Gülşen tahliye edildi (mi)?

Gülşen tahliye edildi (mi)?Gülşen sözüm ona tahliye edildi ve onun yerine adli kontrol hükümleri uygulanarak evden çıkmamasına, yani ev hapsine karar

Gülşen tahliye edildi (mi)?
Bugün,  itiraz üzerine,  Gülşen'in sözüm ona tahliyesine karar verildi,  öyle mi?

Adamı güldürmeyiniz lütfen. 

Gülşen sözüm ona tahliye edildi ve onun yerine adli kontrol hükümleri uygulanarak evden çıkmamasına, yani ev hapsine karar verildi. 

Ceza Muhakemesi Kanununun 109. maddesi uyarınca adli kontrol hükümlerinin uygulanması da,  yasal ve meşru bir uygulamadır. 

Ancak, Adli kontrolü düzenleyen CMK. nın 109. maddesi çok açıktır. 

109. madde der ki; ”Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada,  100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde,  şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir. ”

Neymiş efendim?

100. maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir. 

Yani; adli kontrol altına alma kararı verilebilmesi için de, CMK. nın 100. maddesinde açıkça belirtilen tutuklama nedenlerinin varlığı şarttır. 

Adli Kontrol altına alma kararı, tutuklamanın koşullarının var olması halinde alınabilecek olan ikame bir yoldur. 

Bu nedenle, tutuklama kararı veren hakimler, tutuklama kararının sonuna, adli kontrol altına alma kararının yetersiz kalacağı nedeniyle, ben tutuklama kararı veriyorum sözünü ilave ederler. 

Gülşen’in tutuklanmasına ilişkin karara itirazı inceleyen hakim, tahliye kararını verip, bu kararı adli kontrole, ev hapsine dönüştürürken, tutuklamanın yasal koşulları var ve hala devam ediyor, ancak ben adli kontrol hükümlerinin uygulanmasını yeterli buluyorum ve bu nedenle tahliye kararını verilirken onun yerine adli kontrol hükümlerini, ev hapsini ikame ediyorum demiyor. 

İtirazı kabul eden mahkeme; adli kontrol şartıyla tahliye kararı verirken, öyle gerekçeler sıralamış ve demiş ki; ”toplanması gereken tüm delillerin toplanmış olması, bu aşamadan sonra şüphelinin kaçma ve delilleri karartma şüphesinin bulunmayışı, . . . . . . hep birlikte değerlendirildiğinde tutuklamadan beklenen faydanın adli kontrol tedbirleriyle sağlanabileceği nazara alınarak, şüphelinin üzerine atılı suçtan adli kontrol altına alınarak tahliyesine karar vermek gerekmiştir. ”demek suretiyle, CMK. nın 100. maddesinde açıkça ve sınırlı olarak sayılan tutuklama kararının yasal gerekçelerinin bulunmadığını,  çok net bir şekilde itiraf etmiştir. 

İtirazı inceleyen hakim tutuklamanın yasal koşullarının bulunmadığını kararında açıkça itiraf ve kabul etmesine rağmen, adli kontrol altına alma kararı vererek, CMK'nın 109. maddesini açıkça çiğnemiş ve adına adalet dağıttığı Türk Milleti ile dalga geçmiş ve alay etmiştir. Yok dalga geçmemiş ve alay etmemiş de,  bu kararın hukuki ve yasal olduğuna inanarak karar vermişse, o zaman bu hakim maalesef, hukuki bilgiden yoksun olup, mesleki yetersizlikten dolayı, acilen hakimlikten uzaklaştırılmalıdır. 

Hukukta, insanların özgürlüklerinin söz konusu olduğu mesleklerde,  sadece yasalar üstündür, hiçbir merci ve makamın gönlünü hoş tutmak, gönlünü razı etmek için,  ne şiş yansın, ne de kebap cinsinden kararlar verilemez. 

Yazıklar olsun.

Güner Yiğitbaşı

29/08/2022

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget