Bilim kurulu göstermelik kurulmaz, onun görüş ve kararları tavsiye niteliğindedir ama, siyasal iktidar uzmanlık gerektiren bu kararlara harfiyen uymak ve uygulamak zorundadır.
Bilim kurulunun aldığı tavsiye niteliğindeki kararların; kamuoyu, yani halkımızla paylaşılması, halkımızın bilim kurulu tarafından alınan tavsiye niteliğindeki kararları öğrenmesi ve bilmesi zorunludur.
Milli Güvenlik Kurulu da toplanıp kararlar almakta ve alınan ve yürütmeye tavsiye edilen bu kararlar, açıkça halkımızla paylaşılmaktadır.
Milli Güvenlik Kurulunun hükümete tavsiye ettiği kararların, halkımızla paylaşılmasına rağmen, Bilim Kurulunun aldığı tavsiye niteliğindeki kararların halkımızla paylaşılmaması, bazı şüpheleri ve dedikodu bilgileri beraberinde getirmektedir.
Halkımız, Bilim Kurulu tarafından alınan ve hükümete tavsiye edilen kararların ne olduğunu bilmelidir ki; bu kararlardan hangilerinin uygulamaya konulduğunu hangilerinin uygulamaya konulmadığını görmeli ve salgınla mücadelede hükümetin yaptığı ve yapacağı olası doğruları ve yanlışları, sandıkta değerlendirebilmelidir.
Salgınla mücadelede hükümetin aldığı kararların, seçilecek bir hükümet sözcüsü veya Sağlık Bakanı tarafından açıklanmayarak, doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından açıklanması da bize göre garip olup, bu uygulamanın, aynı zamanda AKP Genel Başkanı olan ERDOĞAN'ın, bu salgınla mücadelede siyasi bir rant elde etme düşüncesinde olduğu şüphesini uyandırmaktadır.
Dikkat ederseniz, Sağlık Bakanı da; yaptığı her açıklamasında sayın cumhurbaşkanımız demeden, onu adını anmadan, açıklamasına nokta koyamamaktadır.
Hükümet; plansız ve programsız, öncelik sırasına bakmadan yaptığı üretime yönelik olmayan verimsiz yatırımlar ve lüks harcamaları nedeniyle, hazinenin içini boşalttığı için, salgın hastalık nedeniyle iş yerlerini kapatmak zorunda oldukları için geçimlerini sağlayamayan her iş kolundaki esnafa ve emeğiyle gün kazanıp yiyen gündelikçilere gerekli maddi desteği sağlayamadığı, özellikle CHP'li Büyükşehir Belediyelerinin yoksul ve işsiz kalan halka yaptığı mali desteği, hatta bedava dağıttıkları ekmeği, siyasi rant uğruna yasakladığı için, halkımızın sıkı bir şekilde evde kalmalarını ve izole olmalarını sağlayamamış, sadece yirmi yaş altı ve altmış beş yaş üstü ölçüsünü koyarak, bu insanların tümüne uzun süreli sokağa çıkma yasağı getirmiş, bu yaş grubu içinde kalmalarına rağmen çalışanları da, evde oturmaya mahkum etmiştir.
Ne kadar saçma bir karar, yirmi yaş üstü ve altmış beş yaş altı tüm insanlar, çalışıp çalışmadıkları ayrımı yapılmadan sokağa salınmış, herke yaş kriterine göre aynı çuvalın içine atılmıştır.
Bu uygulama, salgınla mücadelede etkin olmadığı gibi, eşitlik kuralına da aykırıdır. Yaşın yirmi'nin üzerinde, altmış beşin altındaysa, bir yerde çalışmıyorsan dahi, sokağa çıkarak aylak aylak dolaşabilir ve virüs yayabilirsin denilmiştir.
Şimdi de, dereyi görmeden paça sıvanmaya başlanmış, ölümler ve yeni vakalar sonlanmadığı halde, virüs salgınının kontrol altına alındığı gerekçesiyle, bayram sonrası dahi beklenilmeden tedbirler gevşetilmeye başlanmıştır. AVM'lerin açılması çok mu gereklidir?
Uzun süreden bu yana evde hapis kalan altmış beş yaş üstü insanlara tanınan dört saatlik gezme ve hava alma izni yerindedir.
Ancak, sıkı tedbirlerin, bayramı da içine alacak olan genel bir sokağa çıkma yasağı uygulanarak, sonrasında yeni bir durum değerlendirmesi yapıldıktan sonra gevşetilmesinin düşünülmesi gerekirdi.
Bu yapılmadan, tedbirlerin gevşetilmesi, bugüne kadar yaptığımız fedakarlıkları, büyük bir kitlenen iki aya yakın süredir özgürlüklerinden mahrum kalarak evde kapanmalarını, ekonomik kayıpları boşa çıkaracak, silbaştan sıkı tedbirlerin alınmasına ve daha büyük maddi hasar ve insan kaybına neden olacaktır.
Bir yirmi gün daha sabredemediniz. Bu sabırsızlığınız, umarız tüm emekleri ve fedakarlıkları boşa çıkarmaz.
Güner Yiğitbaşı
05/05/2020Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder