İMAMOĞLU'nun bu tespitleri, partide değişim için girişimde bulunan kendisinin bu girişiminin haklılığına ve KILIÇDAROĞLU yerine kendisinin CHP Genel Başkanlığına soyunmasına olanak sağlayabilir mutlaka.
Ancak, büyük bir çoğunluk oluşturan Türkiye insanının, seçmen tabanının; bugünkü dinsel, inançsal, sosyolojik, kültürel ve ekonomik yapısına göre, Cumhur İttifakının bileşeni partilere daha yakın ve onların kemik oy tabanını oluşturduğu gerçeğini de asla unutmamak gerekir.
Unutulmaması gereken çok önemli bir husu da, sığınmacıların ne kadarının, vatandaş ve seçmen yapıldığı gerçeğinin kamuoyu ile paylaşılmasıdır.
Seçimlerden sonra sürekli yazdık. Millet İttifakının ve CHP'nin seçim yenilgisinin gerçek bir analizini yapabilmek için, 14 Mayıs seçimlerinde oy kullanan en başta Suriyeliler olmak üzere tüm sığınmacıların sayısal miktarının kamuoyu ile paylaşılmasının gerekliliğidir.
Evet, seçimler başa baş geçmiş ve çok az bir oy farkıyla, ERDOĞAN aslında aday bile olamayacağı seçimi kazanarak Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Seçime katılan ve işin doğası gereği tamamının ERDOĞAN'a oy verdiği anlaşılan sığınmacıların gerçek ve tam sayısal miktarı; seçim sonuçlarını esaslı olarak etkileyecek, ERDOĞAN'ın aldığı oy toplamından sığınmacıların oyları çıkarcılığında seçimi KILIÇDAROĞLU kazanabilecek, parlamentoda Cumhur İttifakı çoğunluğu elde edemeyecek idiyse, seçim yenilgisinin değerlendirilmesinde bu olgunun da dikkate alınması zorunlu olacaktır.
Sığınmacı oyları sayısal olarak netleştirilmeden, bunların oy sayısının seçim sonuçlarını etkileme gücü saptanmadan yapılacak olan her değelendirme, eksik ve yanıltıcı olacaktır.
Bu zorunlu saptamayı yaptıktan sonra gelelim toplumun değişim istemine.
İMAMOĞLU'nun yaptığı paylaşımda değişim isteyenlerin ve değişim önerilerinde bulunanların tamamına yakını, sizin ve benim gibi, esasen CHP'ye oy veren muhalif toplum kesimidir. Onların istekleri doğrultusunda, CHP de gerekli değişimler yapıldı diyelim, CHP'nin oy sayısında bir patlama olacak mıdır?
Üzülerek söylemem gerekirse hayır.
Zaten, isteyerek veya istemeden CHP'ye oy veren bu toplum kesimi; değişimden sonra belki daha bir istekle ve şevkle oy verecek, kerhen oy verenlerin sayısı azalacak, ama toplam oy sayısında bariz bir yükselme olmayacaktır.
CHP'deki değişim; AKP ve ERDOĞAN'a oy veren büyük seçmen tabanının kültürel, dinsel, mezhepsel, sosyal ve ekonomik değişime uğramadan, onların oylarının CHP değişti diye, CHP'ye akacağını zannetmek abesle iştigaldir.
Herkes diyor ki; bir zamanlar Ecevit'in yaptığı gibi, dağlara taşlara adımızı yazalım, kapı kapı dolaşalım çalmadık kapı bırakmayalım, herkesin ayağına değelim, Atatürk ve altı ok ilkelerine sıkı sıkı bağlanalım, sağa kaymaktan vazgeçelim bak nasıl seçim kazanırız.
Geçiniz beyler geçiniz. Kazın ayağı hiç de öyle değil.
Günümüz Türkiye’si artık Ecevit’in yüzde 42 oranında oy aldığı Türkiye değil.
Ülkemiz; maalesef, AKP iktidar olduktan sonra geçen 21 yıl boyunca, sosyolojik, kültürel, dini inanç ve ekonomik olarak daha da geriye gitmiş, dinin politikaya alet edilmesi tavan yapmış, laik eğitim tamamen terk edilmiş, iktidar destekli dini vakıf, cemaat ve tarikatlar ahtapot gibi toplumu sarmış, cemaat ve tarikatlar eğitime el atmış, iktidarın bilinçli olarak yurt sorununu çözmemesini fırsat bilen dini vakıflar, cemaatler ve tarikatlar genç ve körpe beyinlere sahip çıkarak istedikleri gibi yoğurmuşlar, Diyanet İşleri Başkanı tamamen siyasallaşmış ve diyaneti; kuruluş amacından saptırarak, siyasal iktidarın arka bahçesi ve oy devşiricisi haline dönüştürmüş, İmam Hatip Liseleri ihtiyacının üzerinde çoğaltılmış, bu dini eğitim düzeni içinde yetişen nesiller ATATÜRK'e adeta düşmen edilmiş, siyasal iktidar fakirden aldığını zengine aktaran bilinçli bir ekonomi politikasıyla işsiz ve fakir kitleyi büyütmüş ve onlara sosyal yardımlar yaparak kendisine körü körüne biat eden büyük bir seçmen tabanı oluşturmuştur.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu manzarada, CHP'de değişim yapsan ne yazar kardeşim. AKP ve ERDOĞAN'ın kişiye özel oluşturduğu ve kendisine bağladığı Seçmen’in umurunda mı CHP'de yapılacak olan değişim?
AKP ve ERDOĞAN, iktidarda olmanın ve devlet imkanlarını elinde tutmanın bu üstünlüklerini ve avantajlarını kullanmaya devam ettiği sürece, şimdi ATATÜRK ilkelerinden taviz vermekle ve sağa kaymakla, sağ partilerle ittifak yapmakla eleştirdiğimiz, bize göre aslında ülke gerçeklerine göre doğru ve akıllı bir yaklaşım sergileyen KILIÇDAROĞLU'nu da arar hale gelmeyiz inşallah.
Güner Yiğitbaşı
27/07/2023
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder