Atatürk - Güner Yiğitbaşı
ATATÜRK,bu ülkenin ve Türk Milletinin varlık nedeni olan, en az peygamber mesabesinde yüce ve çok değerli bir varlığımızdır.
ATATÜRK, ölümünden geçen bunca yıla, malum çevrelerin onu unutturma ve karalama çabalarına rağmen, giderek daha çok sevilmekte ve ölümsüzleşmektedir.
Bunun farkında olan, ATATÜRK ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyetine ve demokrasiye düşman olan vatan hainleri, giderek azgınlaşmak ta ve onun kurduğu demokratik cumhuriyeti, ilkelerini, devrimlerini ve onu meydanlarda simgeleyen heykellerini yok etmek için, son çırpınışlarını sergilemektedirler.
ATATÜRK düşmanlarının;bizzat, ya da şartlar gereği sessiz kalmak suretiyle, açıkça destekledikleri ve teşvik ettikleri çok iyi anlaşılan tescilli hainleri kullanarak korkusuzca sergiledikleri bu alçak ve hain saldırıları, gerçek ATATÜRK'çüler olarak, üzülerek ve ibretle izliyoruz.
Dün ve bugün, bazı gazetelerde yer alan habere göre, Bayburt Belediyesinin kent merkezindeki ATATÜRK ve Milli Mücadele Kahramanlarının heykellerini söküp molozların arasına atması eylemini, şiddetle kınıyoruz ve o belediyenin başındaki bu uygulamayı yapan kişi ve kişiler ile bu eyleme sessiz kalarak o şahsa destek verenleri, ATATÜRK düşmanı ve vatan haini olarak ilan ediyoruz.
Bir kent meydanı, ihtiyaçlara göre yenilenmek üzere yeniden düzenlenebilir ve burada bulunan ATATÜRK heykeli, geçici olarak yerinden kaldırılabilir ama, sonradan yerine tekrar konulması düşünülen heykele layık olduğu saygı da gösterilmelidir. Bayburt Belediyesinin yaptığı gibi üstüne yırtık branda örtülerek çöplüğe atılamaz. Asıl çöplüğe atılacak olanlar, ATATÜRK ve ATATÜRK aydınlanmasına düşman olanlar, demokratik ve laik cumhuriyeti içlerine sindiremeyen ve yok etmek isteyenlerdir.
Bu ülkede, bizzat ATATÜRK tarafından kurulan Diyanet İşleri Başkanlığının başında bulunan ve iktidar tarafından halife muamelesi gören şahsın, daha geçenlerde 10 Kasım'dan bir gün önce, resmi kıyafetiyle ve resmi aracıyla, ATATÜRK, laik ve demokratik cumhuriyet düşmanı vatan haini MISIRIĞLU isimli şahsı ziyareti ve bu kişinin hala görevde tutulması,laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetinin ve milletimizin hiç hak etmediği büyük bir kara lekedir.
ATATÜRK ve onun kurduğu laik demokrasi ve cumhuriyet sevdalısı insanlar, üzerlerine kabus gibi çöken bu kara lekeyi demokratik yollarla, mutlaka temizleyeceklerdir, buna inancımız tamdır.
ATATÜRK'e saldıranlara, ona diktatör diyenlere şu cevabı vermek istiyoruz.
ATATÜRK; hem laik ve hem de dindar olunamaz diyenlere inat, hem laik ve hem de dindardır, dinine sahip çıkmış ve şu anda kuruluş amacından saptırılarak, ülkemizin sırtında kambur olan ve laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelen Diyanet İşleri Başkanlığının kurucusudur, yüzünü modern batıya dönmüş, aklı ve bilimi kendisine rehber edinmiş, bağımsızlık aşığı, özgürlüklerden yana, demokrasi aşığı, Türk Milletini seven, her icraatını milletin yararına ve onu yanına alarak yapan yüce bir kişidir.
ATATÜRK'ün; gerici ve şeriat yanlısı asilerin ve çevrelerin, cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında, laik cumhuriyete yönelik, gerici, saltanat, hilafet ve şeriat yanlısı saldırı ve isyanlarını önlemek için kullanmak zorunda kaldığı sertliğe ve radikal önlemlere bakarak, örneğin, Menemendeki gerici ayaklanmada Kubilay'ın kafasının kesilmesi üzerine, söylediği bilinen “ yakın şu Menemeni” sözü ve benzeri radikal uygulamaları nedeniyle, bugün bazı malum kişi ve çevrelerin sıkça dile getirdikleri, ATATÜRK'ün bir diktatör olduğuna yönelik suçlamalarına da, yeri gelmişken, buradan bir cevap vermek istiyoruz.
Evet, saltanatın, hilafetin, tekke ve zaviyelerin, cemaatlerin, dini eğitimin olmadığı, akla ve bilime dayanan laik ve demokratik bir cumhuriyete karşı çıkanlara, ayaklananlara, isyan edenlere karşı acımasız bir diktatördür ATATÜRK. Bu gerçeği, biz dahil kimse inkar edemez, inkar eden de yok zaten. ATATÜRK'ün o dönemlerde diktatörce uyguladığı tedbirler alınmasaydı, bugün demokratik ve laik cumhuriyet olabilecek miydi? Tabii ki, olamayacaktı.
Evet ATATÜRK; yabancı devletlerin hayranla baktıkları ilkelerini benimsedikleri, milli mücadelesini rehber aldıkları, adına kitaplar yazdıkları, özel yayınlar yapıp kitap ve dergilerine kapak yaptıkları, tüm kurum ve kurallarıyla, kalıcı laik ve demokratik bir Türkiye Cumhuriyetini oluşturmayı kendine amaç edinen, diktatörlüğü kalıcı ve nihai bir amaç değil, geçici bir süre araç olarak kullanan, nihai ve gerçek amacı, hak ve özgürlüklere dayalı demokratik ve laik cumhuriyet olan, hiçbir ayrım yapmadan milletini seven, milletiyle övünen ve gurur duyan, devrimci ve demokrat büyük bir devlet adamıdır.
Var mı itirazı olan?
30/Kasım/2018
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
ATATÜRK, ölümünden geçen bunca yıla, malum çevrelerin onu unutturma ve karalama çabalarına rağmen, giderek daha çok sevilmekte ve ölümsüzleşmektedir.
Bunun farkında olan, ATATÜRK ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyetine ve demokrasiye düşman olan vatan hainleri, giderek azgınlaşmak ta ve onun kurduğu demokratik cumhuriyeti, ilkelerini, devrimlerini ve onu meydanlarda simgeleyen heykellerini yok etmek için, son çırpınışlarını sergilemektedirler.
ATATÜRK düşmanlarının;bizzat, ya da şartlar gereği sessiz kalmak suretiyle, açıkça destekledikleri ve teşvik ettikleri çok iyi anlaşılan tescilli hainleri kullanarak korkusuzca sergiledikleri bu alçak ve hain saldırıları, gerçek ATATÜRK'çüler olarak, üzülerek ve ibretle izliyoruz.
Dün ve bugün, bazı gazetelerde yer alan habere göre, Bayburt Belediyesinin kent merkezindeki ATATÜRK ve Milli Mücadele Kahramanlarının heykellerini söküp molozların arasına atması eylemini, şiddetle kınıyoruz ve o belediyenin başındaki bu uygulamayı yapan kişi ve kişiler ile bu eyleme sessiz kalarak o şahsa destek verenleri, ATATÜRK düşmanı ve vatan haini olarak ilan ediyoruz.
Bir kent meydanı, ihtiyaçlara göre yenilenmek üzere yeniden düzenlenebilir ve burada bulunan ATATÜRK heykeli, geçici olarak yerinden kaldırılabilir ama, sonradan yerine tekrar konulması düşünülen heykele layık olduğu saygı da gösterilmelidir. Bayburt Belediyesinin yaptığı gibi üstüne yırtık branda örtülerek çöplüğe atılamaz. Asıl çöplüğe atılacak olanlar, ATATÜRK ve ATATÜRK aydınlanmasına düşman olanlar, demokratik ve laik cumhuriyeti içlerine sindiremeyen ve yok etmek isteyenlerdir.
Bu ülkede, bizzat ATATÜRK tarafından kurulan Diyanet İşleri Başkanlığının başında bulunan ve iktidar tarafından halife muamelesi gören şahsın, daha geçenlerde 10 Kasım'dan bir gün önce, resmi kıyafetiyle ve resmi aracıyla, ATATÜRK, laik ve demokratik cumhuriyet düşmanı vatan haini MISIRIĞLU isimli şahsı ziyareti ve bu kişinin hala görevde tutulması,laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetinin ve milletimizin hiç hak etmediği büyük bir kara lekedir.
ATATÜRK ve onun kurduğu laik demokrasi ve cumhuriyet sevdalısı insanlar, üzerlerine kabus gibi çöken bu kara lekeyi demokratik yollarla, mutlaka temizleyeceklerdir, buna inancımız tamdır.
ATATÜRK'e saldıranlara, ona diktatör diyenlere şu cevabı vermek istiyoruz.
ATATÜRK; hem laik ve hem de dindar olunamaz diyenlere inat, hem laik ve hem de dindardır, dinine sahip çıkmış ve şu anda kuruluş amacından saptırılarak, ülkemizin sırtında kambur olan ve laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelen Diyanet İşleri Başkanlığının kurucusudur, yüzünü modern batıya dönmüş, aklı ve bilimi kendisine rehber edinmiş, bağımsızlık aşığı, özgürlüklerden yana, demokrasi aşığı, Türk Milletini seven, her icraatını milletin yararına ve onu yanına alarak yapan yüce bir kişidir.
ATATÜRK'ün; gerici ve şeriat yanlısı asilerin ve çevrelerin, cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarında, laik cumhuriyete yönelik, gerici, saltanat, hilafet ve şeriat yanlısı saldırı ve isyanlarını önlemek için kullanmak zorunda kaldığı sertliğe ve radikal önlemlere bakarak, örneğin, Menemendeki gerici ayaklanmada Kubilay'ın kafasının kesilmesi üzerine, söylediği bilinen “ yakın şu Menemeni” sözü ve benzeri radikal uygulamaları nedeniyle, bugün bazı malum kişi ve çevrelerin sıkça dile getirdikleri, ATATÜRK'ün bir diktatör olduğuna yönelik suçlamalarına da, yeri gelmişken, buradan bir cevap vermek istiyoruz.
Evet, saltanatın, hilafetin, tekke ve zaviyelerin, cemaatlerin, dini eğitimin olmadığı, akla ve bilime dayanan laik ve demokratik bir cumhuriyete karşı çıkanlara, ayaklananlara, isyan edenlere karşı acımasız bir diktatördür ATATÜRK. Bu gerçeği, biz dahil kimse inkar edemez, inkar eden de yok zaten. ATATÜRK'ün o dönemlerde diktatörce uyguladığı tedbirler alınmasaydı, bugün demokratik ve laik cumhuriyet olabilecek miydi? Tabii ki, olamayacaktı.
Evet ATATÜRK; yabancı devletlerin hayranla baktıkları ilkelerini benimsedikleri, milli mücadelesini rehber aldıkları, adına kitaplar yazdıkları, özel yayınlar yapıp kitap ve dergilerine kapak yaptıkları, tüm kurum ve kurallarıyla, kalıcı laik ve demokratik bir Türkiye Cumhuriyetini oluşturmayı kendine amaç edinen, diktatörlüğü kalıcı ve nihai bir amaç değil, geçici bir süre araç olarak kullanan, nihai ve gerçek amacı, hak ve özgürlüklere dayalı demokratik ve laik cumhuriyet olan, hiçbir ayrım yapmadan milletini seven, milletiyle övünen ve gurur duyan, devrimci ve demokrat büyük bir devlet adamıdır.
Var mı itirazı olan?
30/Kasım/2018
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu