MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, herkesi şaşırtan bir açıklama yaptı. Bahçeli, İmralı Adası'ndaki cezaevinde tutulan terör örgütü elebaşı Öcalan'ın “'tecridi' kalkarsa TBMM'ye gelip DEM Parti kürsüsünden konuşsun” dedi. Katil, mahkûm Öcalan aynı istemi yakınları, avukatları, DEM lilerle de kamuoyuna iletemez miydi? Bu istem üstelik daha önce de denendi ve sonuç alınamadı. Osmanlının zulmüne karşı direnen Toros Türkmenlerinin direniş türküsünün çağrıştırdığı gibi, “ferman Öcalan’ınsa dağlar bizimdir”(1) diyen dağlardaki PKK lılara ne denli etki edebilir. Nitekim Cemil Bayık’ından bilmem ne terör başına kadar Kandil’dekilerin, “biz silahları bırakmayız” diyen tepkileri geliyor. Bahçeli’nin bu istemi ne kadar iyi niyetle söylenirse söylensin, PKK eylem ve katliamlarında 40 bin vatandaşımız kaybetmenin üzüntüsü ile şehit, gazi yakınları bu isteme şiddetle karşı çıkıyorlar.
Aşağıdaki olayları Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu’nun yaşadıklarını açıklayan insanın kanını donduran konuşmayı anlatan videoyu telefonuma bir dost tarafından gönderildi, bu videodan yazarak sizinle de paylaşmak için aşağıya alıyorum.
“Aşağı yukarı 92-93-95 gibi terörün en yoğun olduğu yıllar. Ben o zamanları yüzbaşıyım bir ortopedi uzmanı olarak Diyarbakır Askeri Hastanesinde çalışıyorum. 24 saatin yetmediği günler, gelen yaralının şehidin haddi hesabı yok. Bir yaralım mayına basmıştı, bir ayağını kesmek zorunda kaldım ertesi gün bribing yapıyorum, çocuğun başına geldim bana döndü dedi ki, “komutanım benim ayağıma kartondan bir ayak yapar mısınız” Anlamadım, dedim, “kartondan bir ayak yapar mısınız” dedi. Niye evladım ne oldu, dedim. “Komutanım, ben köyümün güreşçisiyim, benim ayağımı köyümde giderken annem böyle görürse kalbine bir şey olur diye korkuyorum, onun için bana kartondan bir ayak yaparsanız en azından bunu annem fark etmeyebilir” dedi.
O tavanın üstüme geldiğini nefesimin daraldığını, nefes alamadığımı hissettim. Onun gibi altı tane yaralım yatıyordu koğuşta ben, öteki yaralılar, hemşireler ağlamaya başladık. (Yazarken gözyaşlarımı tutamıyorum).
İki gün sonra annesi geldi hastaneye. Ben onu alıştırmak istedim, konuşmak istedim, annesi “hiç merak etmeyin” dedi annesi, bir Anadolu kadınıydı. Çocuğunun yatağının başına geldik, oğlu ayağını göstermemek istedi annesine ama annesi: “Evladım”, dedi, sen beni gazi annesi yaptın, bundan daha büyük bir mertebe olur mu? Ayağını vatan için vermişsin önemi var mı, sen hayattasın ya evladım” dedi. Yine nefesim boğulmaya yine tavan üstüme geliyormuş gibi oldu.
Şimdi bütün bunlar yaşandı, nice şehitler verdik, nice gazilerimiz var, yaralılarımız var, özellikle hendek savaşlarında 700 küsur şehidimiz var, binlerce yaralımız var. Henüz açılım sürecinden sonra olan olaylardan sonra şimdi de kalkıyoruz diyoruz ki, bir cani yani bir terörist başı yani bir çocuk katili “Meclise geldin konuşma yapsın”. Bunu söylerken Meclise konuşmak çok kolay, TEV kameralarına konuşmak çok kolay, ama evladını kaybetmiş, evladı şehit olmuş bir annenin babanın ya da evladı gazi olmuş bir annenin babanın o bir gazinin gözünün içine bakarak bir bu terörist başını “buraya getireceğiz, konuşacağız” diyebilecek misiniz? İşte bunları düşünün böyle bir karar alırken bu vatanın savunması için bu vatanın bölünmez bütünlüğü için bekası için canını esirgemeyen ve hiçbir şekilde gazilik ya da şehitlik mertebesinden çekinmeyen, ölüme giden bu gençlerimize subayımızın, astsubayımızın, uzman çavuşumuzun, erimizin ve o ailelerin gözünün içine bakarak bunu söyleyebilecek misiniz? Saygılar sunarım.”
Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com
Sonnot
(1)“Ferman padişahınsa dağlar bizimdir”.
Yorum Gönder