Ah Kılıçdaroğlu ah!...

Ah KILIÇDAROĞLU ah, çok yazık, sana da ülkemize de! Bir seçim kazanıp iktidara gelemediğin gibi, muhalefet görevini de Ülkenin dış borçlarını, üçe beşe katladın

Ah Kılıçdaroğlu ah!...
Ah KILIÇDAROĞLU ah, çok yazık, sana da ülkemize de!

Bir seçim kazanıp iktidara gelemediğin gibi, muhalefet görevini de yapamadın şu ülkeye!

KILIÇDAROĞLU; On yedi yıldan bu yana, bu ülkeye olumlu ne yaptın ki!

Ülkenin dış borçlarını, üçe beşe katladın.

Yol arkadaşın, aynı menzile kol kola yürüdüğün Gülen Cemaatinin; devletin ordusunu, emniyetini, yargısını ve tüm kurumlarını ele geçirmesine göz yumdun, göz yummak bir yana, kendi ellerinle devletin kurumlarını Gülen Cemaatine teslim ettin ve bir cemaatin silahlı terör örgütü haline gelebileceğinin en canlı örneğine imza attın.

Kendi ellerinle koruyup kolladığın ve yetiştirdiğin Gülen örgütünün, ele geçirdiği Türk Yargısını kullanarak, Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpaslar kurarak, kumpas davalarla Türk Silahlı Kuvvetlerinin içini boşalttın, bu da yetmiyormuş gibi, senin eserin olan Gülen Silahlı Terör Örgütünün, sana savaş açarak, seni devirmek amacıyla giriştiği 15.Temmuz darbesini dahi fırsata çevirerek, ilan ettiğin olağanüstü hal den yararlanarak çıkardığın amaç dışı KHK'larla, ülkenin yerleşik tüm kurumlarını yerle bir ettin.

Şu anda savaş açtığın bölücü PKK Terör Örgütü ile müzakere masalarına oturdun mutabakatlar imzaladın, PKK ile barış ve açılım süreçlerine girdin, PKK'nın; Güneydoğuda adeta fiili bir yönetim kurmasına, vergi toplamasına, gençleri askere alarak dağa çıkarmasına, trafik ve asayiş kontrolleri yapmasına izin verdin, göz yumdun, İl Valilerine, barış sürecine ve açılımlarına zarar verir gerekçesiyle, PKK'ya yönelik operasyon yasakları getirdin, seçimde tek başına iktidarı kaybedince, o panikle yüz deksen derece dönüş yaparak PKK silahlı terör örgütüne gecikmiş bir savaş açtın.

Korkulu rüyan olan Atatürkçü Türk Silahlı Kuvvetlerinin vesayetinden kurtularak, kendi gizli ajandanı rahatlıkla uygulamaya sokabilmek için, Avrupa Birliğine yanaştın ve girmek istiyormuş gibi yaptın, müzakereleri başlattın ama, Avrupa Birliği üzerinden elde etmek istediklerine kavuşunca, Avrupa Birliğine sırtını döndün.

Ülkenin tüm ekonomik kazanımlarını özelleştirme adı altında, değerlerinin çok altında sattın ve buradan elde ettiğin milyar dolarları; yollara, köprülere, tünellere, inşaatlara yatırdın, ithalat patlama yaptı, lüks ve israfla devletin artan cari harcamalarıyla sıfırı tükettin, şu anda zam üstüne zam yapıyorsun.

Ülkenin sanayisini, tarımını ve hayvancılığını yok ettin, üretmeden tükettin, ihracat ve ithalat dengesini bozarak, cari açığı büyüttün, dışarıdan et ve tarım ürünleri ithal etmek zorunda bıraktın ülkeyi.

Sayın KILIÇDAROĞLU; ülkede işsizliği ve pahalılığı patlattın, Türk Lirasının değeri düştü pula döndü. Enflasyon tavan yaptı. Enflasyonu, ekonomik tedbirlerle değil, ancak İstatistik Kurumunun enflasyon rakamlarında tahrifatlar yaparak halkımızı kandırmak suretiyle tek haneli çakma rakama  indirebildin.

Getirdiğin, partili cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adlı bir örneği Dünyada olmayan sistemle, kuvvetler ayrılığını, yargı bağımsızlığını, özgürlükleri yok ettin, meclisi işlevsiz kıldın, yasama, yürütme ve yargıyı tamamen kendine bağladın ve tek adamlığını ilan ettin, tüm bunlara rağmen, hala halinden memnun değilsin.

Dış politikaya gelince, hiç sorma Sayın KILIÇDAROĞLU;

Ülkemizi, tüm yakın ve komşu devletlerle düşman ettin. İktidarın, ERDOĞAN'ın; aklı selime ve büyük devlet adamlığına dayalı olarak yaptığı tüm uyarılarına (!) kulağını tıkadın, Amerika'nın dolduruşuna gelip, Suriye'nin içişlerine burnunu sokarak, partinin kurucusu ATATÜRK'e ihanet edercesine, Yurtta Sulh Cihanda Sulh ilkesini çiğneyerek Suriye'ye savaş açtın, Ortadoğu bataklığına girdin!

Sen Şam'daki Emevi Camisine girip cuma namazı kılacağını söylemene rağmen, Şam'a giremedin ama, Suriye'nin dört milyon vatandaşı, sığınmacı olarak senin ülkene girdi, onlara şimdi milyar dolarlar harcamak zorunda kaldın.

Suriye'nin toprak bütünlüğünü kaybetmesinde rol üstlendin, Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve ülkemizin güvenliğini sağlama adı altında, nafile harekatlar yaptın ve şimdi de Fırat'ın Doğusunu PYD yapılanmasından temizleme iddiasıyla, Fırat'ın Doğusuna harekat başlatmak zorunda kaldın, asıl yapılması gerekeni yapmıyorsun, Suriye'nin yasal ve meşru lideri Esad ile doğrudan görüşme yapmamakta direniyorsun, yanlışlarına bir yanlış daha eklemek üzere olduğunun farkında değilsin.

Evet KILIÇDAROĞLU; özetle, ülkenin on yedi yılda getirmiş olduğun  kötü manzarası bu!

KILIÇDAROĞLU; bir Türk vatandaşı ve aydını olarak sizden rica ediyorum, ülkeye ve partine daha fazla zarar vermeden bırak şu koltuğu ve  politikayı, inan ki; sen gidince, ülke rahatlayacak ve kendine gelecek, tekrar eski huzuruna kavuşacaktır!

Çekileceğin köşende, sen de bu huzurdan bir pay alsan kötü mü olur Sayın KILIÇDAROĞLU!

Güner Yiğitbaşı

09/10/2019
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget