Şimdi, değişim diyerek CHP genel merkez yönetimine bayrak açanlara, telekonferans yöntemiyle İMAMOĞLU başkanlığında yapılan toplantıya katılanlara bakıyoruz; tümü de, seçimlere KILIÇDAROĞLU'nun yakın kurmay kadrosu olarak katılan, KILIÇDAROĞLU'na biat eden, parti yönetiminde söz sahibi olan ve varsa bir seçim başarısızlığı, bu başarısızlıkta pay ve sorumlulukları olan kişiler.
KILIÇDAROĞLU'nun; kuyudan çıkarıp, aday yaptığı ve İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığına seçilmesine ve bu sayede ülke çapında tanınarak ünlenmesine vesile olduğu, 14 Mayıs seçimlerinde KILIÇDAROĞLU'na destek veren, mitingler düzenleyerek onun adına konuşmalar ve propagandalar yapan, mitinglerde KILIÇDAROĞLU'nun yanında yer alan, kürsüye çıkarken, seçilmiş gibi, KILIÇDAROĞLU'nu 13. Cumhurbaşkanımız diye takdim ederek gaza getiren, övündüğü Karadenizliliğine rağmen, memleketi Trabzon ve diğer Karadeniz şehirlerinden KILIÇDAROĞLU yararına oy sağlayamayarak başarısız olan İMAMOĞLU da, bu toplantının ve değişim hareketinin lideri.
Evet, en başta CHP olmak üzere tüm muhalefet partilerinin değişime ihtiyaçlarının olduğu yadsınamaz.
Ancak, bir kadro hareketinden ziyade, partinin teşkilatına, yapısına, faaliyet tarz ve usulüne ilişkin olması gereken bu köklü değişimin, şurada 9 ay gibi kısa süre kalan Mart. 2024 yerel seçimlerine asla yetişemeyeceği öngörülmeli ve yaklaşan yerel seçimler öncesinde parti içi çekişmelere neden olacak olan değişim sürecinin yerel seçimlerden hemen sonra başlatılarak, 2028 seçimlerine kadar tamamlanması aceleye getirilmemesi gerekirdi.
Adama sorarlar, sizlerin; seçimi kaybettikten sonra beğenmediğiniz ve uzaklaştırmak istediğiniz KILIÇDAROĞLU'ndan ne farkınız var, sizler onun yanında ve arkasında duran onunla birlikte parti politikalarını belirleyen ve uygulayan, KLIÇDAROĞLU'nun ortak adaylığı açıklandıktan sonra parti meclis grubunda yaptığı son veda konuşmasından sonra duygulanarak, salya sümük gözyaşı döken ve KILIÇDAROĞLU'na bağlılığınızı gösteren insanlar değil misiniz?
Hele toplantıya katılan birisi var ki; milletvekili adayı dahi olmadı, zira kazanılacağından emin olduğu seçim sonrasında Adalet Bakanı olmayı düşünüyordu.
Toplantıya katılanlara bakıyoruz. Grup başkanı, eski grup başkan vekili, halihazır grup başkan vekili, eski ve yeni MYK üyeleri.
KILIÇDAROĞLU'na karşı, kurultayı beklemeden değişim adı altında bayrak açacaksanız, kendinize İMAMOĞLU'nu yeni lideriniz olarak seçilip arkasında saf tutacaksanız, önce kendisini inkar ettiğiniz KILIÇDAROĞLU'nun genel başkanlık döneminde seçildiğiniz parti yönetim görevlerinizden istifa etmeniz gerekirdi. Bunu yapmadan, hala KILIÇDAROĞLU'nun temsilcisi ve vekili sıfatıyla, KILIÇDAROĞLU'na karşı bir hareketin içinde yer alamazsınız. Yer alırsanız da, bu etik dışı bir davranış olur.
Hani vardır ya; baba vefat eder, çocuklar, daha ölenin kırkı çıkmadan miras kavgasına tutuşurlar, hatta cinayetler işlenir bir aileden iki üç ölü çıkar, geri kalanlar da kodesi boylarlar ocakları söner gider, bir dünya malı mal için.
İşte biz, seçimin kaybında sorumlulukları olan kişilerin, kaybedilen seçimlerden hemen sonra, seçimin kaybının muhasebe ve özeleştirisi yapılmadan, kaybın gerçek nedenleri araştırılıp tespit edilmeden, bize göre çok önemli, seçimde toplam kaç sığınmacının oy kullandığı, bu oyların sayısının seçimlerin sonucuna olan etkisi saptanmadan, seçimin kaybından sorumlu olan kişiler tarafından, seçimin kaybının tüm sorumluluğunu KILIÇDAROĞLU'nun sırtına yükleyerek, yangından mal kaçırır gibi içi doldurulmamış değişim naralarıyla CHP'de değişim istenmesini ve genel merkezden gizli toplantılar yapılmasını etik ve parti ve ülkemiz adına yararlı bulmuyoruz.
Güner Yiğitbaşı
20/07/2023
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder