölgede bir Kürt oluşumu kurmayı amaçladıkları gerçeği karşısında, bataklığı kurutmak için siyasi, askeri ve diplomatik bir politika ortaya koyamayan iş başındaki iktidarın; meşru müdafaa adı altında yabancı bir devletin toprağında, ne kadar süreceği belli olmayan, geçici mi, sürekli mi olduğu belirsiz bir şekilde uygulamaya koyduğu, bu bölgede geçici üslerle tampon bir bölge oluşturmak ve güya bu şekilde ülkemizi savunuyor olmak tezi ne kadar doğrudur?
Bize göre yanlış ve zaman doldurmaya, iç siyasete terörle mücadele ediyorum görüntüsü vermeye yönelik, nafile bir politikadır.
Evet, meşru müdafaa hakkı; evrensel hukukun ve Birleşmiş Milletler Teşkilatının kabul ettiği bir haktır, hukuki ve meşru bir haktır.
Türkiye Cumhuriyeti olarak; bölücü PKK terör örgütünün, sınır ötesinden gelerek ülkemize yönelik hain saldırıları karşısında, meşru müdafaa hakkımız tartışmasız vardır ve bu hakkımızı kullanmak, anamızın ak sütü gibi helaldir.
Meşru müdafaa hakkının da koşulları vardır. Evet, ülkemize yönelik saldırı üzerine, bu saldırıyı anında defetmek için sıcağı sıcağına sınırı geçerek saldırganlara hak ettikleri dersi vermek meşru müdafaa hakkının kullanılmasıdır. Ancak, meşru müdafaa hakkı geçicidir ve anlıktır. Arkasında Amerika gibi yabancı bir gücün bulunduğu, bölgede kalıcı bir Kürt oluşumu yaratmaya yönelik bu PKK bölücü terörünün kalıcı olarak yok edilmesi, PKK terörünü besleyen bataklığın tamamen kurutulması, meşru müdafaa hakkımı kullanıyorum gerekçesiyle sınırlarımızın derinliklerinde, ne kadar süreceği belirsiz derme çatma üsler kurmakla, sözüm ona tampon bölgeler oluşturmakla mümkün olmasa gerek. İşte, bir ay arayla bölgede 21 Mehmetçiğimizi şehit vermemiz de bu gerçeği ortaya sermektedir.
Meşru müdafaa hakkı; kesinleşmiş ve oluşmuş ve halen de devam eden veya vukuu çok muhtemel olan PKK saldırılarına karşı, sıcak takip ve imha hakkı olup, ne kadar süreceği belirsiz bir şekilde yabancı bir ülke toprağında üs kurarak PKK saldırılarını bekleme, PKK terörüne ve saldırılarına hedef olma hakkı değildir.
Doğrudur veya yanlıştır, bize göre yapılması gereken; sınırlarımızın ötesinde, Irak ve Suriye topraklarının derinliklerinde üsler kurarak tabiat ve iklim koşullarının çok zor olduğu bir ortamda savunma amaçlı bekleyerek daha fazla insan ve itibar zayiatı vermemek, hain PKK ve destekçilerini sevindirmemek, şehitler vermemiz nedeniyle iptal edilen parti mitingleri, parti kampları, aday açıklama törenleri gibi siyasi faaliyetlerimizin iptalinde, ülkemizin siyasi gündeminin belirlenmesinde hain PKK Terör örgütüne söz hakkı tanımamak için, terörün bataklığını kurutmanın siyasi, askeri ve diplomatik yollarını bulup uygulamaya koymak üzere sınırlarımıza çekilmek, sınırlarımızı ve ülkemizi PKK terörüne karşı korumak için, tüm olanaklarımızı, hava gücümüzü, insansız hava araçlarımızı, savaş teknolojimizi kullanarak, Irak ve Suriye sınırlarımızı tahkim ederek, ülkemizi uzaktan ve kendi sınırlarımızdan korumak olmalıdır.
Son sözümüz de İyi parti ve iktidar partisine ve de CHP'ye yönelik olacaktır.
Bu PKK terörüne kurban verdiğimiz askerlerimiz üzerinden siyasi çıkar elde etmeye kalkışmayınız lütfen. 12 Şehit verdiğimiz bundan önceki PKK hain saldırısından sonra, İYİ Parti, saldırıyı kınayan ortak bildiriyi imzaya açmış ve CHP kendince haklı sayılabilecek gerekçelerle bu ortak bildiriye imza atmayarak kendisi PKK terörünü kınayan ve lanetleyen bir bildiri yayınladığı halde, iktidar partisi haksız bir şekilde CHP'nin bu tutumunu eleştirerek siyasi çıkar sağlamaya çalışmıştır.
Görüyoruz ki; İyi Parti, son dokuz şehit verdiğimiz PKK saldırısı nedeniyle de ortak bir bildiriyi imzaya açmış olup, yine imza koymayacağı muhtemel olan CHP, yine kamuoyu nezdinde itibarsızlaştıracaktır. Buna olanak vermeyiniz. Bırakınız ortak bildiri imzalayarak göstermelik hamaset yapmayı, bu ülkeyi gerçekten seviyorsanız, ortak bildiri açıklayacağınıza, derhal Türkiye Büyük Millet Meclisini toplayarak, bu konuda gizli veya açık bir genel görüşme açınız da, görelim sizlerin vatanseverliğinizi.
CHP ve genel başkanı Özgür ÖZEL'e yönelik sitemimiz ve son sözümüz de şudur.
Pazar günü hukukun ve anayasanın üstünlüğü adına yapacağınız mitingin iptali için bize göre haklı bir neden yoktur. Mitingde, şarkı, türkü söylenip göbekler atılmayacak, eğlenilmeyecekti. Şehit edilen anayasa ve anayasa yargısına Sünni teneffüs yaptırılarak, yargının hayata döndürülmesine ve kurtarılmasına çalışılacaktı. Mitingi iptal ederek, bölücü terör örgütüne, gündeminizi değiştirme ve sizin adınıza gündem yaratma olanağı sağlayarak sevindirdiğinizi bir düşünün derim.
Güner Yiğitbaşı
13/01/2024
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder