Daha on gün önce “ANAYASALAR NİÇİN DEĞİŞİR?” başlıklı bir makale yazıp paylaşmıştım.
Demiştim ki;
“Mevcut anayasalar, niçin değiştirilirler?
Mevcut anayasa özgürlükçü, demokrat ve laik değildir, anayasada yer alan açık hükümlerle bazı özgürlüklere sınırlar ve yasaklar getirilmiştir, özgürlüklere yönelik bu sınırların ve yasakların kaldırılarak, daha özgür, demokrat ve laik bir toplum yaratma ihtiyacından dolayı, anayasalar pozitif ve olumlu olarak değiştirilebilir.
Ya da, mevcut anayasa; içerdiği hükümleri itibariyle olabildiğince özgürlükçüdür, demokrat ve laiklikten yanadır. Ama, buna rağmen, mevcut iktidar; bu özgürlükleri kullanarak iktidara geldiği halde, fiilen bu özgürlükleri ve laikliği içine sindirememektedir, laikliği ve özgürlükleri, anayasaya rağmen sürekli ihlal etmektedir, bu fiili durumu hukukileştirmek için, mevcut anayasayı geriye doğru, olumsuz olarak değiştirmek ister.
Demokrasi ve özgürlükler bilinci, kültür ve refah düzeyi gelişmiş, laik toplumlarda, aslında yazılı bir anayasanın mevcudiyeti dahi gerekli değildir. İngiltere’de olduğu gibi. ”
Sarayın tek adamı partili Cumhurbaşkanı ERDOĞAN; darbe anayasası olarak suçladığı 1982 anayasasının mutlaka değişmesi ve yeni bir anayasa yapılması konusundaki ısrarını sürdürüyor.
ERDOĞAN'a sormak lazım. Sayın ERDOĞAN; beğenmediğin ve aslında hiç uygulamadığın, 1982 anayasasında yer alan, darbecilerin tanıdığı özgürlüklere dahi tahammül edemiyorsun, en basit barışçıl ve silahsız toplantı ve gösteri yürüyüşlerini dahi, beni devirecekler korkusuyla, insanlara çok görüyorsun, önemli toplumsal davaların aleni duruşmalarını, mahkemelerin gizlilik kararı olmadığı halde, gazetecilerin ve vatandaşların izlemelerini, polis barikatları ve kalkanlarıyla sert bir şekilde önlüyorsun, sonra da, bu özgürlükleri vatandaşına tanıyan 1982 anayasasını darbeci diyerek suçlayarak değiştirmek istiyorsun.
Bu tutumunda gerçekten bir anormallik ve gariplik var Sayın ERDOĞAN.
Gerçekten sen ne yapmak istiyorsun?
Üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi?
Sayın ERDOĞAN; uygulanmayan ve aksayan sonuçları açıkça görülmeyen anayasalar değiştirilmek isteniyorsa, kusura bakma ama, bunda kesinlikle bir kötü ve art niyet vardır. Sen, önce o beğenmediğin darbeci olarak suçladığın 1982 anayasasını eksiksiz uygula, onun tanıdığı tüm özgürlükleri engellemeden halkına kullandır, anayasada yer alan yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, basın özgürlüğü, laiklik gibi temel ilkelere riayet et, saygılı ol ve uygula, özgürlükler aleyhinde aksayan bir yönü varsa, özgürlükleri daha da genişletmek amacıyla, demokratik yönde bu anayasayı değiştirmek üzere harekete geç lütfen.
Bugüne kadar ki uygulamalarından ve özgürlük anlayışından çıkardığımız kesin sonuca göre; sen, eleştirdiğin 1982 darbe anayasasının vatandaşa tanıdığı hak ve özgürlükleri, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını içine sindiremiyorsun ve 1982 anayasasını daha da geriye götürerek, tek adama dayalı bu ucube sistemi daha da sağlamlaştıracak, yetkilerini daha da genişletecek, bir dönem daha Cumhurbaşkanı kalmanın önünü açacak, siyasal İslamcı bir düzeni, yapacağın yeni anayasa ile meşrulaştırarak sarayında çok daha rahat ve huzur içinde iktidarını sürdürmek istiyorsun.
Sayın ERDOĞAN; bir elbise alırken dahi, üzerimize bir giyer prova ederiz. Elbise bedenimize bol mu gelecek, dar mı gelecek, yoksa cuk oturacak mı diye.
Şu beğenmediğin darbecilikle suçladığın 1982 anayasasının tanıdığı tüm özgürlükleri, yargının bağımsız ve tarafsız olduğu ilkelerini bir uygula görelim bakalım. Bu anayasa mevcut haliyle halkımıza bol mu geliyor, yoksa dar mı geliyor.
Ondan sonra düşünürüz hep birlikte, 1982 Anayasasını değiştirelim veya değiştirmeyelim diye.
Sayın ERDOĞAN; size bir teklifim var. Anayasadan önce, şu neredeyse her gün fiyatı artan, domino etkisiyle maliyet enflasyonunu sürekli yukarı çeken, böyle giderse sittin sene enflasyonu kontrol altına almayı asla başaramayacağınız, sosyal patlamalara neden olacağınız akaryakıt fiyatlarına, ne yapacaksanız bir an önce yapıp bir çare bulunuz, gerekirse vergi yükünü tamamen kaldırınız, devlet olarak sübvanse ediniz, ama, lütfen; ne yapalım, dolar yükseliyor, varil fiyatı yükseliyor bahanesine sığınmayınız. Şunu da unutmayınız, dolar niçin yükseliyor, Türk Parası niçin değer kaybediyor, bunun da sorumlusu sizsiniz, doları sabit tutabilmek, Türk Parasının değerini koruyabilmek için alınması gereken her türlü tedbiri almak benim görevim değil, iktidar ve tek adam olarak sizin asli göreviniz, yapamıyorsanız istifa kurumunu kullanınız, Sizi o makamda zorla tutan yok.
Sayın ERDOĞAN; şunu da biliniz ki; seyahat özgürlüğü, konut dokunulmazlığı ve sair klasik anayasal özgürlüklerin, kağıt üzerinde anayasalarda yer alması yeterli değildir. Bu özgürlüklerin kullanılabilir hale getirilmesi de gerekir, bu da ekonomik özgürlüklerle sağlanır. Anayasada yer alan seyahat özgürlüğüne rağmen, akaryakıt zamları nedeniyle en kısa mesafe ulaşım bilet ücretleri halkın ödeme gücünü aşacak fahiş boyutlara gelmişse, anayasada yer alan klasik seyahat özgürlüğünün bir anlamı olamaz, sadece kağıt üzerinde kalır.
Keza, insanlar gelirleri yetmediği, ekonomik özgürlükleri olmadığı için konut sahibi olamıyorlar, ev kiralarını dahi karşılayamıyorlar ve parklarda yatmak zorunda kalabiliyorlarsa, parkta açık havada yıldızları sayarak uyumak zorunda bırakılmaları nedeniyle, konut dokunulmazlığı özgürlüklerini kullanamıyorlar demektir.
Demem o ki; ekonomik özgürlükler, klasik özgürlüklerin hayata geçirilebilmesi uygulanabilmesi için zorunludur. Ekonomik özgürlük yoksa, klasik özgürlük de fiilen yoktur.
Ekonomik özgürlük ve bağımsızlık; borç batağına gömülen ülkemiz için de bir beka sorunudur. Ekonomik özgürlükleri ve bağımsızlıkları yok olan ülkeler, eninde sonunda yok olmaya mahkumdurlar.
Sayın ERDOĞAN; şimdilik maruzatım bu kadar. Sizin anayasayı değiştirmeden önce yapacağınız çok acil ve önemli işler var Sayın EDOĞAN.
Sakın unutmayınız, akılsız ve sizi uyarmayan dostlarınız olacağına, akıllı ve yapıcı olarak sizi uyaran düşmanlarınız, daha doğrusu muhalifleriniz olsun.
Güner Yiğitbaşı
13/09/2023
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder