Halk Tv. nin başına gelenleri, haksız ve hukuksuz sudan sebeplerle programlarına getirilen yasakları, hukuksuz olarak tutuklanan muhalif gazetecileri hepiniz biliyorsunuz.
Tüm bu hukuksuzlukların ve pervasızlıkların çifte standart kararlarla yapıldığını halkımız görüyor ve olmayan demokrasimiz adına çok üzülüyoruz.
Siyasal iktidar, yandaşı RTÜK ve savcılar; bir televizyon kanalında insanları ölümle tehdit eden, elinde öldürülecek kişilerin listesinin bulunduğunu alenen açıklayarak suç işleyen bir bayan karşısında suskun kalıyor, 83 milyonun önünde yayın yoluyla suç işleyen bu bayan, hala elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam ediyor ve Halk Tv. ye işlemediği bir suçtan dolayı cezalar yağdıran RTÜK, bu kanala bir işlem yapmaya yanaşmıyor. Partizanlığın, yasa tanımazlığın ve pervasızlığın bu denlisini biz hiçbir iktidar döneminde görmedik ve yaşamadık, bundan sonra da göreceğimizi asla düşünmüyoruz.
Devletin kurumları asıl görevlerini unutmuşlar, varsa yoksa, darbe ve darbe paranoyası üzerinden iktidarını güçlendirmek ve devam ettirmek isteyen, darbe paranoyası üzerinden özgürlükleri tamamen yok etmenin planları içindeki siyasal iktidarın değirmenine su taşımanın uğraşı içindeler.
Aslında, muhalif kesimlerin; iktidarı hukuk dışı yollarla devirmeye yönelik yapmayı düşünüp planladıkları bir darbe falan yok, bu darbe iddia ve paranoyası üzerinden iktidar ve yandaşlarının yapmak istedikleri; kendilerinin, adım adım uygulamaya koydukları demokrasi karşıtı eylemleriyle, gerçekleştirmeye çalıştıkları darbelerin üzerini örtmektir.
Yürürlükteki anayasamızın; özgürlüklerle, egemenliğin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğuna, hukukun üstünlüğüne ve yargının bağımsız ve tarafsızlığına ilişkin maddelerini uygulamayarak, demokrasiyi fiilen ortadan kaldıran siyasal iktidar ve onun yandaşları, bu ülkede gerçek bir darbeyi başarmışlar ve demokrasimizi yok etmişlerdir.
Darbe ve darbeci arayanlar; bize göre, önce aynaya bakmalıdırlar.
Hakimler Savcılar Kurulunun; Karşıyaka Hakimi ve aynı zamanda Yargıçlar Sendikası Başkanı olan Sayın Ayşe SARISU PEHLİVAN hakkında almış olduğu üç ay süreli meslekten uzaklaştırmasına ilişkin kararı, artık bardağı taşıran son damla olmuştur.
Sayın Hakim Ayşe Hanım ne suçu işlemiştir. Kendisinin, hakim sıfatı ve kimliğini taşımaksızın vicdanlı ve aydın bir insan olarak, yaşam hakkını savunması, hiç kimsenin ölmemesini, türkülerin sesinin yok olmamasını istemesi, insan hayatını öncelemesi, suç mudur?
Hakime hanımın sosyal medyadaki bu paylaşımları; sosyal medyayı ve ülkeyi kendi geri ve ortaçağ zihniyetleriyle denetlemeye ve ülkeyi paralel bir yapı oluşturarak yönetmeye ve insanları dizayn etmeye çalışan, kendilerini bilmez iktidar yandaşlarının yaygaralarına kulak vererek, tuzu da kokutan akıl almaz, hukuk ve insanlık dışı karara imza atan HSK'nın ilgili üyelerini şiddetle kınıyor ve anayasal ve yasal yetki hudutlarına çekilmeye ve bu kararı yeniden gözden geçirmeye davet ediyoruz. Aksi halde, ileride çocuklarının ve torunlarının yüzlerine nasıl bakacaklarını merak ediyoruz.
Ülkemiz insanları öyle bir hukuksuzluğun girdabında boğuşuyor ki; hepsinin sinir sistemleri bozulmuş, korona virüsü dahi unutmuşlar ve hukuk tanımayan siyasal iktidarın gideceği seçime odaklanmışlar ve dört gözle seçimleri bekliyorlar.
Biz, maalesef bir erken seçim beklemediğimiz gibi, iş başındaki koltuğa yapışmış ve gitmek istemeyen siyasal iktidarın; İstanbul seçimlerinde meşru sandığı deviren tutumlarına bakarak, böyle giderse zamanında yapılacak bir seçimin dahi, Türk Milletine çok görüleceğinden endişe duyuyoruz.
Umarız yanılan biz oluruz ve geç de olsa demokratik seçimlerle bu kabustan kurtulur, insanlarımız ve ülkemiz.
Güner Yiğitbaşı
15/05/2020Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder