Türkiye Cumhuriyetinin bugün için var olan en büyük sorunlarından birisi, tarafszlığını yitirmiş, daha doğrusu, seçildiği andan itibaren, etmiş olduğu yeminine ve Anayasanın emredici hükmüne rağmen hiç tarafsız olamamış olan Cumhurbaşkanı sorunudur.
Evet, Anayasanın açık hükümlerine ve yine Anayasada yer alan Cumhurbaşkanının yemin metnine göre, tarafsız olması ve eski partisi AKP ile olan ilişkisini sonlandırması zorunlu olduğu halde, Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Bey, yeminine ve Anayasanın amir hükümlerine uymamakta direnerek, bir partili gibi konuşmaya, AKP'nin propagandasını yapmaya ve yaklaşan seçimlerde AKP'ye rey talep etmeye devam etmektedir.
Anayasa sadece, silahlı güçler tarafından, silah, tank,top kullanarak ihlal edilmez, devleti yöneten ve elinde kamu kudretini ve gücünü bulunduran kişi veya kişler de, bu cebir güçlerini kullanarak, Anayasal düzeni yıkma teşebbüsü içinde bulunabilirler.
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, meşruiyetini ilk önce seçimlerden alır. Cumhurbaşkanlığı sçiminde yeterli oyları alarak Cumhurbaşkanı seçilen kişi, meşru bir Cumhurbaşkanı olarak görevine başlar.
Ancak, seçimle kazanılan bu meşruiyet yeterli değildir. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin, seçimle kazandığı bu meşruiyetini, Anayasanın kural ve ilkelerine ve yaptığı yeminine sadık kalarak sürdürmesi zorunludur. Yani, seçimle kazanılan meşruluğun kaybedilmesi de mümkündür.
Seçimle meşru olarak Cumhurbaşkanı olan ve görevine başlayan ve görevine başlarken de tarafsızlık yemini eden Tayyip Bey; maalesef, Anayasal boşluklardan istifade ederek ve Cumhurbaşkanlığına bir zarar gelmeyeceğini düşünerek, tarafsızlık yeminine baştan itibaren uymamış, taraflı bir Cumhurbaşkanı olmuş ve eski partisi olan AKP ile ilişkisi, Anayasa gereği hukuken sonlanmış olmasına rağmen, fiilen AKP Genel Başkanı gibi, konuşmaya ve davranmaya devam etmiş olması nedeniyle, seçimle kazandığı Anayasal meşruiyetini yitirmiştir.
Bu itibarla, bugün, SÖZCÜ Gazetesinde yazar Emin ÇÖLAŞAN'ın kendi köşesinde yazdığı, “Tayyip'in Yeni Baskı Yöntemi” başlıklı makalesinde belirttiği gibi, Tayyip Bey'e yönelik salt eleştirilerin, hakaret teşkil etmeyeceği gerçeği bir yana, bu eleştirilerden hakaret içerenlerin dahi, Cumhurbaşkanlığı görevini,Anayasanın emrettiği şekilde ve herkesin uymak zorunda olduğu kurallara göre yerine getirmeyen, Anayasanın öngördüğü şekilde tarafsız olamayan ve eski partisi ile olan ilişkisini fiilen kesmeyerek, eski partisinin propagandasını yapan, bunun için teşekkür mitingleri adı altında meydanlara çıkarak mitingler yapmayı planlayan Tayyip Bey'in; Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmasına rağmen, Anayasanın emrettiği anlam ve şekilde Cumhurbaşkanı olamaması nedeniyle, TCK. nın 299. maddesinde düzenlenen, Cumhurbaşkanına hakaret suçunun korumasından yararlanması, 45 senelik hukukçu olan bize göre, asla mümkün değildir. Şayet, Tayyip Bey'e yönelik olarak söylenen sözler, ağır eleştiri hudutlarını aşarak, hakaret teşkil etmekteyse, her normal vatandaşın yararlandığı yasa maddelerine göre hakkını arayabilir, bu koşullarda, tarafsız bir Cumhurbaşkanı olamamaktan kaynaklı olarak Tayyip Bey'e hakaret edenler hakkında, TCK.nın 299 maddesinin uygulanabilmesi mümkün değildir.
Tayyip Bey'in, artık saplantı haline getirdiği Türk tipi başkanlık sistemini getirerek ülkemizde tek adam olma hayalini gerçekleştirebilmesi için, AKP'nin, Anayasayı değiştirebilecek çoğunlukla iktidar olması gerektiğinden, Tayyip Bey tarafsızlığını bir kenara koymuş ve AKP'nin seçimleri kazanması içi çalışmalara başlamış, meydanlara çıkma hazırlığı içine girmiş ve hatta Kırşehir örneğinde olduğu gibi, AKP'ye oy istemeye başlamıştır.
Tayyip Bey'in muhalefeti sürekli eleştiren ve AKP'ye oy isteyen bu taraflı ve Anayasaya aykırı tutumu, önümüzdeki 7 Haziran milletvekili genel seçimlerini fesada uğratacak ve AKP yararına, muhalefet partileri aleyhine bir haksız rekabet oluşturacak, seçimlerin düzen içinde yönetimi, güveni ve dürüstlüğü bozulacaktır.
Anayasamızın 79. maddesi çok açıktır. Anayasamızın, SEÇİMLERİN GENEL YÖNETİM VE DENETİMİ başlıklı bu 79. maddesine göre; seçimler,yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzluklar, şikayet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama görevi,Yüksek Seçim Kurulunundur.
Yüksek Seçim Kurulu, 7.Haziranda yapılacak olan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçim Takvimini açıklamış olup, buna göre, seçimin başlangıcı 10.Mart olarak belirlenmiştir. Yüksek Seçim Kurulu tarafından seçimin başlangıcı olarak belirlenen 10.Mart.2015 tarihinden itibaren, seçimlerin düzen içinde ve dürüst bir şekilde yürütülmesinin önünde engel teşkil eden, kimden gelirse gelsin, her türlü yasa ve Anayasa dışı davranışlar, seçimlerin düzen içinde ve dürüstlükle yapılmasından sorumlu olan ve bunun denetimi ile görevli ve yetkili olan Yüksek Seçim Kuruluna şikayet edilebilecek ve Yüksek Seçim Kurulu bu şikayetler konusunda kesin olarak bir karar verecektir.
Hatta, Anayasanın bu 79. maddesinde yer alan açık hüküm gereğince, Yüksek Seçim Kurulu seçimlerin düzenini ve dürüstlüğünü bozan davranışlara bizzat tanık olursa, bu davranışlara resen müdahale etmek zorundadır.
Tayyip Bey'in 7.Haziran seçimleri için AKP yararına meydanlara çıkarak seçim propaganda miting ve konuşmaları yapması da, seçimlerin dürüstlüğü ilkesinin ağır bir ihlali olup, Anayasanın 79. maddesine göre,Yüksek Seçim Kurulu buna da müdahale etmek ve Tayyip Bey'in bu tür miting, konuşma ve meydan toplantılarına son vermesi için karar alıp yaptırım uygulamak mecburiyetindedir.
Seçimlerin tarafsız ve dürüst bir şekilde yapılması ve milli iradenin tecellisine gölge düşürülmemesi için dir ki; Anayasamızın 114. maddesine göre,Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce, Adalet, İçişleri ve ulaştırma bakanlarının çekilmeleri, yani bakanlık görevlerinden istifa etmeleri ve onların yerlerine Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışarıdan bağımsız kişilerin Başbakan tarafından bakan olarak atanmaları zorunluluğu getirilmiştir.
Anayasanın bu 114. maddesi, seçimlere etki yapılmamasının ve seçimlerin dürüstlüğünün ihlal edilmemesinin önemini ve gerekliliğini açıkça ortaya koymakta olup, Anayasaya göre tarafsız ve partili olmaması gereken bir cumhurbaşkanının, Anayasa hükümlerini çiğneyip seçimlere burnunu sokarak, bir parti lehine seçim propagandası yapması halinde, Yüksek Seçim Kurulu devreye girerek, seçimlerin dürüstlüğünü ihlal eden bu müdahaleyi önlemek için karar alıp uygulamak zorundadır.
Muhalefet partilerine, böyle bir hak ve imkanlarının bulunduğunu, Yüksek Seçim Kuruluna başvurmak için şimdiden hazırlık içine girmelerini hatırlatırız.
03/02/2015
Güner YİĞİTBAŞI
İzmir Barosu Üyesi Avukat
Yorum Gönder