Günah keçisi olarak seçilen üç beş kişiyle hükümeti devirmeye teşebbüs suçunun işlendiği nerede görülmüştür?

Bu hukuki rezalet demokratik hiçbir ülkede görülemez. Yargıtay’ın Gezi direnişi kararını onamasıyla, maalesef böyle bir hukuki rezalete imza attı ülk

Günah keçisi olarak seçilen üç beş kişiyle hükümeti devirmeye teşebbüs suçunun işlendiği nerede görülmüştür?
Bu hukuki rezalet demokratik hiçbir ülkede görülemez. 

Ancak, Yargıtay’ın Gezi direnişi kararını onamasıyla,  maalesef böyle bir hukuki rezalete imza attı ülkemiz yargısı. 

Kısaca bir hatırlayalım Gezi eylemleri niçin ve nasıl başladı. 

2013 Taksim Gezi Parkı protestoları,  AKP Hükümeti’nin,  İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde bulunan ve sadece umumi hizmette kullanılmak koşulu ile tapuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne tahsis edilmiş olan Taksim Gezi Parkı'na İstanbul 6'ncı İdare Mahkemesi ve 2 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı olduğu halde Topçu Kışlası'nı Taksim Yayalaştırma Projesi çerçevesinde imar izni olmadan yeniden inşa etmesini engellemeye yönelik silahsız ve saldırısız barışçıl anayasal protesto hakkının kullanıldığı meşru bir direniş eylemi olarak başlamıştır. 

İş başındaki siyasal iktidarın Gezi Parkına yönelik Topçu Kışlası yapımı kararında ısrarcı ve kararlı olması,  insanların anayasal protesto haklarını kullanmalarını engellemek için orantısız polis gücünü kullanması sonucunda eylemler tırmanmış ve diğer illere de sirayet etmiş, temelinde yasal ve meşru olan bu barışçıl direniş eylemine, zaman içinde bazı tahrikler ve polisin kullandığı orantısız şiddet nedeniyle kan karışmış,  ölümler ve yaralanmalar meydana gelmiştir. 

Sözün kısası, eyleme katılan insanlar;  durduk yerde, hadi meşru seçimle iş başına gelen hükümeti devirelim kastıyla ve hükümeti devirmeye elverişli vasıtalarla Gezi eylemlerine başlamamışlardır. 

Eyleme,  İstanbul ve İstanbul dışındaki birçok ilimizde binlerce kişi katılmış, ancak eyleme katılanlar;  hükümeti devirmek amacıyla ve  bu kasıt altında eylem yapmak üzere aralarında önceden  anlaşarak organize bir şekilde hareket etmemişler, eylemler spontane bir şekilde gelişerek birçok ilimize yayılmış ve siyasal iktidar elindeki emniyet güçlerini orantısız bir şekilde kullanarak eylemleri tırmandırmıştır. 

Eylemin amacı bellidir. Amaç; Yargı ve  Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararına aykırı olarak, halkın kullanımına açık olan  Gezi Parkında Topçu Kışlası yapma konusunda ısrarcı olan siyasal iktidarı demokratik yollarla, demokratik protesto ve gösteri hakkını kullanarak kararından döndürmektir. 

Demokrasilerde seçim zorunlu bir koşuldur ama tek koşul değildir. 

Demokrasilerde,  siyasal iktidarlar;  meşruiyetlerini demokratik seçimlerle kazanırlar.  Anacak, bu meşruiyetlerini anayasa ve yasalara riayet ederek dönem sonuna kadar sürdürmek zorundadırlar. 

Seçildim,  istediğim gibi keyfi her şeyi yaparım mantığı demokrasilerde söz konusu olamaz. Aksi halde, seçmenin, yani halkın anayasal demokratik protesto hakkı devreye girer. Gezi eylemleri de temelinde işte böyle bir demokratik eylemdir. 

Eylemin bütününde ve genelinde, zaman içinde sonradan  eyleme sızan kötü niyetli bazı illegal kişi ve kuruluşların,  gösteri  sırasında suç teşkil eden bazı şiddet eylemlerini gerçekleştirmiş olmaları,  gezi eyleminin geneline ilişkin meşruiyetine halel getiremez. Kaldı ki, o şiddet eylemlerine karışan gösterilere sızan  kişiler,  şimdi nerede, yakaladınız mı onları? Mahkum edilen ve mahkumiyetleri onan üç beş kişinin yasa dışı herhangi bir yasa dışı şiddet eylemi saptanmış mıdır?

Eylemde, hükümeti devirmeye teşebbüs suçunun maddi ve manevi koşulları olmadığı gibi, teşebbüsün de yasal koşulları bulunmamaktadır. 

Tüm ülke çapında milyonlarca insanın spontane olarak katıldığı gezi olaylarının,  üç beş kişinin üzerine yıkılması, üç beş kişinin günah keçisi olarak seçilerek, yasal koşulları oluşmadan, şu anda haklarında  hiçbir suçlamada bulunulmayan milyonlarla irtibatları kurulmadan, kesin ve inandırıcı deliller elde edilmeden mahkum edilmeleri,   ne hukuken,  ne de vicdanen asla kabul edilemez. 

Yargıtay'ın onama kararı;  tamamen siyasal nedenlere dayanmakta olup,  hukuk dışı ve onur kırıcıdır.

Güner Yiğitbaşı

01/10/2023

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget