Ancak, ERDOĞAN da çok iyi bilmektedir ki; meclisteki sandalye sayısı anayasayı bu amaçla değiştirmeye yeterli değildir.
Öncelikle, mecliste muhalefetin de desteğini alması zorunludur.
ERDOĞAN'ın ilk aklına gelen kurtuluş yolu, DEM Partiyi kendi saflarına çekmektir.
Bunun için de kendisinin çok deneyimli olduğu Kürt açılımı kartını açmak zorunludur.
DEM Partiye rağmen yine de eksik kalacak diğer parmakları da; AKP'den ayrılarak altılı masa piyangosundan dolayı CHP listelerinden meclise giren Davutoğlu ve Babacan'ın partilerine mensup milletvekillerini ve de İYİ Partiden milletvekillerini, hatta ve hatta imkanlarını zorlayarak, çok zor ve az da olsa, CHP'den bazı milletvekillerini ayarlayarak sağlayabileceğini, düşünmektedir.
Yani, ERDOĞAN; amacına ulaşabilmek için, öncelikle DEM Parti grubunu ikna etmek zorunda olduğunu çok iyi biliyor.
DEM Partinin yumuşak karnı ne? Kürt açılımı ve ÖCALAN'a özgürlük.
ERDOĞAN için aşılması gereken zor ama, zor olduğu kadar. aynı zamanda çok kolay bir engel de, Cumhur İttifakı ortağı BAHÇELİ ve partisi MHP..
ERDOĞAN;BAHÇELİ'nin, Cumhur İttifakından çok memnun ve mutlu. Siyaseten hiçbir sorumluluk almadan iktidarda olmanın tüm nimetlerinden faydalanıyor, çok az bir oy oranı ve milletvekili sayısıyla iktidar olmanın keyfini ve mutluluğunu yaşıyor, yaşı da gelmiş uzatmaları oynuyor hayatının son demlerini ERDOĞAN sayesinde iktidarda kalarak sözünün geçtiği herkesin saygı göstermek zorunda kaldığı bu lale devri koşullarında geçirmek istediğini, kendisine büyük bir sadakatle biat ediyor, katolik nikahıyla kendisine bağlı olduğunu çok iyi biliyor ve bu nedenle BAHÇELİ'nin; DEM Partiye alerji duymasına ve kapatılması için avaz avaz bağırmasına rağmen, kendisini desteklemeye devam edeceğini de çok iyi bildiği için, ERDOĞAN ile BAHÇELİ, aylar öncesinden, DEM Partiyi saflarına çekmenin planlarını yapmışlar ve bu planın ilk aşamasını bizzat BAHÇELİ eliyle 1.Ekim de Meclisin açılışında uygulamaya geçirmeye başlamışlardır.
BAHÇELİ, bayram değil seyran değil, eniştem beni niçin öptü sözüne rahmet okutacak bir şekilde, DEM parti sıralarına giderek DEM Partililerin ellerini sıkarak şirinlik abidesi kesilmiştir.
Bununla yetinmeyen BAHÇELİ; geçtiğimiz salı günü, MHP meclis grup toplantısında yaptığı konuşmasında, sürpriz bir şekilde; ÖCALAN meclise gelsin, DEM Parti grubunda konuşarak PKK örgütünü fes ettiğini açıklasın diyerek, planın asıl bombasını patlatarak tüm kamuoyunu dehşete düşürmüştür.
Kim ne derse desin, BAHÇELİ'nin bu sürpriz ÖCALAN açılımı, ERDOĞAN ve BAHÇELİ arasındaki ittifak ve anlaşmanın, hazırlanan planın ikinci perdesidir.BAHÇELİ; ÖCALAN'ı mecliste konuşmaya davet eden açıklamasını ERDOĞA'ın bilgisi dışında yapmıştır diyenler yanılmaktadırlar.BAHÇELİ''nin böyle bir açıklamayı ERDOĞAN'dan habersiz yapması, hayatın olağan akışına ve DEM Parti ile ilgili olarak bugüne kadar savunduğu görüşlerine aykırıdır. BAHÇELİ;bu ÖCALAN açıklamasını kayıtsız ve şartsız kendisine biat ettiği ERDOĞAN'ın hatırı ve ricası üzerine ve de iktidar nimetlerinden yararlanmaya ve ERDOĞAN ile birlikte ülkeyi istedikleri gibi, keyfi olarak yönetmeye devam etme arayışı içinde yapmıştır.
ERDOĞAN da, BAHÇELİ de; örgütü fes etme iradesini açıklaması için meclise davet ettikleri ÖCALAN'ın yakalandığı ve mahkum edildiği 25 seneden bu yana örgüt üzerindeki etkinliğinin kalmadığını, köprülerin altından çok suların akıp gittiğini, örgüt içinde yeni oluşumlar olduğunu, yeni oluşuma ABD'nin de dahil ve taraf olduğunu, Büyük Ortadoğu Projesi için, ABD'nin; PKK, PYD ve YPG'ye büyük yatırımlar yaptığını, ABD ile anlaşmadan bu terörün sonlanamayacağını, Kürt sorununun milli bir sorun olmaktan çıktığını, Uluslar arası bir sorun haline geldiğini, İmralıdaki kapana kısılı ÖCALAN'ın boyunu aşan, çok başlı ve devasa bir sorun haline geldiğini, kendilerinin de asıl amaçlarının, muktedir olmadıkları KÜRT sorununu çözmeye yönelik olmadığını,havanda su dövdüklerini çok iyi biliyorlar,
Gelelim TUSAŞ saldırısına.
Evet bu saldırı BAHÇELİ'nin ÖCALAN açılımından çok önce planlanmış bir saldırı olmakla birlikte,BAHÇELİ; bu ÖCALAN açılımıyla, örgüt adına bu eylemin gerçekleştirilmesi için çok iyi bir iklim yaratmış ve örgüt de bundan yararlanarak eylem için düğmeye basmıştır. Öyle ya; iktidarın küçük ortağı bir imkansız teklifle ÖCALAN'ı meclise davet etmiş, ona özgürlük vaat etmiş, böyle güzel ve barış ortamında örgüt eylem yapmaz, bu açılım ve barış vaadinin üzerine benzin dökmeye kalkmaz havasının hakim olduğu bir zaman diliminde böyle bir baskın kimin aklına gelebilirdi?
Demek ki, gelebiliyormuş, örgütle müzakere edilmez mücadele edilirmiş.
Uzun lafın kısası, iktidarın ve ortağının; Türkiye’nin sorunlarıyla, PKK terörüyle uğraşacak ne istek ve arzusu, ne de imkanı var, tek istekleri; saray düzeninin aynı koşullarda ve aynı kişilerle hayat boyu sürdürülmesi maalesef.
25/10/2024
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder