Bu Konuda Mütevazi Olmayacağım

Merak ettiniz değil mi? Size hangi konuda mütevazi olmayacağımı izah edeceğim, bu makalemde. Bildiğiniz gibi, hakim emeklisi olarak, halen İzmir Bar

Bu Konuda Mütevazi Olmayacağım
Merak ettiniz değil mi?

Size hangi konuda mütevazi olmayacağımı izah edeceğim,  bu makalemde. 

Bildiğiniz gibi, hakim emeklisi olarak,  halen İzmir Barosuna kayıtlı faal avukatlık yapıyorum. 

Alanım ceza ve idari yargı. (Günümüzün bu dijital ve pastanın sürekli ufaldığı ortamında, çoğu avukat uymasa da,  reklam yasağı var, benim amacım reklam değil. Bu ülkede,  Halkın Avukatı diye televizyonlarda reklamı yapılanlar var biliyorsunuz, her türden reklama şiddetle karşıyım, etik de bulmuyorum,  bunu bilesiniz)

Ceza davaları arasında vergi kaçakçılığı oldukça fazladır. 

Türk Ceza Kanununun 43.  maddesinde,  zincirleme suç tabir edilen bir suç tipi tanımlanmıştır. 

TCK 43 der ki; ”Bir suç işleme kararının icrası kapsamında,  değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda,  bir cezaya hükmedilir.  Ancak bu ceza,  dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. ” 

Bu hükmü unutmayınız. 

Vergi kaçakçılıklarında en çok kullanılan usul; gerçek bir hizmet ve mal alımı ve/veya satımı olmadığı halde, olmuş gibi,  sürekli olarak gerçek dışı ve tamamen sahte (naylon tabir edilen) fatura düzenlemek veya bu sahte faturayı kullanmaktır. 

Gerçek bir hizmet ve mal alımı ve satımı ile uğraşmak amacıyla işyeri açarak,  gerçek faturalar düzenleyen ve kullananların arasından da, sıklıkla olmasa da, şeytana uyarak,  ara da bir sahte fatura düzenleyip kullananlar çıkabiliyor tabi. Bunların tek amaçları ve faaliyetleri, sürekli olarak,  gerçek dışı sahte, yani naylon  fatura düzenlemek değildir. Bu nedenle; bu tür, yani gerçek mal ve hizmet üretip satmalarına, sahte olmayan faturalar düzenlemelerine ve kullanmalarına rağmen,  arizen vergi kaçıran iş adamlarının düzenledikleri ve kullandıkları sahte faturalar, değişik yıllara, değişik vergi dönemlerine aitse, kasıtları yenilendiğinden, her vergi dönemi için ayrı ayrı zincirleme suç işlemiş sayılırlar. 

Diğer usule gelince; işyerleri ve vergi mükellefiyetlikleri,  işin başından sonuna kadar,  sürekli olarak ve tümüyle,  gerçek dışı ve sahte, naylon fatura düzenleyerek bu naylon faturalar karşılığında karşı taraftan komisyon alarak geçinenlerin vergi kaçakçılığı fiilleridir. 

Biz, uygulamanın ters yönde olduğunu bilmemize rağmen; ısrarla,  eşitsizlik yaratsa da, TCK. nun 43. maddesini iyi ve amacına göre yorumlayan bir hukukçu olarak, savunmalarımızda hep şunu iddia ettik; ”madem ki; müvekkilin,  gerçekten bir hizmet, mal üretmeden ve satmadan sürekli olarak başından beri sırf sahte fahura düzenleyerek bunları komisyon karşılığında satma amacında olduğu,  eylemi bu şekilde işlediği kabul ediliyor, gerçekten öyleyse,  her yıl ve vergi dönemi için ayrı ayrı birden ziyade zincirleme vergi kaçakçılığı suçu olamaz, kesintisiz aynı suç işleme kastıyla hareket ettiğine göre, bu işi kaç yıl sürdürdüyse sürdürmüş olsun, sadece bir kez zincirleme vergi kaçakçılığı suçundan mahkum edebilirsiniz, kanun bunu emrediyor”

Bu savunmamıza rağmen, müvekkiller;  her defasında,  her yıl ve mali dönem için ayrı ayrı ayrı ve birden ziyade zincirleme vergi kaçakçılığı suçundan mahkum edildiler. 

Yerel mahkemeler; Yargıtay’ın,  TCK ve olaylara ters düşen hukuk dışı, içtihat niteliği arz etmeyen, sığ ve basit kolaya kaçan, sadece devletin yararını düşünen ve istikrar kazanan içtihatları nedeniyle, bu tür davalarda  sürekli  yıl sayısına göre ayrı ayrı zincirleme suç oluşur gerekçesiyle hüküm kurdular. 

Biz de her defasında, kararları bu yönüyle de İstinafa ve Temyize götürdük. 

Kanun koyucu sonunda, üst mahkemelerin cesaret edemediği, yaratıcılıktan, hukuk muhakemesinden uzak, devlet yanlısı yasa dışı kararlarını,  bir yasa çıkararak sonlandırdı, kaç yıla sari olursa olsun, tek bir zincirleme suç olur dedi ve bu konuda 7394 sayılı yasayı çıkardı, bu yasanın 4. maddesinin son fıkrasına; ” Bu maddede düzenlenen suçların birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde aynı suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi halinde,  Türk Ceza Kanununun 43 üncü maddesi uygulanır. ” hükmünü ilave etti. 

Bizim İstinafta olan bir davamız da, bu hükümden yararlanmamız gerekçesiyle müvekkil sanık lehine bozuldu. 

Eh biz de, görüşümüze uyan bu yasa değişikliği karşısında memnun olduk ve biraz şımarmayı ve övünmeyi hak ettik sanırım.

Güner Yiğitbaşı

16/08/2022

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget