Mısır halkının “Arap baharında 30 yıllık diktatörleri Hüsnü Mübareği devirdiği, ayrıca Osmanlı Padişahı 1.Abdülmecit’in TBMM’sinde anıldığı günümüzde, hemen o devirde yaşamış Osmanlının Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın ateşli ve de ahlaksız kızı “Zehra Paşa” ile ilgili ilginç olaya yer vermek istedik.
Zehra Paşa Mısır halkının söylemi ile Osmanlının Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın kızıdır. Defterdar Ahmet Paşa ile evlenmiş, daha sonra genç yaşında ondan dul kalmıştır. “Zehra Paşa’nın kocası da ondan beter sayılı zalimlerden biri idi. Zehra ise, babadan ve kocadan gelen bu ahlak fakiri göreneğini bayağı arttırdı. Ne ki bu işi onları geçecek ve mahcup edecek sürece kadar vardırdı. Mısırlılar, ona, şöhretini yaşatacak alayımsı bir ad da verdiler, “Zehra Paşa”. “Zehra Paşa, kocası ölünce, Mısır gibi İslam Ülkesinde ölçüyü öylesine kaçırdı ki, tamamen kaybetti. Kendisini bağlar gibi görünen bütün ahlâk ve hayâ iplerini kopardı attı. Tam bir dişi canavar halini aldı. Rezalet ve zulümleri Kahire'de dillere destan oldu.
Tarihin kıyıda köşede kalmış nice böyle anıları vardır. Demek ki Kleopatra’dan, Mehmet Ali Paşa’ya, Hüsnü Mubarek’e, Abdul Fettah Sisi’ye kadar Mısır’dan neler çıkmış. Mısır’da, bizim RTE nin has adamı Mürsi’ye idam kararı verildiği günümüzde, sonra dost olduğumuz Sisi ülkesi Mısır’dan bir ilginç örnek verelim dedik. Gündeme başka bir vadide renk katmak için, işte pek de duyulmamış onlardan Zehra Paşa olayını aşağıya alıyoruz.
Cleopatra’nın, Firavunların diyarında, Müslüman Osmanlı’nın Müslüman Mısır Valisi olan Mehmet Ali Paşa’nın, “Zehra Paşa” diye ünlenmiş bir kızıdır, “Zehra”.
Sayılı zalimlerden olan Defterdar Ahmet Paşa ile evli iken, genç yaşta dul kalmıştı. Zehra babadan ve kocadan gelen göreneği öylesine ahlaksızca artırdı ki, Mısırlılar ona “Zehra Paşa” adını taktılar.
Zehra sarayda haremağalarını çarşı, Pazar, kahvehaneleri dolaştırır, nerede yakışıklı gürbüz delikanlı var, onları saraya teker teker çağırır. Saraya gelen bu yakışıklı delikanlılar saray hamamında yıkanır, temizlenir, hoş kokular sürüldükten sonra “Zehra”nın koynuna girerdi. Zehra Paşa bu delikanlı ile haremde doyasıya yaşar, ondan usanınca boğdurup öldürür. Dışarıya bunu “açıklar” endişesi ile cesedini saray yakınındaki kanala attırırdı. Daha sonra gelsin yenisi…
Boğulup denize atılan Zehra Paşa’nın attığı gençlerin sayısı bir hayli arttı. Kanaldan çıkan cesetlerin sayısı gün geçtikçe artıyordu. Halkı bir merak ve endişedir sardı. Bu cesetler neyin nesi idi? Sonunda seks delisi “Zehra Paşa”nın bu iğrenç macerasını öğrendiler. Acaba binlerce yıl önceki Cleopatra’larına ruhu 19. y yılda “Zehra Paşa”ya mı gelmişti… Ama “Zehra Paşa” bu ahlaksızca, zalimce maceraları yine devam etti.
Mısır'da bulunan ecnebiler de bununla bir hayli ilgilenmişler. Bu arada, bir Fransız da kendine göre bir çare, bir macera şekli düşünmüş, böyle maceralara hevesli iki gürbüz Fransız gencini silahlandırıp süsleyerek günlerce haremağalarının uğraması muhtemel olan yerlerde bekletmiş. Maksadı, bu silahlı gençleri saraya sokup bu püsküllü belâdan Mısırlıları kurtarmakmış. Fakat günlerce bu gençleri haremağalarının uğraması muhtemel olan yerlerde beklettiği halde bir türlü haremağaları onların yanına uğramamış ve Fransız da bu macera denemesine fırsat bulamamıştı.
Fakat Zehra Paşa, hâlâ macerasına devam ediyor, rezalet ve cinayetlerinin sarhoşluğuna dalmış gidiyordu. Zehra Hanım’ın sarayının içini dolduran iğrenç kokuları taşıyan cesetler, yine kanalın çamurlu suları içinde sürüklenip akıyordu. Tarihte bu topraklardan nice ahlâksızlar, nice caniler gelip geçmişti; ama bunun gibi her melaneti şahsında birleştirmiş hem de kadın kişiler pek enderdi. Bu, tam manasıyla bir dişi canavar kesilmiş, Mısır Kraliçesi meşhur Kleopatra'nın habis ruhunu şahsında en belli şekilde temsil etmişti.
En sonunda durum, babası Mehmet Ali Paşa’nın kulağına kadar gitti. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, bu canavarlaşmış kızının yaptıklarından utandı; bu rezalet yuvası sarayda Zehra Paşa’nın kaldığı bölümün bütün pencerelerini taşla ördürdü.
Azgın “Zehra Paşa’ya bu tedbirler de yetmedi; onu engelleyemeyince Mehmet Ali Paşa tekrar bir emir daha verdi. Sarayın bir tanesi hariç, diğer bütün giriş çıkış kapılarını taşlarla ördürdü. Bu kapının önüne gece gündüz nöbet tutmak, kendi izni olmadan hiç kimseyi saraya bırakmamak şartı ile bir müfreze asker koydu. “Zehra Paşa” böylece dış hayattan tecrit edildi. Ondan sonra, sarayın yakınındaki kanalda delikanlıların cesetleri görülmez oldu.
(Kaynak: Tarih Boyunca Meşhur Zalimler ve Akıbetleri –Nail Papatya (Eski Müftü) Sf:97–99)
Nail Papatya
https://www.cevaplar.org/index.php?content_view=7649&ctgr_id=177
Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com
Yorum Gönder