Çok önceleri, seçimlerden önce, bu harekatın çok yakın bir tarihte olacağını belirtmek için, belki yarın belki yarından da yakın, bir gün ansızın gelebiliriz dahi demişti.
Biz, ülkesini seven ATATÜRK ve barış yanlısı bir kişi olarak, ATATÜRK'ün; “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesine sıkı sıkı bağlıyız, komşu devletlerle aramızda oluşan önlenemez sorunlarımızın, savaşla değil, diplomatik görüşmelerle ve sulh yoluyla çözülmesinden yanayız.
Biz ayrıca, bağımsız bir devlet olarak, Amerika ve sair yayılmacı devletlerin dolduruşuna ve sözlerine güvenerek ve kanarak, komşumuz olan devletlerle aramızda var olan hazır barışı bozup, sonra da; ülkenin, kendi ellerimizle bozduğumuz huzur ve çıkarlarını yeniden eski haline getirebilmek için kıvranmaktan, bu uğurda savaşı dahi düşünür hale gelmekten yana da değiliz.
Suriye sorunu ve onun sonucundaki ülkemizin güney bölgesinde oluşan PKK/PYD Kürt yapılanması sorununu, basiretsiz yönetimleriyle başımıza bela eden bu AKP iktidarı, Suriye'nin içişlerine karışarak, Suriye'nin meşru güçleriyle savaşan terör örgütlerine destek vererek, Şam’da cuma namazı kılmak, İslam Ümmetinin lideri olmak, sözüm ona Suriye’deki Esat yönetimini devirerek Suriye'ye demokrasi ve özgürlük getirmek(sanki demokrasi ve insan haklarına önem veriyorlarmış ve ülkemizi demokrasi ve özgürlük cenneti haline getirmişler gibi) iddialarıyla ABD'nin dümen suyuna girerek, ülkemizi Suriye bataklığına sürüklemiş, bugünkü Fırat'ın doğusundaki yapılaşmanın mimarı olmuş, daha sonra olanları görmüş ayağı yere basmış ve ABD ile ters düşerek, bu sefer İran ve Rusya'ya sığınmak zorunda kalmış, o kadar ki, Nato Üyesi olmasına rağmen, Rusya’nın ve lideri Putin'in sempatisini kazanıp devam ettirebilmek adına, hava savunmamız için ABD'yi istenen düzeyde zorlama gereğini duymadan, sen vermiyorsan ben de Rusya’dan alırım demek suretiyle, ABD'ye nispet edercesine Rus S-400 füzelerinin satın alınması yoluna gidilerek, baştan hatalı bir Suriye politikasının, ülkemizin başına ne çoraplar ördüğünü, gözler önüne sermiştir.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Yaklaşık bir yıldır gireceğim dediğiniz Fırat'ın doğusuna, biz karşı olmamıza rağmen, girmeyi düşünüyorsanız, ülkenin itibarını ve güven duygusunu daha fazla sarsmadan, hazırlıklarınızı tamamlayarak biran önce giriniz lütfen. Yok, ABD yeşil ışık yakmıyor, ABD'yi ikna edemedik, daha yeni bildiri yayınladılar ve Fırat'ın doğusuna yapacağımız harekat için, yapmamamız konusunda bizi uyardılar, bu şartlarda harekat yapamayız diye düşünüyorsanız, ülkenin itibarı adına, susunuz lütfen.
Ülkenin itibarı;
Lüks saraylar ve tüyler ürperten israf derecesindeki harcamalar ile değil, ülkeyi yönetenlerin; ancak yapabileceklerini Dünya kamuoyu ile paylaşmaları veya paylaştıkları bu sözlerini yerine getirmekle, tek başına yapamayacakları işleri Dünya kamuoyu ile paylaşmamakla ölçülür.
Biz, böyle bir harekat istemiyoruz, ancak bu konunun dillendirilmesinden sonra hareketsiz kalınmasını da, ülkemizin itibarı adına, içimize sindiremiyoruz.
Güner Yiğitbaşı
06/08/2019Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder