Tatil anılarım

Uzun yıllar tatil yapma olanağını bulamamıştım. Sonunda uzun süredir beklediğim bir tatil olanağını yakaladım. Asker emeklisi oğlum Ü. B. Kulaksızın a

Tatil anılarım
Uzun yıllar tatil yapma olanağını bulamamıştım. Sonunda uzun süredir beklediğim bir tatil olanağını yakaladım. Asker emeklisi oğlum Ü. B. Kulaksızın askeri kamp başvurusu üzerine Erdek Askeri kampında bir haftalık tatil şansı çıktı. Asker ailelerinin kamp-tatil yaptığı Erdek kampına gitmek üzere hazırlık yapmaya başladık. 

15 yıldır baktığım yanımda bulunan Badi adındaki köpeğimi koyacak yer bulamadığım için onu da yanımda götürmem gerekiyordu. Askeri kampa köpek alınmadığı için köpeğim Badi’yi İzmir’de doktor olan büyük oğlum Celil Cüneyt’in evine bırakmamız gerekti. Otobüsle gitsem Badi’yi taşıma kabı ile aşağı bagaja koyacaktık, o daracık kutu içinde 10-12 saatlik yolda kalmanın köpek için çok sıkıntılı olacağı açıktı, astsubay emeklisi küçük oğlum Ümit Bülent’in arabası ile 9 Eylül 2023 günü İzmir’e doğru yola çıktık. 

Tatil anılarım

Afyon’a doğru yaklaşıyorduk trafik her iki yönde akarken 20 dakika kadar durduruldu. Meğer yola çizgi çizme çalışması varmış . Hava almak için birçok kişi araçlarından inip yolun kenarına dağılmaya başladılar. Meğer bizim gibi bazı yolcuların araçlarında köpekleri de varmış. Kaldırımdan dışarı çıktığımızda yol boyunca kenara atılmış pek çok çöpler şişeler gördük, karayolu boyunca binlerce şişe atılmıştı. Bu şişeler kuru otlarda ışık odaklanması ile yangına neden olacağını şişeyi atanlar hiç düşünmediler mi diye söylendik. Ülkemizdeki felakete varan orman yangınlarını anımsayınca vatandaşın cehaletini dehşetini düşünürken yol açıldı yola devam ettik.

Ertesi günü yani 10 Eylül’de, İzmir’e gelmişken Buca’da kalan, 1965 de Ağrı’da öğretmen olarak çalıştığım Ağrı ili Diyadin İlçesi Sürmelikoç köyünde öğrencim olan, sonradan öğretmen olmuş şimdilerde emekli öğretmen Mehmet Sıddık Kaya’nın evine iki oğlumla gittik. 55 yıldan fazla bir zamandır hiç görmediğim M. Sıddık Kaya adlı öğrencim yıllar içinde okumuş öğretmen olmuş, emekli olmuş, İzmir gibi yerde üç katlı ev sahibi olmuş, birbirimizi görünce elimi öptü sarıldık. Ağrıdaki acı tatlı günleri andık. O yıllarda ilkokulda iken 5. sınıfta öğrencilerim olan Mehmet Sıddık Kaya ve Alican Işık ile fotoğraf çektirmişiz (127 nolu foto), M. Sıddık’ı soluma Alican Işık’ı sağıma alıp bellerinden kucaklarcasına sarılarak çektirdiğimiz fotoğrafı görünce duygulandım, hele Alican Işık’ın köyde bir çobanla arazi otlatması yüzünden tabanca ile öldürüldüğünü duyunca hüzünlendim. Bu iki öğrencim sınıfın en başarılı çalışkan öğrencileri idiler. 

Ömrümce çalışıp maaşımla iki oğlumu zorluklarla okuttum, Ankara’da ancak bir ev sahibi olabildim, arabam da yoktu. Öğrencimin durumuna baktım, üç katlı ev, garajında arabası ile ülkemizin en güzel kenti İzmir’de oturmakta. Öğrencimin bana göre ekonomik yönden iyi durumunu görünce kendi kendime “boynuz kulağı geçmiş bravo” diye içimden söylendim. Evinde yan yana durup birlikte fotoğraf çektirdik (1241 nolu foto)

Çalıştığım bu köy, Tendürek Dağları tarafında Ağrı Dağın’a bakan bir yamaca kurulmuş, 50 km kadar uzakta olan Ağrı Dağı karşımızda bütün haşmeti ile gökyüzüne uzanmış hali bizde ürperti veren ilahi bir duygu uyandırırdı. Dağın öbür yamacı tarafına düşen hem de daha dik görünüşü ile aynı dehşetli görünüşünü gören Ermenistan’daki yaşlı Ermeniler, bu dağı çok kutsal saydıkları için evlerinden çıkar çıkmaz Ağrı tarafına yönelirler diz çöküp istavroz çıkarırlarmış; Nuh’un gemisinin orada olduğuna inanırlarmış.  

Tatil anılarım
Bu köyde çalışırken çok sıkıntılar çektim, köyde elektrik, bakkal, berber, şehre gitmek için araç yoktu. Orada bir şey dikkatimi çekmişti, köyde ne evlerin önünde, bahçede, tarlada tek bir dikili bir ağaç, bir meyve ağacı yoktu. Evine gittiğim emekli öğrencim Mehmet Sıddık Kaya köyün son durumunu şöyle anlattı:

“Öğretmenim sizin zamanınızdaki sıkıntılı günler geçti, artık köyümüzün elektiriği de var, yolu da var suyu da var, 80 hane köye ikinci cami de yapıldı, birini her halde misafirhane olarak kullanacaklarmış. Artık köyde sebze meyve ekilmeye başlandı. Bizimle birlikte aynı sınıfta okuduğumuz abim Mehmet Emin Kaya covid 19’dan vefat etti, abimin 4 kızı iki oğlu var. Seninle onunla fotoğrafımız olan Alican Işık köy, köyde arazi otlatması yüzünden bir çobanla kavga ettiler kavgada tabanca ile öldürüldü. Yine aynı sınıfta arkadaşımız Alirıza Adıgüzel vefat etti”.

Bu öğrencim Mehmet Sıddık Kaya’nın üç katlı evinde hiçbir evde görmediğim bir özelliğe rastladım, her üç katta oturan aileler ayakkabılarını en alta çıkarıp evlerine giriyorlardı. 

 Kadın başı heykeli ilgimi çekti

İzmir’e gelmişken Konak Meydanını dolaşmaya başladığımda çok ilgimi çeken kocaman bir kadın başı heykelini gördüm, bu kadın başı anıtı da ne ola ki merak ederek yanına varıp fotoğraf çektirdim. Kadın başı benim boyumdan da yüksekti. Anıtın girişinde anıtın yapılış amacını belirten, İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in öldürülen kadınlar konusunda duygularını yansıtan şu sözleri yazılı idi: 
Tatil anılarım

“Bu anıt;

“Tüm dünyada uğradığı şiddet sonucu yaşamını yitiren kadınlara ithaf edilmiştir,

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türlü ayırımcılık, istismar ve şiddete karşı “dur” diyebilmek için uluslararası örgütler ve sivil toplum ile dayanışma içinde el ele mücadele vermektedir. Birleşmiş Milletler Örgütü, kadına karşı şiddetle mücadeleye dikkat çekmek için her yıl 25 Kasım 10 Aralık tarihleri arasında, tüm dünyada turuncu rengin hâkim olduğu etkinlikler yapması konusunda karar almıştır. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi olarak 25 Kasım Uluslararası Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü’nde farkındalık sağlamak amacıyla kentin yeşil alanlarında turuncu bahçeler oluşturulmasına karar verilmiştir.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şube’sinin tasarımını gerçekleştirdiği ilk Turuncu bahçe içinde yer alan bu anıt, belediyemiz uluslararası toplumsal cinsiyet eşitsizliği karikatür yarışmasına katılan, Mojmir Mihatov’a ait eserin 3 boyutlu hale getirilmesiyle tasarlanmıştır. Biliyoruz ki, kadın hakları insan HAKKIDIR. Dileriz sanatın ve dayanışmanın verdiği güçle adil, eşit, hak temelli bir dünyaya hep birlikte yürüyebiliriz. (Aynı yazı İngilizce olarak alt kısmına yazılmış).

25 Kasım 2021 Tunç Soyer İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı 

Yukarıdaki bu turuncu panonun yanında aynı renklerde beş altı tane panoda başta Atatürk olmak üzere dünyada seçkin kimselerin kadın hakları üzerine, kadınların erdemi üzerine söylenmiş özdeyişler bulunuyor. 

İzmir’de biri açık hava, biri ve yeni açılan İzmir müzelerini gezdim, bulunan saklanan eserlere hayran kaldım. Müze içinde yabancı bir ülke ilkokul öğrenci çocukları ellerinde defter kalem ile yere uzanarak not alan öğrencilerin merakı ilgimi çekti.

Ayrıca bir savaş gemisinin müze haline getirilmiş, denizciliğimizin tarihini sergilenen deniz gemi müzesine hayran kaldım. Bu müzenin girişinde bir gemiden çıkarılmış pervaneye dikkat ettim, tanıtımında 11 ton yazıyordu, bu kadar ağır bir pervanenin gemi içinde nasıl hızla döndürüldüğünü düşündükçe şaşırdım hayran kaldım. Hemen bitişiğinde bir denizaltının da müze haline getirilip gezginci vatandaşlara denizciliğimizin tanıtılması izleyenler için ayrı bir ilgi odağı oluyordu. 

Tatil anılarım

Ertesi gün 11 Eylül günü İzmir’in şirin ilçesi Foça’ya gittik. O gün Foça’nın kurtuluş yıldönümü idi. Meydanda o kurtuluş gününün anma törenlerini izledik.

12 Eylül günü asıl gezimize neden olan Erdek Askeri Dinlenme Kampına dahil olduk. Grubumuzda yüzlerce her rütbeden asker emeklisi aileler vardı. Sosyal tesisler, konaklama yerleri çok güzeldi çok beğendik, deniz kıyısında olduğu için her gün denize giriyorduk. Askeri kamp şehrin hemen dışında 5-6 km uzağında idi.  Akşamleyin “yarın şehir içinde yaya yürüyüşü düzenlenecek katılmak isteyenlerin kamp girişinde sabah 8 de toplanmaları istendi. İki araçla 40 kişi kadar bir grupla Erdek şehir içine gittik. Aramızda yaşlı sonradan 93 yaşında olduğunu öğrendiğimiz eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halis Burhan da vardı. O da bizim gibi askeri kampta kalıyordu, ama onun konutu daha bir lüks ve korumalı idi. Bu komutan grubumuza rehberlik yaptı, demek ki zaman zaman bu kampa geliyor olmalı diye düşündük. Bu emekli komutan elinde bastonla yürüyordu, o gün deniz kıyısında bulunan Erdek İlçesinin deniz sahilinde 5-6 km kadar yol yürüdük, bu havacı yaşlı paşa öylesine çevik yürüyordu ki, kendisine nerede ise yetişemiyorduk.

Halis Burhan Paşa yürürken anılarını anlatıyordu. Trabzon’un bir köyünde doğduğunu önce annesini kaybettiğini sonra babasını kaybettiğini, İstanbul’da yaşayan amcasının yanında kalıp okuduğunu Kuleli Askerî Lisesine girdiğini anlatan paşa, “ben hayatımda uçak görmedim ama Kaleli’den sonra havacı oldum”, dedi. Kaldırımda yürürken, Halis Burhan Paşa, yaya dönüş yolunda yorulduğumuzu görünce yol kenarındaki bir çay bahçesine götürdü, “çay paraları benden kimse çay parasını vermesin” dedi. Çaylarımızı içtikten sonra, yanında gölge gibi takip eden yaverine kredi kartını vererek çay paralarımızı topluca ödetti. Halis Burhan Paşa hem yürüyor hem de esprili bir şekilde anılar yanında fıkralar da anlatıyordu. Yürüyüş sırasında şu fıkrayı yakalayabildim:

Tatil anılarım

“Bir köyde imamın biri camiye kadınları davet etmiş onlara dini bilgiler yanında hutbeye çıkıp kadınlara vaaz verirmiş; vaazında -yarın evinize Hızır Aleyhisselam gelecek, kapınızı açık bırakın, Hızır Aleyhisselam biraz da bana benzer, sakın korkmayın çekinmeyin kapınızı açık- demiş. Ekipteki arkadaşlar gülüşmeye gülümsemeye başlarken içimizden biri, “imam da hovardaymış” diye mırıldanıyordu.

Ertesi gün yine anonsla aynı yerde toplandık, Erdek’in öbür sahilini gezdik. Öbür sahilin hemen kıyısında höyük veya koni biçiminde ormanla kaplı tahminen 400 m yükseklikte tepe gibi bir yere çıktık. O tepe eteklerinde eli silahlı askerler dolaşıyordu tepenin öbür tarafındaki şirin bir koyda savaş gemileri dizili idi, orası Sualtı Mayın Komutanlığı imiş, o nedenle o manzaranın fotoğrafının çekilmesini istemiyorlardı. Yine Halis Burhan Paşa, yaşına göre elinde bastonu öyle çevik, öyle hızlı yürüyordu ki kendine yetişemiyorduk. Lazoğlu Paşamız yine ilginç bir fıkra anlattı, hem de bir laz fıkrası.

Laz Paşa’mızın Laz fıkrası

Yaya yolda yamaca doğru tırmanırken verdiğimiz ayaküstü molada Lazoğlu Halis Burhan Paşa, kamp arkadaşlarımıza şu Laz fıkrasını anlatıyordu:

Laz’ın biri köyden şehre Trabzon’a gelmiş gece orada kalması durumu varmış. Trabzon’da bir otele gitmiş, görevli otelimizde hiç yer yok, yalnız iki kişilik bir odamızda bir papaz kalıyor, papazla konuşalım ikinci boş yere seni verelim, demiş. Razı olmuşlar papazın yanına bu Laz köylüyü de vermişler, Laz da kabul etmiş. Yatmadan önce Laz oğlu, “beni erkenden uyandır benim acele işim var” demiş. Laz oğlu sabahleyin erkenden kaldırılmış, yalnız Laz oğlu kalkınca telaşla ve yanlışlıkla papazın elbisesini giymiş. Laz oğlu yolda giderken kenarda bir su yalağına rastlamış, su yalağına eğilip bakınca şaşırmış suda papaz elbisesi ile kendini görmüş. Kendi kendine söylenmeye başlamış; “otelciye beni erken uyandır demiştim, şuna bak papazı uyandırmış!” demiş.

Hiç duymadığım bu Laz fıkrasını bir Laz paşanın anlatması kamp arkadaşları arasında çok hoş bir durum yarattı, herkes olaya güldüler. Tepede silahlı askerlerin arasında denizi, Erdek ilçesini kuşbakışı seyrettik. Dönüşte bir çayevinde topluca çay içtik, yine çay paralarımızı sempatik hoş sohbetine doyamadığımız “Laz Paşası” eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halis Burhan yaveri eliyle kredi kartıyla ödedi. Yaverin kulağına kaç lira ödediniz, dedim, o da “söyleyemem gizli” dedi.

Çoğunluğu emekli askerler ve yakınlarından oluşan 500 kişiden fazla bir grupla, açık hava sinemasından çeşitli sosyal tesislerini çok beğendiğimiz Erdek Askeri Kampta bir hafta süren hoş bir tatil geçirdik. 

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com

Fotoğraflar:

1-  Ağrı’da öğrencilerimle çekilmiş bir fotoğraf. Sol kolumdaki İzmir-Buca’da evine gittiğimiz öğrencim Mehmet Sıddık Kaya. Sağ kolumdaki köyde vurulup öldürülen Alican Işık 

2-  İzmir Buca’da evine gittiğim öğrencim Mehmet Sıddık Kaya ileyiz

3-  Gemiz müze önünde kocaman pervane ileyim.

4-  Gemlik Askeri kampta kampa katılanlarlayız, eli bastonlu Emkl. Hav. Kuv. Kom. Org.Halis Burhan

5- İzmir Konak’ta kadın başı heykeli

6-   Erdek kampındayım.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget