TEĞMENLERİN İHRACI ANAYASA VE YASA TANIMAZ KONTROLSÜZ VE KEYFİ OLARAK KULLANILAN BİR GÜCÜN GELİP NEREYE DAYANDIĞININ KORKUTUCU BİR GÖSTERGESİDİR
Evet, beş teğmen ve onların disiplin amirleri üç komutan subayın Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihracı, basit bir idari işlem olmayıp, çok çok önemsenmesi gereken anayasa ve yasa tanımaz, Türk Halkından kopuk, kontrolsüz ve keyfi olarak kullanılan bir gücün gelip nerelere dayandığının korkutucu bir göstergesidir.
Bir kısmını askeri yargıda, bir kısmını sivil yargıda ve bir kısmını da İzmir Barosunda Askeri Savcı, Askeri Hakim, Cumhuriyet Savcısı ve avukat olarak görev ifa ederek yaşadığım ve yargılamanın; iddia, savunma ve karar makamlarında, yani yargılamanın kurucu her üç ayağında çalışmış 55 senelik bir hukukçu ve hukukçu aydın sorumluluğunu taşıyan bir kişi olarak ve büyük bir üzüntü içinde yazıyorum, bu satırları.
Beş teğmenin ve onların disiplin amirleri üç komutanının; Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilmelerine neden olan, Atatürk'ün askerleriyiz sloganında ve teğmenlerin yaptıkları yeminde yer alan; “ATATÜRK, LAİK DEMOKRATİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ, BAĞIMSIZLIK. ÜLKENİN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜ, YÜCE TÜRK ULUSU, NAMUS, ŞEREF, VATAN TOPRAĞI, ”kavramları, ulus olarak bizlerin ve cumhuriyetimizin temel ve kutsal kavram ve değerleri değil midir?
Mesleğe adım atarken, bağlı olmakla ve uymakla mükellef bulundukları bu kutsal değerlere riayet edip koruyacaklarına dair yemin eden teğmenlerden ne istiyorsunuz siz?
Teğmenlerin yaptıkları yeminde yer alan kavram ve değerler; Cumhuriyetin değerleri olup, anayasanın değiştirilmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk üç maddesinde yer alan değerler topluluğudur.
Teğmenlerin ihracına karar verenlere ve onları azmettiren kişiye sormak istiyorum, sizler bu anayasal değerlere ATATÜRK'e, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetine, ülkenin bağımsızlığına ve bölünmez bütünlüğüne karşı mısınız?
Şu anda iş başında bulunan tek adama dayalı, devletin tüm mali kaynaklarını ve güçlerini tek başına elinde bulunduran saray iktidarı ile gerici, ATATÜRK, laiklik ve demokratik Cumhuriyet düşmanı cemaat ve tarikat mensubu yandaşları; tıpkı, ekonomide sermaye ve emek arasında sermayeden yana yapmış oldukları tercihi gibi, ülkenin vatanı ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü esas alan ATATÜRK'ün kurduğu demokratik ve laik Cumhuriyet yerine, din ve ümmet esaslı cemaat ve tarikatların cirit attıkları korunup kollandıkları, anti laik ve antidemokratik bir yönetim şeklini tercih etmiş ve bu tercihlerine uygun bir yapıyı kurmanın son aşamasında, ATATÜRK'ün askerleriyiz sloganı eşliğinde laik ve demokratik Cumhuriyete ve onun değerlerine bağlılıklarını ifade eden teğmenlerin yeminleriyle adeta irkilmişler ve suçluluk duygusuna kapılarak, teğmenlerin yeminlerini kendi üzerlerine alınmışlar ve teğmenleri yok etmişlerdir.
Bir geleneğin ifası olarak çektikleri kılıçları eşliğinde yemin eden teğmenlere sordukları, hatırlarda kalan “siz bu kılıcı kime karşı çektiniz?” sorusu, bu ihraç kararını veren ve verdirenlerin ruh hallerini, açıkça ortaya sermektedir.
Karara gerekçe yapılan disiplin ve disiplinin korunması keyfiyeti, büyük bir uydurmaca ve yalandır. Amaç bellidir. Disiplinin tesisi değildir amaç. Ortada disiplini ihlal eden bir eylem ve söylem yoktur ki.
Şayet amaç disiplinin tesisi ise ve ortada işlenmiş disiplini ihlal eden bir suç varsa, aynı sloganı atarak ve aynı yemini yaparak aynı suçu işleyen teğmenlerin tümü niçin ihraç edilmemiş ve aralarından beş teğmen günah keçisi kabul edilerek ihraçla cezalandırılmıştır? bunu da anlamak ve izah etmek asla mümkün değildir.
Kararı veren ve verdirenlerde askeri disiplinin tesisi amacı hakim olsaydı, resmi üniforması, makam aracı ve korumasıyla, güpegündüz, bağlı olduğu cemaatin merkezine giderek üniformasının üzerine cüppe giyip sarık takarak laiklik karşıtı ibadet ve eylem yapmak süetiyle alenen suç işleyen, askeri disiplini ağır şekilde ihlal eden, laik cumhuriyet düşmanı malum amiral hakkında ihraç kararı verilmesi gerekmez miydi? Sizler kimi kandırıyorsunuz?
Bu amirali, kurmayı amaçladığınız din temelli anti laik ve antidemokratik siyasal ıslama dayalı sisteminizin bir temsilcisi olduğu için, maç bitimini bekleyen galip takımın gol yemeden top çevirmesi gibi, tüm kamuoyu baskılarına aldırış etmeden kulağınızın üzerine yatarak, bu cemaat üyesi amirali koruyup kolladınız ve zamanı gelince de emekli olmasını sağladınız, tüm özlük haklarını alarak. Bu mudur sizin adaletiniz ve disiplin anlayışınız?
Demokratik tüm ülkelerde geçerli çağdaş ve evrensel bir hukuk kuralı vardır. Bu kurala göre, kanunsuz suç ve ceza olmaz. Yasalarda suç olarak tanımlanan eylem kalıbına uymayan hiçbir eylemden dolayı kimseye ceza verilemez.
Ülkemizde yürürlükte olan ceza yasalarının hiçbirinde; ATATÜRK'e bağlılığı ifade eden ATATÜRK'ün askerleriyiz sloganını ve ihraç edilen teğmenlerin yaptıkları yemini, yemin içinde yer alan kavram ve değerleri ifade etmeyi suç sayan bir hüküm yer almamaktadır.
Teğmenlerin eylemlerinde emre itaatsizlik ve disiplinsizlik de yoktur. Emre itaatsizlik suçunun oluşabilmesi için, emrin hizmete ilişkin olması zorunludur. Teğmenler bu sloganı ve yemini, resmi törende, yani hizmet esnasında icra etmedikleri gibi, kurallar hiyerarşisinde de, anayasa hükümleri ve direktifleri, askeri emirden üstündür. Askeri emirlerle, anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan hükümleri içinde yer alan, cumhuriyetin niteliklerine ilişkin emir ve buyruklar arasında bir tercih yapmak gerektiğinde, kurallar hiyerarşisinde en üst seviyede olan anayasa emir ve buyruklarının öncelik taşıyacağı yadsınamaz.
Teğmenlerin ve komutanlarının ihracı kararları; kamu vicdanını sızlatan, hukuk dışı ve siyasi bir karar olup; önümüzdeki seçimlerde, teğmenlere ve disiplin amiri komutanlarına verilen bu vicdanları sızlatan haksız ihraç kararları da sandıkta oylanmış olacak ve bu kararı verenler, demokratik bir şekilde yönetimden uzaklaştırılacaklardır.
31/01/2025
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder