Donan Şehitler Üstüne

“Çocuğumun şehit olduğu haberini mezarlıklar müdürlüğünden telefon eden bir kişi söyledi. İşte o an oğlum gibi dondum kaldım”. Yuh olsun artık, evladı dağ başında

Şehit Babası Oğlunun Şehit Olduğunu Mezarlıklar Müdürlüğünden Edilen Telefonla Öğrenmiş.

Birkaç gün önce Tunceli’nin Nazımiye ilçesinde 2 bin 400 rakımlı arazide, Mersin’li iki uzman çavuşlar Ferruh Dikmen ile Asım Türkel donarak şehit olmaları Türkiye’yi yasa üzüntüyle boğmuştu. Sözcü’nün Ankara temsilcisi Saygı Öztürk’ün
Donan Şehitler Üstüne
“Baba anlatıyor: O an oğlum gibi ben de dondum”  başlıklı yazısından öğrendiğimize göre, donarak şehit olan Mersin’li Asım Türkel’in babası Hasan Türkel, bu üzüntü veren olayı şöyle anlatıyor: “Çocuğumun şehit olduğu haberini mezarlıklar müdürlüğünden telefon eden bir kişi söyledi. İşte o an oğlum gibi dondum kaldım”.
Yuh olsun artık, evladı dağ başında donarak şehit olan babaya mezarlıklar müdürlüğünce hem de telefonla mı bildirilir. Yetkili bir kişi yanında doktor da olmak üzere usulüne uygun babaya iletilmez miydi? Böylesine vurdumduymazlık, böylesine duyarsızlık olur mu?
Öteki şehit Ferruh Dikmen’in şehit olduğu haberinin Silifke Kaymakamı aileye bildirdiğini aynı yazıdan öğreniyoruz.
Hele şu çağda, pusula gibi çeşitli yön bulma aygıtları yanında, donmaya karşı kalın ve değişik giysiler olduğu zamanda askerimizin ekim ayında bile dağda donması düşündürücü. Bu askerlere, donma tehlikesi ile karşılaştıklarında bir mağaraya sığınma, ateş yakma veya bir köy buluncaya kadar durmadan yürüme gibi çok değişik önlemler öğretilmesi gerektiğini düşünüyoruz ve üzüntü duyuyoruz.
Anlaşılıyor ki, olumsuz ayrıntıların öğrenilmemesi için Meclis’te verilen araştırma önergesini AKP’lilerin ret etmesinde bir gizleme istemi olduğu belli, diye düşündük.
Donan Şehitler Üstüne

Tanık Olduğum bir şehit olayı: 1974 de Kaman’da öğretmen olarak çalışıyordum. Kıbrıs Barış harekâtı günlerinde olayları heyecanla izliyorduk. TV yoktu, sadece radyodan haberleri izliyorduk. Hemen kapı komşumuz Nazır Kürkçü diye yaşlıca bir komşumuz vardı. Oğlu Orhan Kürkçü askerdi ve Kıbrıs harekâtında paraşütçü olarak birliği ile istenilen bölgeye inerken, havada Rum ateşiyle vurulup şehit oluyor. Oraya şehit olan askerler arkadaşları ile defnediliyor.
Komşumuzun oğlu Orhan Kürkçü’nün şehit haberini Kaman Askerlik Şubesine üç gün sonra bildiriliyor. Dördüncü gün de Askerlik şubesi şehidin babasının şubeye gelmesini istiyor. Askerlik Şubesi, şehit babası Nazir Kürkçü’ye “oğlunun şehit olduğunu” söylüyor, kanlı kol saati ve para cüzdanını veriyor.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra hemen hemen Kaman’a gelen bu ilk şehidin bu durumunu bu şekilde yaşlı babasına bildirilmesi ne kadar duygusuz bir olaydı. Oysa ilçenin kaymakamı, rütbeli bir asker ve bir doktorla o yaşlı adama usulüne uygun bildirebilirlerdi.
Yaşlı Nazır Kürkçü, askerlik şubesinden evine kadar cadde ve sokakları bastonuna dayana dayana ağlayarak, “oğlum şehit olmuş, Orhan’ım şehit olmuş”  diye feryat ederek evine doğru geliyor.
Yaz günü olduğu için kapılarımız açıktı, sokakta uzaktan bu feryadı duyduk. Dışarı çıktık, yaşlı komşumuz ağlayarak olayı anlattı. Yüreğimiz yandı, çünkü komşumuzla o kadar birbirimize yakındık.
(Şehit Orhan’ın annesi Dönüş Teyze, onların hepsine rahmet diliyorum şu anda gözyaşlarımla bunları yazıyorum, evinin bahçesindeki ocakta çitil çibille kocaman bir tencere tarhana çorbası yapar, “çocuklar yesin” diyerek, o zaman yeni emekleyip yürümeye başlayan iki oğluma bir tas çorba verirdi).
Barış Harekâtının başladığı 24 Temmuz 1974 günü Orhan şehit oluyor. Üç gün komşumuz Orhan hakkında “bilgi haber alamıyoruz” diye endişe ediyorlardı.
24 Temmuz 1974 de eşimin gördüğü rüya: Yazımı yazarken, eşimin 24 Temmuz’da 44 yıl önce gördüğü o rüyayı eşime hatırlattım. Eşim Gülhan, yeni görmüş gibi rüyasını tekrar anlattı: “Komşumuz Orhan’ların evinin önünde düğün gibi bir kalabalık vardı, Nazir amcanın gelini lokum dağıtılıyordu, sonra bir tabut geldi, tabutun içinden kınalar saçılıyordu”.
Olayı ben de hatırladım, eşime demiştim ki “sakın Gülhan bu rüyayı komşumuz Nazir Amcagile anlatma, Orhan’ın şehit olma ihtimali var”.  Acı gerçek barış harekâtının dördüncü günü komşumuza ulaştı.
Burada tekrar vurgulamak gerekirse, vatan için şehitler oldu olacak. Bu vatan üstünde, nice cephelerde şehit olmuş binlerce on binlerce şehidin acısı, anısı, ağıdı vardır; vatanı vatan yapan şehitlerimizdir.  Ama şehit haberinin bu şekillerde yukarıdaki örneklerde olduğu gibi bildirilmesi insana hüzün veriyor. Vatan içinse, vatanın yerel temsilcileri şehit ailesinin gönlünü incitmeden bildirmesi gerektiğini takdir edersiniz sanırım.

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız 

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget