Mertlik; yani, yiğitlik ve cesur olmak, insanlarımız için çok güzel bir özelliktir.
Mert insan; kendine ve karşısındakine güvenir, saygı duyar, karşısındaki insana değer ve güven verir, karşısındaki insandan da güven ve saygı bekler.
Mert insan; kendisine yapılmasını istemediği kötü bir davranışı karşısındakine yapmaz, kendisine söylenmesini istemediği kötü bir sözü karşısındakine söylemez.
Mert insan; karşısındaki insanla bir konuda yarışacaksa, eşit koşullarda yarışa girer. Koşullar eşit değilse, yarıştan önce, koşullarda eşitliğin sağlanması için elinden gelen gayreti gösterir.
Mert insan; karşısındaki kişi ya da kişilere, elinde olmadan bir kötülük yapmış veya kötü bir söz söylemişse, karşı taraftan gelecek olan mukabil kötülüklere ve kötü sözlere boyun eğer ve sineye çeker, karşısındakini değil, önce kendisini sorgular.
Mert insan; dalaştığı, atıştığı kişilere, kendi bilek gücüyle cevap verir, eve gidip bıçak, tüfek ve benzeri silahı kaparak silahsız rakibine saldırmaz.
Mert insan; sahip olduğu mevki ve makama güvenmez, sahip olduğu makamın kendisine sağladığı yasal bazı yetki ve imtiyazların arkasına sığınmaz.
Mert insan; kabadayıdır ama, bu kabadayılığını sonuna kadar devam ettirir, kabadayılığına asla bok sürdürmez.
Mert insan; yerine göre, kötü söz de işitir, dayak da yer. Ancak, yediği dayağı, işittiği kötü sözü hak etmişse, sesini çıkarmaz, bunları mertçe sineye çeker, mahalle arkadaşlarını toplayarak, dışarıdan yardım alıp karşılık vermeye kalkışmaz.
Bazı illerin bazı mahalle ve semtleri vardır, oralardan mert ve kabadayı insanların çıktığı söylenir. Mert insan; işte, o çıkmakla övündüğü, mert ve kabadayı insanların yetişmesiyle isim yapmış mahalle ve semtlerin isimlerine leke ve bok sürdürmez.
Mert insan; her işi yapabildiği gibi, politikacı da olabilir, bir partinin genel başkanı da olabilir, politikacı ve genel başkan olarak sergilediği davranışlarının ve söylediği sözlerinin sonuçlarına da mertçe katlanır, politikacı olarak söylediği kötü sözlerin, aynı kötülükte kendisine geri dönmesi halinde, sahip olduğu başka bir makamın koruyucu şemsiyesinin altına sığınmaya kalkışmaz.
Mert insan; sahip olduğu makam ve mevkiin hakkını verir, o makam ve mevkiin haysiyetine ve saygınlığına halel getirecek bir söz ve davranışta bulunmaz.
Mert insan; kötü bir söz söylemeden önce, o sözün nerelere kadar uzanacağını iyi hesaplar, o sözün ATATÜRK'e kadar gidip dayanacağını öngörerek, bu devleti kuran, bu ülkeye faydalı olan ve şimdi hayatta olmayan insanlara nankörlük yapmaz, o insanların hatıralarına saygısızlık etmez.
Mert insan; on kere düşünür ve bir kere konuşur.
Mert insan; nereden nerelere geldiğini, başka bir anlatımla, haddini çok iyi bilir.
15.05.2018
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder