Ah O Umutların Gözü Kör Olsun

Ah O Umutların Gözü Kör Olsun Bizim de kullanmakta olduğumuz takvime göre; 1. Ocak. 2025, içinde bulunduğumuz 2024 yılının sonlanarak gireceğimiz yeni

Ah O Umutların Gözü Kör Olsun
Bizim de kullanmakta olduğumuz takvime göre; 1. Ocak. 2025, içinde bulunduğumuz 2024 yılının sonlanarak gireceğimiz yeni yılın ilk günüdür. 


Yarın (31. Aralık. 2024) gece yarısı saat 24. 00 dan itibaren  kutlayacağımız yılbaşı, İsa'nın doğum günü olarak kabul edilen 25 Aralıkta kutlanan Hristiyanların Noel Bayramı ile karıştırılmamalıdır. Yılbaşının,  dini ve kutsal bir yanı bulunmamaktadır, bizim kutladığımız yılbaşı sekülerdir. 


Bu gerçekleri bildikleri halde, istismarcı kötü niyetli bir takım dinci kesim;  biz Hristiyan değiliz, Müslümanız,  yılbaşını eğlenerek kutlamayız günahtır diyerek,  yılbaşı kutlamalarına ve kutlayanlara eleştirel bir gözle yaklaşmaktadırlar. Bu değerlendirme ve yaklaşım kabul edilemez. 


Yılbaşı; kutlanması bir gelenek haline gelen umutların tazelendiği bir takvim olayıdır. 


İçinde bulunduğumuz 2024 yılının bittiği günü, yeni 2025 yılının ilk gününe bağlayan 31. Aralık. 2024 gecesi;  insanların,  evlerinde veya evlerinin dışındaki eğlence mekanlarında,  masalar kurarak ve özel olarak hazırlanan yemekleri yiyip içkiler içerek eğlendikleri, yeni yılı neşe içinde  karşılayarak kutladıkları, yeni yıla mutlu bir şekilde yeni umutlarla girdikleri, bir gelenek ve kültürü yaşayıp yaşattıkları bir gecedir. 


Eski yılın bitimi ve yeni yıla girilmesiyle;  aslında,  insanlarımız bir yıl daha yaşlanmakta ve ömürlerinden bir yıl daha azalmaktadır, bunun bilincindeki insanlarımız,  o zaman yeni yıla niçin eğlenerek neşeli ve mutlu bir şekilde girmek istemektedirler, bu bir çelişki değil midir? Diye sorup düşünenler olabilir. 


Ben,  şahsen öyle düşünmüyorum, hepimizin bir yaşam ömrü vardır ve her geçen yıl,  bu ömürden çalıp gitmektedir bunu biliyoruz ama,  korkunun da ecele bir faydası yoktur, her yeni yılla birlikte yaşlanıyoruz, ölüme bir adım daha yaklaşıyoruz diye, oturup ağlayacak da değiliz tabi. 


Bir de bardağın dolu yanından bakacak olursak, insanların;  gelecek her yeni yıldan ve yıllardan bir beklentileri, gayeleri ve umutları vardır. İnsanlar;  gayesiz, umutsuz,  umutlarını yitirerek yaşayamazlar, aksi halde mutlu olamazlar, umut fakirin ekmeğidir sözü,  boşa söylenmemiştir. 


İnsanların umut ve beklentileri bir yıl ile sınırlı olmadığı için, her yeni yıl insanların umut ve beklentilerinin tazelendiği yepyeni bir dönemi ifade etmektedir. 


Bu nedenle; yeni yılla birlikte yaşlanacakları ve ölüme bir adım daha yaklaşacakları, insanlarımızın akıllarına bile gelmez. 


Bana sorarsanız, sizler de; yaşlanacağım korkusuyla, ileriye dönük isteklerinizden,  gayelerinizden,  arzularınızdan,  umutlarınızdan ve bunların gerçekleşmesinden,  asla vaz geçmeyiniz, ileriye dönük gayeleri,  beklentileri ve umutları olmayan insanların, biyolojik olarak yaşlanmaya fırsat bulamadan, ruhen  yaşayan bir ölü haline geldiklerini unutmayınız. 


Buraya kadar yazdığım ve her yeni yıla girerken yinelediğim,  iyimser ve her yeni yılı tazelenen yeni umutlara vesile kabul ettiğim görüşlerimi,  maalesef gireceğimiz 2025 yılı için tekrarlayamıyorum. 


Yani iyimserliklerimi ve umutlarımı, çoğu kişi gibi maalesef yitirdim. 


En basitinden bir örnek verecek olursam, eskiden milli piyangonun bol sıfırlı ikramiyelerinin dağıtıldığı yılbaşı çekilişleri vardı biliyorsunuz, herkes aralık ayı boyunca şansını denemek için bir bilet alırdı ve yılbaşında yapılacak olan çekilişlere kadar,  her evde bir umut yeşerir,  büyük ikramiye bana çıkarsa,  şunu yapacağım,  bunu yapacağım diye tatlı hayaller kurulurdu, inanın çekiliş günü geldiğinde ikramiye çıkmasa bile, çekilişe kadar o bir ay boyunca daldığımız ve yaşadığımız umut dolu tatlı rüyalar  bile insanların yaşamına pozitif katkılar sunar ve umutlarımızı ertesi yıla taşırdık.  Milli piyango özelleştirildi, şeffaflığı kaybettirildi, eskiden dürüstçe ve şeffaf olarak yapılan çekilişlerle sürekli olarak ve gerçekten satılan çeyrek bilete çıkarak dört kişi arasında paylaşılan büyük ikramiyelerden eser kalmadı, büyük ikramiyeler hileyle sözüm ona tam ve satılmayan biletlere çıkmaya başladı, insanların umutları çalındı maalesef. 


Ülkenin yönetimsel ve ekonomik içinden çıkılamaz sorunları meydanda. 


Fakir halkımızdan toplanan ve yüzde altmışı haksız vasıtalı vergilerden oluşan  trilyonlarca lira tutarındaki vergilerden oluşan fonlar,  bir avuç varlıklılara transfer edilmekte, fakirden alınıp zengine verilmekte, yap işlet devret yöntemiyle ve ölçüsüz kar garantileriyle yapılan ve hiçbir artı üretim sağlamayan inşaat yatırımları,  hazineden para yutmakta,  fakir halkın rızkına el konulmaktadır. 


Suriye iç savaşından kaçarak ülkemize sığınan Suriyelilerin bütçemizi kemirmesi bir yana, Esat'ın devrilerek yerine geçen HTŞ terör örgütünün yıkılan ve dökülen yeni Suriye’sinin imar ve inşasına da, fakir halkımızdan toplanan vergilerle katkılar sunulacağı anlaşılmaktadır. Yani, ülkemizdeki sığınmacı Suriyelilerin ülkelerine gönderilmesi bir yana,  Suriye’deki Suriyelileri de sırtımızda taşıyacağımız gözlemlenmektedir. 


Bu kötü ve umutsuz tablo karşısında, siz okurlarıma 2025 yılı için umut dolu iyi dileklerde bulunamıyorum maalesef. Sadece, 2025 yılının en iyi günü, 2024 yılının en kötü gününden daha kötü olmasın demekle yetiniyorum.


30/12/2024

Güner YİĞİTBAŞI

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget