Demokrasi Truva Atı Olmadığı Gibi Amaca Ulaşınca İnilecek Tramvay (Araç) Da Değildir

Demokrasi; Truva atı olmadığı gibi, atını alıp Üsküdar’ı geçmek, asıl amaca ulaşılan istasyona gelindiğinde inilerek terk edilecek bir tramvay, bir araç da değildir.

Demokrasi Truva Atı Olmadığı Gibi Amaca Ulaşınca İnilecek Tramvay (Araç) Da Değildir
Beş ay önce, halkın oylarıyla seçilen Diyarbakır, Van ve Mardin Belediye Başkanları, İçişleri Bakanının idari tasarrufu ile görevlerinden alınarak, yerlerine o illerin valileri, kayyum adı altında, bu yerel yönetimlerin başına atanmış Belediye Başkanı olarak getirildiler.
Görevden alınan başkanlar hakkında, tedbiren de olsa, görevlerinden alınmalarını gerektiren kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmamaktadır.
Terör örgütü PKK'ya destek verdiklerine ilişkin bir şüphe ve kanaate dayalı olarak bu başkanlar görevden alınmışlardır.
Haydi diyelim ki, bu görevden almalar haklı ve hukuki, görevden aldığınız bu başkanların yerine, niçin iktidarınızın emir kulları merkezi yönetimin mülki amirleri valileri atıyorsunuz, bu işi yapacak ehil ve tarafsız başka insan bulamadınız mı, bu boşluğu niçin Belediye Meclislerinin kendi aralarında yapacakları seçimle doldurmaları yoluna gitmiyorsunuz, ya da bu illerde seçim yenilemenin yollarını aramıyorsunuz?
Belediye Başkanı olarak atanan valilerin; AKP'nin taraflı memurları olduğunu boşuna söylemiyoruz, bu ülkede bugünkü kadar yoğun olmasa da, AKP iktidarından önce de şu anda da, kaymakam ve vali diye tarafsız bir mülki amir kalmadı. Van Belediye Başkanlığına atanan Valinin ilk icraatının, Cumhurbaşkanlığı forslu AKP Genel Başkanının portre fotoğrafını belediye başkanının makam odasının duvarına astığına bütün Türk Milleti olarak tanık olduk. Bu yazının yazarı bendeniz de, İçişleri Bakanlığından Kaymakamlık bursu alarak hukuk tahsili aldım,1970 senesinde mezun olduğumda da, kaymakamlık ve valilik siyasetin tasallutu altında, ateşten gömlek görevlerdi, ben öngörüm sayesinde kaymakamlıktan kaçtım ve yargıçlığı seçtim. Bugün,o genç ve tecrübesiz yaşıma rağmen, çok isabetli bir karar aldığımın iyice farkına varmış durumdayım.
Sizler de biliyorsunuz ki; seçimle gelinen bu belediye başkanlığı  koltuklarına, kendi valilerinizi atamazsanız, seçimle kazanamayacağınız bu koltuklara asla sahip olamayacaksınız.
Şöyle veya böyle, bu koltuklar seçim yoluyla doldurulmaya kalkıldığında, yüz kere de seçim yapsanız, bu koltukları kazanamayacağınızı çok iyi bildiğiniz için, bir bahane ile başkanları görevden alarak, yerlerine emir kullarınız valileri getirerek, bu başkanlıkları seçimsiz kazanmış oldunuz.
Umarız, hukuk dışı ve antidemokratik bu yolu, kaybettiğiniz için sizleri çok üzen rant kapınız Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları için denemeye kalkışmazsınız.
Başkanlarını görevden aldığınız illerin etnik yapısına baktığınız da, bu illerde yaşayan ve HDP'li başkanlara oy vererek onları o koltuklara oturtan halkın büyük çoğunluğunun, terör örgütü de olsa, şu veya bu nedenle PKK'ya bir sempatilerinin olduğu gerçeğini kabul etmek zorundasınız. O zaman tüm bölge halkını, seçmen çoğunluğunu cezalandırın, elinizden geliyorsa, bölge halkının seçme ve seçilme haklarını ellerinden alınız. Bunu yapamayacağınızın farkındasınız tabi.
Bunu şunun için söylüyoruz, başkanları görevden alan İçişleri Bakanı söylemiş ya; ”halkın helal oyları istismar ediliyor, biz bu istismara göz yumamayız, demokrasi bir truva atı değildir” diye.
Sizin beyaz zannettiğiniz oyların ne kadarı beyaz, ne kadarı gri ve ne kadarı siyah, onu Allah bilir. Bölgenin etnik ve sosyolojik yapısını, beklentilerini, akıllarından geçenleri, bölge gerçeklerini, kendi hatalı ve eksik yönetim ve terörle mücadele yöntemlerinizi göz ardı ederek, polisiye tedbirlerle, başkanları görevden alarak, bir sonuca ulaşamazsınız, farkında mısınız, bu görevden almalardan sonra, bölgeden gelen şehit haberlerindeki artıştan?
İçişleri Bakanı çok doğru söylemiş, kendisini kutluyoruz.
Demokrasi, gerçekten Truva atı değildir, Bakan’ın bu çok doğru lafına, biz de bazı ilaveler yapalım. Demokrasi; Truva atı olmadığı gibi, atını alıp Üsküdar’ı geçmek, asıl amaca ulaşılan istasyona gelindiğinde inilerek terk edilecek bir tramvay, diktatörlüğe giden bir araç da değildir. Demokrasi ya vardır, ya da yoktur, demokrasi araç değil ulvi bir amaçtır. ATATÜRK'e diktatör diyorsunuz ya, vet ATATÜRK; zamanın koşulları onu gerektirdiği için, diktatörlüğü araç olarak kullanmıştır, sonsuza kadar amaçladığı demokrasi için. ATATÜRK; diktatörlüğü, asla ve asla, nihai ve sürekli bir amaç olarak benimsememiştir, amacı çok partili demokrasidir. Başarısız da kalsa, bunun örneklerini sağlığında vermiştir.
AKP ve onun İçişleri Bakanı; biraz inandırıcı ve güven verici olmalı, koşullara ve iktidarın çıkarları uğruna, çifte standart uygulamalar yapmamalı, ovarlok makinası gibi zikzaklar çizmemelidir.
Açılım, saçılım süreçlerini, şehirlerde çukurlar ve siperler kazan, yol kontrolleri yapan, vergi toplayan, PKK militanlarına göz yummaları için valilere verilen emir ve talimatları, müzakere masalarını, Habur seyyar mahkemelerini, Dolmabahçe Mutabakatını, bu millet henüz unutmadı. Haydi bunları sadece hatırlatmakla yetinelim.
Daha aradan  iki ay geçen, İstanbul’da tekrarlanan Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinden önce, görevden aldıkları belediye başkanlarını yardım ve yataklıkla suçladıkları terör örgütü PKK'nın kurucusu ve gerçekleştirdiği binlerce polis, asker ve sivilin öldürülmesinin azmettiricisi olan İmralı’daki Abdullah ÖCALAN'dan yardım ve destek almak için onun kapısını çalan, İstanbul’daki Kürt seçmenlerinin tarafsız kalmalarını öneren mektubuna muhtaç kalan ve ÖCALAN'ın bu mektubunu yayınlayan, APO'nun kardeşi örgüt elebaşısı Osman ÖCALAN'ı,ana muhalefet partisi liderini bile çıkarttırmadıkları devlet televizyonu TRT'ye çıkartarak konuşturan, yapılan eleştiriler sonrasında da, Osman ÖCALAN'ın kırmızı bültenle arandığını ben  bilmiyordum demek zorunda kalan kişi, görevden alınan bu üç belediye başkanı mıdır? Vatandaş yaptığında, PKK'ya yardım ve yataklık, PKK'yı övme olarak ayağa kalkan, mevzuata göre yargıda hesap vermeleri mucize kadar zor olan bu AKP üst düzey yönetimini, bu millet sandıkta demokratik yollarla inşallah görevden alacaktır.
Biraz insaflı, inandırıcı ve güven verici olunuz lütfen.
Sizin, yağmura tutulan arabanın sileceği gibi, bir o yana bir bu yana gidip gelen, akıl almaz, kaypak ve çifte standart uygulamalarınızdan dolayı artık başımız döndü, sinirlerimiz laçka oldu. Halk, nasıl davranacağını, neyin suç ve neyin suç olmadığını bilemez hale geldi.
Bu ülkenin; bugün için en başta terör ve ekonomi olmak üzere, çok sorunu var ama, bize göre öncelikli ve diğer sorunların çözülmesinin ön şartı olan en acil sorunu, ülkeyi yönetemeyen, içeride ve dışarıda, her alanda ülkeyi çıkmaza sürükleyen, Suriye’deki anlaşabildiği tek ortağı Rusya'yı bile, Soçi mutabakatı gereğince İdlib'deki Taliban unsuru silahlı teröristleri etkisiz hale getiremediği için çileden çıkararak, Putin'in, Esat yanında bize cephe almasının yolunu açan iş başındaki AKP iktidarının, demokratik bir erken seçim sonunda, süratle  iş başından uzaklaştırılmasıdır.

Güner Yiğitbaşı

22/08/2019
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget