Aynen; ”“Hakaretlerin bini bir para. Bütün bunların karşısında dimdik duracak olanlar sizlersiniz. Hazreti Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da haddini bildirmek bizim görevimizdir. ” dememiş miydi?
Demişti tabi.
Sezen AKSU kısa bir suskunluktan sonra sessizliğini bozarak, korkmadan ve çekinmeden, kendisine yakışan bir şekilde, güzel bir şiirle ERDOĞAN'a cevap vererek, dimdik ayakta durmuş ve kibarca meydan okumuştu. Tırsmamış ve korkmamıştı.
Zira, Sezen AKSU; sevelim veya sevmeyelim, akıllı ve cesur bir kadındı.
Kendisini şahsen tanımam, sadece sahnede bir kez görmüşlüğüm ve izlemişliğim vardır. Şarkılarını severek dinlerim.
Yazdığı şarkı sözlerinden, pervasızlığı ve korkusuz bir kadın olduğu açıkça anlaşılıyordu.
Bizi yanıltmadı, partili Cumhurbaşkanının ve yandaşlarının tehditlerine pabuç bırakmadı.
Kendisi, minik serçe denilecek kadar ufak tefekti ama, mangal gibi bir yüreğinin olduğunu kanıtladı.
Sezen AKSU; ERDOĞAN'ın, devlet gücünü ve TCK. nun 299 maddesinde yaptırıma bağlanan Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasını arkasına alarak, yersen, yutarsan tarzındaki, kağıttan kaplan misali tehditlerine boyun eğmeyince, ERDOĞAN Sezen AKSU'ya yönelik dilini koparma tehdidini geri almak ve geri adım atmak zorunda kaldı, tıpkı, sınır dışı edeceğini bağırarak ilan ettiği on yabancı ülkenin Büyükelçileri olayında olduğu gibi.
Gerçekten, dün katıldığı bir televizyonun canlı yayınında gündeme dair önemli açıklamalarda bulunan ERDOĞAN; Sezen Aksu’nun, Hz. Adem ve Hz. Havva ile ilgili şarkı sözlerinin ardından camide söylediği “Dilleri kopartılır” ifadelerinden geri adım atarak, aynen; “Benim orada söylediklerimin muhattabı Sezen Aksu değildir. Sezen Aksu Türk müziğinin önemli bir ismidir. Camideki hitabım bir kişiye yönelik değildir. Şarkılarıyla insanımızın duygularına tercüman olmuş bir sanatçıdır” ifadelerini kullanmak zorunda kaldı.
ERDOĞAN; bu yersen ve yutarsan taktiğini, hukuk dışı icraatlarının öncesinde çok kullanan, kamuoyunun ve muhataplarının tepkilerini ölçerek, tepkilerin yoğunluğuna ve şekline göre kararını uygulamaya koyan veya koyamayan, yoğun tepkiler üzerine, söylediği hukuk dışı sözlerden ve niyetlerinden vazgeçen bir kişi.
Bundan önce de, muhalefet partilerine ve taraftarlarına; anayasal, barışçıl, silahsız ve saldırısız, toplantı ve gösteri yürüyüşleri haklarının kullanılmasına yönelik olarak, aynı şekilde tehditler savurmuş ve AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yapmış olduğu konuşmasında; “Her fırsatta utanmadan, sıkılmadan sokaklara döküleceklermiş, meydanlara döküleceklermiş. Ya siz 15 Temmuz'u görmediniz mi? Nereye dökülürseniz dökülün. 15 Temmuz'da o sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse siz de dökülün siz de aynı dersi öyle alırsınız. Cumhur İttifakı olarak hepinizi önümüze katarız ve gideceğiniz yere kadar kovalarız. " diyebilmişti.
Sonrasında ne oldu?
Muhalefet; korktu ve “sokağa çıkan kim?” diyerek, emrin olur çıkmayız demek istediler. Gür bir sesle, ”arkadaş sen diyorsun?” diye sorup, çok açık ve net bir şekilde karşı çıkamadılar.
Demokratik, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarını kullanmak isteyen insanlara sahip çıkarak, inadına, onları yasal mitingler düzenleyerek meydanlarda toplayamadılar.
Bu konuda, anayasaya aykırı tehditler savuran ERDOĞAN kazanmış oldu.
Bravo, cüsse olarak minik, ama, yüreği büyük Sezen AKSU'ya.
Güner Yiğitbaşı
27/01/2021
Hukukçu
Yorum Gönder