İmam Hatip Okulları Ve Gülşen'in Tutuklanması

İmam Hatip Okulları Ve Gülşen'in Tutuklanması Gülşen'in tutuklanması; kastettiği kişi kimse, sapıklığı imam hatipte okumasından geliyor dediği o kiş

İmam Hatip Okulları Ve Gülşen'in Tutuklanması
Şarkıcı Gülşen, 4 ay önce sahnede söylediği; ”İmam hatipte okumuş . . . . sapıklığı oradan geliyor” sözleri nedeniyle dün (25/08/2022) gözaltına alınıp sorgulandıktan sonra,  akıl almaz bir şekilde,  yasalara aykırı olarak tutuklandı. 

Gülşen'in tutuklanması;  kastettiği kişi kimse,  sapıklığı imam hatipte okumasından geliyor dediği o kişi ve o kişinin şahsında, tüm imam hatipte okuyanlara hakaret etmesinden kaynaklanmıyor bize göre. 

Asıl mesele,  kişi ve kişiler değil bizce.  

Gülşen'i tutuklatan; Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez diyerek koruma altına aldığı, Cumhuriyetin temel ilkesi olan laikliğe,  anayasanın koruması altındaki devrim bir yasası olan  Öğrenim Birliği Yasasına karşı olan ve İmam Hatip Liseleri üzerinden,  öğrenim birliğini, laik eğitimi yok eden, hem Müslüman ve hem de laik olunamaz diyen, oy devşirmek için din tacirliği yapan politikacıların temsil ettiği zihniyettir. Asıl mesele budur. 

Gülşen'in tutuklanmasının temelinde yatan İmam Hatip Liseleri nedir, nerelerden bugünlere getirilmiştir?

Anayasanın koruması altındaki, laik eğitimi esas kılan bir devrim yasası olan Öğrenim Birliği Yasasına göre; bugünün imam hatip liseleri, lise değildir. İmam hatip okuludur. Yani, sözüm ona aydın görüşlü din adamı ve  imam yetiştirmek amacıyla açılan,  Öğrenim Birliği Yasasından meşruiyetini alan,  dini temele dayalı bir meslek okuludur. 

Ülkenin din adamı ve imam  ihtiyacıyla sınırlı olarak açılması ve öğrenci kabul etmesi gereken bir meslek okuludur. 

İmam hatip okulları,  yüksek okul ve üniversitelere öğrenci yetiştirmek amacıyla açılmamışlardır, bu okulların yasal dayanağı olan Öğrenim Birliği Yasasının amacı da bu değildir. 

Anayasamıza göre T. C. Laik bir devlettir ve din adamı, imam  olmak isteyen,  bu mesleği yapacak olanların kayıt olup okuyacakları dini eğitim veren imam hatipler; devletin kadrolarına,  hakim, savcı, kaymakam, doktor, iktisatçı ve sair önemli bürokratları yetiştiren yüksek okul ve üniversitelere öğrenci kaynaklığı yapamaz. 

Din adamı olmak isteyenler; seçimlerini buna göre yapmalı ve imam hatip okullarına gitmeli, savcı, hakim,  kaymakam,  doktor, iktisatçı ve sair,  din adamlığı dışında bir mesleğe yönelmek isteyenler de,  genel liselere gitmelidirler. 

Seçim haklarını buna göre kullanan öğrenciler ve ailelerinin,  bunun dışındaki talepleri, hem din adamı olayım,  hem din eğitimi alayım ve hem de hakim, savcı, kaymakam olayım demeye hakları yoktur. Bu,  yasa önünde eşitlik kuralına da aykırı değildir. 

Kimse;  insanları, imam hatip okumaya zorlamıyor. Seçim hakkını baştan buna göre kullanmalıdır herkes. 

Ben çocuğumun din eğitimi de almasını, dinini öğrenmesini istiyorum demek de mazeret değildir. Laik eğitim veren okullarımızda da din dersleri vardır, Diyanet İşleri Başkanlığının görevi de kurslar açarak isteyene dinini öğretmektir. Aile çevresinden de din eğitimi alınarak dini bilgiler elde edilebilir. 

Peki ne olmuştur da, Öğrenim Birliği Yasasına göre; sadece din adamı ve imam yetiştirmek amacıyla kurulan ve ismi de imam hatip okulu olan bu meslek okulları, isim ve kabuk değiştirerek imam hatip lisesi ve her branşta eğitim veren tüm yüksek okul ve üniversitelere öğrenci yetiştiren genel orta öğrenim kurumları haline gelmişlerdir?

Bunun tek nedeni, çok partili hayata geçildikten sonra,  iktidara gelen sağ görüşlü, siyasal gelecekleri için dini istismar eden, dinden oy devşiren,  din taciri partiler ve politikacılardır.  

İlk aşamada, ilgili yasalarda değişiklikler yapılarak; imam hatip okulları,  imam hatip lisesi adını alarak, sadece kendi dallarıyla sınırlı olarak, dini eğitim veren İslam Enstitüleri ve İlahiyat Fakülteleri gibi yüksek okul ve üniversitelere öğrenci verme hakkına kavuşturulmuş, dini öğrenime kapı aralanmış ve daha sonraki aşamada ise,  yine Yüksek Öğrenim Yasasında değişiklik yapılarak,  imam hatip liseleri, kendi dalları dışında kalan her branştan tüm yüksek okul ve üniversitelere öğrenci yetiştirme hakkına kavuşturulmuştur. 

Doğası gereği, dinin katı ve değişmez  kalıplarına, çağımızın koşullarına  uymayan din eksenli ve katı din kurallarına göre, anti laik zihniyetle, anti laik kafa yapısına yatkın öğrenciler yetiştiren  İmam Hatip Okullarını; anayasaya, anayasanın koruması altındaki Öğrenim Birliği Yasasına aykırı olarak, isim ve kabuk değiştirterek bugünkü durumuna getiren, dini siyasal amaçlarına alet eden aynı zihniyet,  bugün de iş başında olup, politikaya atılarak seçimle iş başına gelen, milletvekili, bakan, devlet başkanı,  başbakan gibi siyasileri tenzih ediyoruz, devletin üst düzey makamlarına atama ile getirilen  bürokratların neredeyse tümüne yakını,  imam hatip çıkışlı olup, bu okullar arasında dahi bir ayrım yapılarak,  özellikle Kartal İmam Hatip Lisesi çıkışlılar dikkat çekmektedir. 

Gülşen ve Gülşen gibilerin imam hatip mezunlarına, onları küçük düşürecek sözler söylemelerini biz de asla onaylamıyoruz ve kınıyoruz. 

Ancak, bu tür olayların ve tartışmaların önüne geçmek için de,  İmam Hatip Liselerini, geldikleri yere, ülkenin ihtiyacı kadar imam yetiştiren İmam Hatip Okulları statüsüne geri göndermek, yüksek okul ve üniversitelere öğrenci yetiştiren liseler statüsüne son vermek,  anayasal ve yasal bir zorunluluktur. 

Bu tartışmaların sonlanmasının başka yolu yoktur.

Güner Yiğitbaşı

26/08/2022

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukç

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget