AKP-RTE iktidarı Atatürk düşmanlığını seyrediyor

Atatürk büstlerine saldırılara tepkisiz kalıyor

AKP-RTE iktidarı Atatürk düşmanlığını seyrediyor
Taa İktidara gelmeden önceleri bile, laikliği ve Atatürk’ü sevmemişlerdi, söylemleri ile bunu dışa vurmuşlardı. Bunu bilen Atatürk düşmanları da ortamı uygun bulunca Atatürk’ün büstlerine, laikliğe saldırmaya,  Atatürk’ü anımsatan Ulusal bayramları dışlamaya başladılar.
Bir yerde, ülkede Atatürk düşmanlığı gibi çok zararlı ve yıkıcı bir bataklık yarattınız mı, orada çok hızla sivrisinekler, zehirli haşereler, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanları çoğalmaya başlarlar. Son aylarda dikkat ettiniz mi, sanki mısır patlağı gibi kâh o ilden, kâh bu kazadan Atatürk büstlerine saldıranlar, Atatürk aleyhinde hakaretler devam ediyor.  Aslında son aylarda artan oranda Atatürk düşmanları, İşte o haşereler, Atatürk şahsında laik düzene, ülkenin yıkılışına saldırmaktalar.

Çağdaşlık laiklikle olur
Anayasa değişikliği arifesinde, hatırlar mısınız, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, “anayasa değişikliğinde laiklik olmayacak” diyordu.
İsmail Kahraman şunu bilmeli ki, laik olmayan devlet asla çağdaş olamaz, Müslüman ülkelere göre, günümüzün refahın zirvesine ulaşmış Batı ülkeleri laik düşünce, laik yönetimle buraya gelmişlerdir. Türkiye dışında hangi Müslüman ülkede laiklik vardır. Üstelik 57 kadar İslam ülkesinin ulusal gelirleri Almanya’nın ulusal gelirine ancak ulaşabiliyor. Çağdaş dünyadan geri kalmış bu İslam ülkelerinden milyonlarca insan, varını yoğunu satıp, “çoluğunu çocuğunu” yollarda heder ederek neden “gavur” dediğiniz Batı ülkelerine doğru gitmek için can atmaktalar? Bunu hiç düşündünüz mü? Çünkü o “gavur”  dediğiniz o çağdaş ülkeler, o refah düzeyine laik yönetim kültürü ile ulaşmışlar. Ama AKP-RTE iktidarı da, Atatürk’ün aydınlanmaya doğru rotasını çizdiği Laik TC ni yıkmak için var güçleri ile Atatürk büstlerine saldırıyorlar, tüm İslam ülkelerinin imrenerek, dünyanın hayran kaldığı Atatürk ve Atatürkçülüğü yok etmeye, yıkmaya çalışıyorlar.
Son yıllarda, son aylarda Atatürk büstlerine saldırıları sıralasak artık sayfalara sığmaz.
Bu saldırıların sonuncusu Antalya Kepez İlçesi’nde görüldü.
AKP-RTE iktidarı Atatürk düşmanlığını seyrediyor
“Antalya-Kepez İlçesi Göçerler mevkiindeki çalılık alanda yürüyüş yapan CHP delegesi Mustafa Çiftçi ile bölgedeki bir sitenin bekçisi, yaklaşık 2 metrelik fiberden yapılmış Atatürk heykelini yerde görünce CHP İl Başkanı Mustafa Erdem’i bilgilendirdi. Erdem, gazetecilerle birlikte Masa Dağı’ndaki alana gitti. Mustafa Erdem, çalılıklar arasına kim ya da kimler tarafından bırakıldığı bilinmeyen Atatürk heykeli ile ilgili Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya’yı arayarak, bu hainliği yapanların bulunmasını ve yanlışlığın düzeltilmesini istedi.
Burada bir açıklamada bulunan Mustafa Erdem, "Geldikleri günden beri Atatürk adını taşıyan ne varsa yıkmak için çaba harcayanlar, Türk lirasından Atatürk’ün resmini çıkartanlar, stadyumlardan adını kazıyanlar, milli eğitim müfredatından Atatürk ilke ve devrimlerini çıkartanlar, özgür ve bağımsız bir Türkiye’de yaşıyorsak Atatürk ve arkadaşlarına, atalarımıza borçlu olduklarını unutuyorlar. İçlerindeki kin ve nefret duygularını bir türlü yıkamıyor, atamızın heykelini buraya ormanlık alana atma cesaretini gösteriyorlar. Buradan Antalya Valimiz Sayın Münir Karaloğlu başta olmak üzere tüm yetkililere sesleniyorum. Bu Atatürk düşmanı hain kimse derhal bulunup gerekli ceza verilmelidir" dedi. [1]
AKP-RTE iktidarı Atatürk düşmanlığını seyrediyor

AKP'ye yakın yayın  politikası ile bilinen Akit'in televizyon kanalı Akit TV'de Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatının 77. yıl dönümünde-2015 de 10 Kasım haberinde "Zulüm 1938'de son buldu" başlığı kullanabiliyor. [2]

Mısır’daki Esmaya gösterdiği ilgiyi Atatürk’e saldıranlara göstermiyor
İşin acı tarafı, “sukut ikrardan gelir”, “dervişin fikrindeki neyse zikri de odur” özdeyişlerinin açıkladığı gibi, AKP-RTE iktidarının Başbakanına, Cumhurbaşkanına, bakanlarına, milletvekillerine kadar hiçbir yetkili çıkıp bu Atatürk düşmanlarına, Atatürk büstlerine saldıranlara karşı ayıplayan hiçbir şey söylemiyorlar. Demek ki bu saldırılardan memnun olmaktalar.
Mısır’da Mürsi-Sisi darbesinde Rabia Meydanında polis kuruşunu ile öldürülen Esma için gözyaşı döken ve dört parmakla Rabia işareti yapan R.T. Erdoğan, aynı günlerde Çarşı-Taksim olaylarında ölen 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın için kılı kıpırdamıyordu. İşte aynı R.T. Erdoğan, dünyanın hayran kaldığı Türklerin Ulusal Kahramanı Atatürk’e, Atatürk büstlerine hayâsızca saldırılara karşı daha da kılı kıpırdamıyor, en küçük bir eleştiri bile yapmıyordu.  Yani Mısır’daki Esma’ya gösterdiği gözyaşılı tepkiyi, Atatürk’e ve Atatürk büstlerine saldırılara karşı göstermiyor, ilgisiz kalıyordu. Böylece Cumhuriyet tarihinde böylesine, ulusal kahramanı Atatürk’e ilgisiz kalan, ihanet eden bir yönetici gelmemiştir.
AKP-RTE iktidarı Atatürk düşmanlığını seyrediyor

Atatürk düşmanlığını  yavaşça sindire sindire alıştırmak istiyorlar
Anladığımıza göre Atatürk düşmanlığını sindire sindire,  yavaş yavaş “kurbağanın suyunu çaktırmadan yavaş yavaş ısıtıldığı gibi, halk arasında Atatürk düşmanlığının yayılmasını bekliyorlar, izliyorlar.
90 yıllık Cumhuriyet tarihinde Ulusal egemenliğin, Laik TC nin, Ulusal değerlerin, Atatürk ve Atatürkçülüğün, adaletin, devlet mekanizmasının bu kadar örselendiği, bu kadar tahrip edildiği görülmemiştir. Ayrıca Avrupa’sından ABD sine kadar TC Devleti itibarının bu kadar ayaklar altına Alındığı görülmemiştir. Avrupa’da, Hollanda’da olduğu gibi bakanlarımız polis eşliğinde yurt dışına çıkarılıyor, bakanlara, ne ki Cumhurbaşkanımıza oralardaki vatandaşlarımızla bile konuşturmaya izin verilmiyor. Peş peşe utanç verici olaylara tanık oluyoruz.
Bütün dünyanın hayran kaldığı, dünyanın pek çok ülkesinin meydanlarında, parklarında heykellerinin bulunduğu Atatürk’ü, ne yazık ki bizim yöneticiler dışlıyorlar, heykellerinin saldırılmasına göz yumuyorlar.
AKP-RTE iktidarı Atatürk düşmanlığını seyrediyor
AKP-RTE iktidarı Atatürk düşmanlığını seyrediyor

Hutbede Atatürk ismini duyunca namaz kılmadan çıkmışlar!
30 Ağustos Zafer Bayramını  bile kabul etmiyorlar
Buna örnek olması için 30 Ağustos Zafer Bayramına bile düşmanlıklarını yansıtan, ulusal değerlerimizi yadsıyan bir örneği Saygı Öztürk’ün bir yazısından alıntı yapmak istedim:
“Milli Eğitim Bakanlığı, sanki öğretmeni, kendi olanakları yokmuş gibi dinci vakıf ve derneklerle iş birliği yapıyor, öğrencileri onlara teslim ediyor. (Amaçları Orta Doğu’nun gerici Arap İslam devletleri gibi İslami devlet kurmak istiyorlar da ondan) Zehra Vakfı da Milli Eğitim Bakanlığı üzerinde etkili. Bunların Atatürk’e bakışını, vakfın kurucusunun anlatıldığı kitaptan bir cümle ile aktarmak bile yeter:
“Cuma hutbesini dinliyorduk. Konu, ertesi günkü 30 Ağustos Zafer Bayramı idi. Hutbede malum adamın ismi okununca, namaz kılmadan çıktık”.  [3]

Araplar bile hayran iken
AKP-RTE iktidarı Atatürk düşmanlığını seyrediyor
Ürdün Kralı şimdiki 2. Abdullah Mart 2013 de Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret kapsamında Anıtkabir'i ziyaret etmiş ve Anıtkabir'de mozoleye çelenk koyduktan sonra kameralara da yansıyan yanaklarına doğru süzülen göz yaşlarını hepimiz izlemiştik. Muhtemelen bu göz yaşlarının nedeni, adını taşıyan dedesinin Osmanlıya ihaneti yanında kendisinin Atatürk’e olan hayranlık ve vefasızlığın empatik duygularının dışa vurmasıdır. [4]
Bakmayın Vahhabi Suudi Arap kıralının laiklik düşmanlığını kollamak-yaymak ve de şeriat rejimini yaymak için verdiği milyonlarca dolar rüşvetlerine,  Kral II Abdullah gibi Araplar da Atatürk’e böylesine hayran iken, bizim Atatürk düşmanlarının ihanet içindeki tavırları çağdaş dünyada dehşetle izleniyor. Atatürk ve laiklik düşmanlığı bir yana, demokratik düzeni yıkma, basın, ifade özgürlüğü,  insan hakları ihlalleri ve diktatörlük hevesli uygulamaları yüzünden, iktidarın Batı’nın hiçbir ülkesinde itibarı kalmamıştır. Birçok Batı ülkesinde bakanlar düzeyinde bile engellemelere başlamıştır. [5]
İsterseniz onun nasıl bir deha olduğunu, dünya ülkelerinin nasıl gördüğüne ilişkin ilginç bir iki örnek verelim.
AKP-RTE iktidarı Atatürk düşmanlığını seyrediyor

AKP-RTE iktidarı Atatürk düşmanlığını seyrediyor

KUBA’DA SADECE ATATÜRK BÜSTÜ BULUNMAKTA
Kuba’nın efsanevi lideri Castro’nun kendi ülkesinde heykeli olmadığı gibi, başka ülke liderlerinin bile Kuba’da heykeli yoktur. Kendi büstünün dikilmesini yasaklayan Kastro, sadece Atatürk’ün büstünün Havana’nın en mutena yerine Atatürk’ün heykelinin dikilmesini istemiştir. Şimdi Cuba’nın Başkenti Havana’nın Puerto Caddesi’ndeki güzel bir parkta Atatürk’ün büstü bulunmakta. Üstelik Cuba’nın iki ayrı yerinde iki tane Atatürk büstü bulunmakta. Büstün altında, Türkçe ve İspanyolca olarak  “Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu-yurtta barış, dünyada barış” yazılmış.

ŞİLİ SANTİAGO’DA  ATATÜRK’LE İLGİLİ BİZİ GURURLANDIRAN SÖZ
Şili’nin Başkenti Santiago’da belediyenin girişimi ile Atatürk rölyefinin altında göğsümüzü kabartan sözler yazılmış. Şili’nin Başkenti Santiago’nun Apoguinda caddesindeki Novigod Park’ta, arkasında küçük bir şelale olan rölyefte Atatürk portresinin altında bizi gururlandıran şu yazı vardır:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkesinin fedakâr ve sadık hizmetkârı, benzeri olmayan, insanlık idealinin canlı örneği. Bütün hayatını Türk Milletine adamış, milletine kendi ruhunu, ateşini vermiştir. Hatırası ve fikirleri, milletinin ruhunu ateşli tutan, sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır.” [6]
Öteki ülkelerdeki Atatürk için takdir değerlerini, yer darlığından, heykellerini yazmak istemiyorum. Dünyada başka hiçbir lider Atatürk kadar ülkesine bu denli hizmette bulunmamıştır. Başka ülkeler bu denli Atatürk’ü anlayıp severken, bizim aydınlık, bilim, çağdaşlık düşmanları maalesef Atatürk ve heykellerine saldırıyorlar. Atatürk sevgisini yok etmek için ders programlarından onun ismini, ülkemize getirdiği çağdaşlığı, aydınlığı, hizmetlerini kaldırıyorlar. Ayrıca, toplumun tepkilerini yumuşatmak için “meczup” dedikleri üstünü örtmeye çalıştıkları canlı bombadan beter adamlarına Atatürk büstlerine saldırtıyorlar. Bu saldırılar peş peşe devam edip gidiyor.
İsterseniz bu hüzünlü yazının sonunu bir Atatürk’lü Temel’li fıkra ile bitirelim. Demir paralardan bile Atatürk resminin kaldırılmaya başladığı şu günlerde denk düşer, sanırım.
Marketin birine bir turist gelmiş bir şeyler almış, sonra Türk parası çıkaramamış bunun üzerine kasadaki adama dolar uzatmış.
Adam para sahte mi değil mi diye kuşkuya düşmüş. Paranın orasına burasına bakmış, evirmiş çevirmiş anlayamamış, sahte olup olmadığını. Bakmış böyle olmayacak parayı sırada bekleyen Temel’e uzatmış. “Bir de sen bak hele” demiş. Temel paranın bir altına bir üstüne bakmış, sonra masanın üstüne atmış ve “bu para sahte” demiş. Herkes şaşırmış, nasıl anladın bu kadar çabuk demişler; Temel de “bunun üstünde Atatürk resmi yok” demiş.

Cevat Kulaksız

SONNOTLAR


[1] https://www.hurriyet.com.tr/antalyada-calilik-alanda-ataturk-heykeli-bulundu-40583076

[2]  https://t24.com.tr/haber/akit-tv-10-kasimi-boyle-andi-zulum-1938de-son-buldu,316003

[3]  Bunlar tehlikeli tırmanışlar Saygı Öztürk Sözcü 15.9.2017 sf 13

[4] Kral Abdullah’ın Gözyaşları:
Hürriyet Gazetesi'nden Taha Akyol  "Anıtkabir'de bir kral" başlıklı köşesinde ilginç bir ayrıntıya yer verdi. Akyol "tarihin derinliklerinden gelen bir duygunun ifadesi" diye tahmin yürüttüğü gözyaşları için yakın tarihte yaşanan olayı hatırlattı. Akyol'un aktardığına göre Türkiye'yi ziyaret eden Kral II.Abdullah'ın dedesi I.Abdullah Osmanlı vatandaşıydı aynı zamanda Mebusan Meclisi ve Danıştay üyeliği yapmıştı. Ürdün'ün de ilk kralı olmuştu.
1937 yılında Ürdün, Filistin ve Suriye topraklarını iyi bilen Atatürk'e konuk olduğu Türkçe konuştukları biliniyor. Akyol'un verdiği bilgiye göre Ürdün Kraliyet ailesi Hâşimi soyundan geliyor ve ailenin hazin hikayesi meşhur Şerif Hüseyin'le başlıyor….
Başımıza gelenler, Osmanlı'ya ihanetimizin ilahi cezasıdır!"
Akyol'un yazısındaki en çarpıcı bilgi, Şevket Süreyya Aydemir'in "Enver Paşa" adlı eserinden naklen anlattıkları içinde geçiyor. Haşimi soyundan gelen meşhur Şerif Hüseyin'in Osmanlı'ya kafa tutuyor. Şerif Hüseyin'in, isyan ederken birlikte hareket ettiği isim ise İngilizlerin ünlü casusu Lawrens… İkisinin birlikte hareket edip Osmanlı'ya savaş açması ise toplumun belleğinde derin izler bırakıyor.
İsyan etmesi sonrası ailenin üzerinden de felaketler eksik olmuyor.
1937 yılında Atatürk'ü ziyaret eden Kral I.Abbullah, Şerif Hüseyin'in oğlu ve ilk Ürdün Kralı oluyor. Kral I.Abdullah bir suikaste kurban gidiyor. Yerine geçen oğlu Tallal, akıl hastalığına tutuluyor ve ömrü İstanbul'da Şifa Yurdu'nda geçiyor. Şerif Hüseyin'in diğer çocukları ise Irak Kralı ve veliahtı oluyorlar fakat Onlar da askeri darbede feci şekilde can veriyorlar. Vehabi ayaklanması sırasından Hicaz'dan kaçan ve İngilizler tarafından Kıbrıs'ta alıkonulan Şerif Hüseyin tutsak bir hayat yaşıyor.
Şerif Hüseyin kendinin ve evlatlarının başına gelenleri veciz sözlerle özetliyor. Hayal kırıklığı, aşağılanma ve acılar içinde söylediği sözler ise tam ibretlik: "Başımıza gelenler, Osmanlı'ya ihanetimizin ilahi cezasıdır!"
"Kral olacağımı sandım, Tanrı beni sürgünlüğe düşürdü"
1942 yılında II. Dünya Savaşı sırasında İsmet Paşa'nın Ortadoğu başkentlerine diplomasi için gönderdiği Feridun Cemal Erkin, Amman'da Kral I. Abdullah tarafından kabul ediliyor. Kral I.Abdullah'ın, babası Şerif Hüseyin'le ilgili vicdan azabı ile ilgili aktardığı anı Erkin'in "Dışişleri'nde 34 Yıl" adlı kitabında şöyle anlatılıyor:
"Babam çok ıstırap çekti. Bir gün, saray bandosu bahçede konser veriyor. Hava sıcak, pencereler açıktı. Bir ara bando hepimizin bildiği İzmir marşını çalmaya başladı. Babamın birçok eski hatıralarının canlanmasını önlemek için pencereyi kapattım..."
Pencerenin açılmasını isteyen Şerif Hüseyin diyor ki:
"Evlat, neden o pencereyi kapatıyorsun? İzmir marşının eski günleri bana hatırlatmaması için değil mi? Ben velinimetine ihanet etmiş âsi bir kulum, günahım büyüktür. Kral olacağımı sandım, Tanrı beni sürgünlüğe düşürdü, hasta oldum, buraya sığındım..."
Şerih Hüseyin, Lawrens ile işbirliği yapıp Osmanlı'ya karşı ayaklanmasının vicdan azabını o kadar ağır yaşıyor ki Erkin, Kral I.Abdullah'tan aktardığı sözleri şöyle aktarıyor:  "Pencereyi aç, şu marşı dinleyeyim, duyduğum vicdan azabının şiddeti, o eski hatıraların canlanması ile büsbütün artsın. Bu dünyada çektiğim ıstıraptan artan vicdan azabıyla büsbütün ağırlaşsın, ta ki Cenab-ı Hak bu günahkâr kulunu dünyada affederek, ahirette daha büyük cezadan korusun..."
http: Hakan Göksel//www.haber7.com/guncel/haber/998374-kral-abdullahin-anitkabirde-gozyaslarinin-nedeni

[5] http: Hakan Göksel//www.haber7.com/guncel/haber/998374-kral-abdullahin-anitkabirde-gozyaslarinin-nedeni

[6] http: Şükrü Kızılot //www.hurriyet.com.tr/sadece-ataturk-un-bustu-olan-ulke-25082848

Cevat Kulaksız

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget