Sultan Mahmud ve altın

Sultan Mahmud ve altın Bu yazımızda, günlük yaşantımızdan, siyasetten biraz uzaklara giderek tarihin derinliklerine uzanıp okuduğum ve il

Sultan Mahmud ve altın
Bu yazımızda, günlük yaşantımızdan, siyasetten biraz uzaklara giderek tarihin derinliklerine uzanıp okuduğum ve ilginç bulduğum ibretlik bazı olayları aktarmak istiyorum.
Türklerin ilk Sultanı Hükümdarı Sultan Mahmut (971-1030) yüz fiziği çirkin ve köse idi. Daima toprak yemesi nedeni ile kırmızı yüzlü idi.
Bir gün namaz seccadesinde otururken veziri Şemsü’l Küfat Ahmed b. Hasan odasına girdi. Eline bir ayna alıp yüzüne tuttu ve gülümseyerek Veziri Ahmed b. Hasan’a “bu zamanda gönlümden ve hatırımdan ne geçtiğini biliyor musun? Dedi. Vezir, “bilemediğini” söyleyince, Sultan Mahmud, “yüzümün güzel olmamasından dolayı, halkın beni sevmemesinden korkuyorum” dedi. “Halk, padişah âdetince, güzel yüzü sever”, dedi.
Bunun üzerine Vezir Ahmed b. Hasan Sultan Mahmud’a şunları söyledi:
­-Efendimiz halkın seni sevmesi için bir iş yap, kadın, erkek tüm halkımız seni sever, emrinle kendilerini suya, ateşe atarlar”. Altını düşman bil ki, cümle âlem seni dost edinsin,” dedi.
Bu söz Sultan Mahmud’un hoşuna gitti. “Bu sözün altında bin fayda vardır”, dedi.
Sultan Mahmud, altına, paraya hiç önem vermedi. Tüm altınları, paraları yoksulları kollamada kullandı. Halk bundan sonra onu daha çok sevdi. Birlikte, dirlikte daha çok fetihler yaptı. Sultan Mahmud, “ben altından el çektim, her iki dünya bana teslim oldu, iki cihan azizi oldum”  diye düşündü.
Sultan Mahmud’dan önce “Sultan” unvanını hiç kimse almadı. (sf 60-61)

Bir kese altın
Başka bir zaman, Sultan Mahmud zamanında bir adam elinde bir dilekçe ile Sultan Mahmud’a başvurdu. Dilekçede şöyle diyordu:
“­-İki bin kırmızı altın Dinarı ipek bir keseye koyarak ağzını bağlamış, mühürlemiş, şehrin kadısına emanet verip Hindistan’a seyahate çıktım. Seyahat dönüşü kadıdan bir kese altınımı aldım, eve götürerek kesenin ağzını açtım; kese bakır paralarla dolu idi. Tekrar kadıya gidip bu durumu ona anlattım. Kadı da şöyle dedi:
-Teslim sırasında keseyi bana mühürlü verdin. Şimdi kesede altın mı bakır mı olduğunu nerden bileyim. Sen kendi mührünle mühürlenmiş açılmamış keseyi aldın götürdün, şimdi bana şantaj yapıyorsun” dedi. Medet ya adi padişah”.
Sultan Mahmud dilekçeyi okuyup adamı dinleyince çok üzüldü. Sultan Mahmud keseyi de getirtti, uzun uzun inceledi, kese sağlamdı. Mühürlü kese nasıl açılıp altınlar nasıl bakıra dönüştü. Uzun uzun inceleyip düşünmeye başladı. Adamın anlatımına bakıyor, samimiyetine inanıyordu. Bir kese altını emanet alan şehrin kadısını düşündü, “adalet dağıtan kadı nasıl böyle bir hile yapar” diye kendi kendine sorgulayıp düşünürken, Sultan Mahmud’un aklına bir kurnazlık geldi.
Sultan’ın çok zarif bir yatak örtüsü vardı. Yatak örtüsünün ortasını gece yarısı kalkıp bıçağı ile yırttı. Sabahleyin erkenden kalkıp üç gün için ava gitti.
Sultan Mahmud’un özel hizmetçileri bu yatak örtüsündeki yırtığı görünce çok üzülüp korktular. O beldede Ahmed adında çok iyi bilinen ve onun gibi örücü ustası olmayacak bir örücü ustası vardı. Yırtık yatak örtüsünü götürüp o örücüye ördürdüler. O kadar güzel örmüştü ki, hiç kimse yatak örtüsünün neresinde yırtık örgü olduğunu bulamadı. Sultan Mahmud da bu işe şaştı kaldı. Saraydaki tüm hizmetkârları zorlayarak bu yırtığın ne olduğunu sordu. Sonunda yırtık yatak örtüsünü tanınmış örgücü Ahmet ustaya ördürdüklerini sultana söylediler.
Sultan Mahmut bu örgücüyü hemen saraya çağırttı. Hiç kimsenin fark etmediği yatak örtüsü ve kesedeki örülen yerleri parmağı ile gösterdi. Sultan Mahmud şehir kadısını bu keseyi ördürüp ördürmediğini sordu. Gerçekten de keseyi Ahmet usta örmüştü.
Sultan Mahmud, derhal kadıyı çağırıp sorguya çekti. Kadı 2000 altın olan keseyi bakır para ile değiştirdiğini inkâr etti, “bu keseyi ben görmedim” dedi.
Sultan Mahmud, kesenin sahibi ve örgücüyü getirip yüzleştirdi. Kadı utancından titremeye başladı. Kadıyı gözaltına aldılar. Sonunda kadı vekilini çağırıp adamın 2000 altınını sahibine devretti.
Sultan Mahmud, kadının durumunu öteki vezir ve devlet büyüklerine anlattı. Kadıyı da sarayın kapısına baş aşağı astırdı.  Devlet büyükleri, “ihtiyar adam” (kadı) “50 000 altın Dinar verip kendini satın alsın” dediler. Sultan Mahmud bu görüşü kabul edip devlet hazinesine kadıdan 50 000 aldın Dinar alıp canını bağışladılar, kendisini kadılıktan ayırdılar.(1)

Esirlikten Beyliğe
Alp-Tekin Samani Devletinde kölelikten gelme yiğit, dürüst, vefalı bir Türk Bey’i idi. Kölelikten gelme olduğu halde 35 yaşında Horasan Ordu Komutanı ve Horasan valisi oldu. Daha sonra kendisinin 1700 Türk gulamı (kölesi) oldu. Bir gün 30 Türk gulamı satın aldı. Satın aldığı kölelerin içinde Sultan Mahmud’un babası Sebuk-Tekin de bulunuyordu. Satın aldığının üçüncü günü ölen bir yöneticinin yerine (visak-başılığa) yedi yıl bekleyenler olduğu ve onların itirazlarına rağmen atadı. Sonradan Sultan Mahmud’un babası olacağı olan Sebuk Tekin’in yiğit dürüst bir insan olduğunu anlamıştı.
Sonradan Alp Tekin o denli sevildi, ülkede o denli ilerledi zengin oldu ki dillere destan oldu. Onun Horasan, Irak, Maveraünnehir’de 1000 parça mamur köyü, her şehirde bir sarayı, bir milyon koyunu, 100 bin atı, deve, katırı vardı.
Alp-Tekin’in yiğitliği, dürüstlüğü her yere yayıldı. Emrindeki askerlere, “herkes savaşta, barışta bir şey aldıkları zaman ancak para ile satın almalıdır” diye emir verdi.
Alp-Tekin Hindistan’a sefere giderken yolda gözü ansızın bir torba saman ile bir tavuğu terkisine asmış gelmekte olan, kendisine ait bir gulama rastladı. Ondan “bu bir torba saman ile bu tavuğu nereden aldın” diye sordu. O da “bir köylü adamdan aldım” dedi. “Her ay size 100 Dinar para veriyoruz, neden paranla almıyorsun” diyerek hiddete geldi. Hemen siyaset yaptı (yargıladı) orada bir torba saman ile tavuğu boynuna asıp idam ettiler. Tellallar bağırtarak “bir kimseden haksız yere bir şey alan herhangi bir kimsenin cezası işte budur” diye duyuru yaptı.
Bu ünü duyan yol boyunda nice şehirlerin kapılarını açtılar, ona bağlandılar.(2)

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız   kulcevat599@gmail.com

SONNOTLAR
(1) Siyasetnama  Nizamülmülk sf 105-109

(2)Siyasetnama  Nizamülmülk sf 146-147

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget