Güney beldesi belediye seçimlerinden ders alınız!...

Bu küçük belde seçimi de açıkça göstermiştir ki; işin hiç şakası yok, dalga geçilecek koşullarda değiliz. Aksi halde bunun bedeli ülkemiz ve halkımız

Güney beldesi belediye seçimlerinden ders  alınız!...
Geçtiğimiz hafta sonu Afyon ilinin küçük bir beldesi olan ve yaklaşık 1800 civarında seçmenin olduğu Güney beldesinde belediye seçimi yapıldı. Yanlış anımsamıyorsak,  AKP dışında yedi aday yarıştılar, iktidardaki AKP'nin;  devlet imkanlarını ve bizzat İçişleri Bakanını kullanarak, seçmen nezdinde manevi baskı oluşturmak suretiyle ve oyların da dağılmasının zorunlu sonucu olarak,  itibarı yerlerde sürünen AKP'nin adayı, yine de ipi göğüsleyerek seçimi kazandı. 

Güney Beldesindeki bu küçük ölçekli seçim de gösterdi ki; devletin tüm yasal ve mali imkanlarını ve gücünü, medya üstünlüğünü kullanan AKP iktidarı;  muhalefetin,  aralarında ittifak yaparak tüm güçlerini bir araya getirmedikleri sürece, hala  seçim kazanabiliyor. 

Burada,  dikkatinizi çekmek istediğim en önemli husus, eskiden seçim dönemlerinde içlerinde İçişleri Bakanının da bulunduğu, üç bakanın, İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanlarının tarafsız bakanlarla yer değiştirmesinin önemini de kesin olarak anlamış bulunuyoruz. AKP iktidarının;  seçim dönemlerinde,  tarafsız bir İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanı istememesinin ve bu uygulamayı kaldırmasının nedenini halkımız anlamış olmalıdır. 

Bu küçük belde seçimi de açıkça göstermiştir ki;  işin hiç şakası yok, dalga geçilecek koşullarda değiliz. Aksi halde bunun bedeli ülkemiz ve halkımız için çok ağır olacaktır. 

Muhalefet partileri; gerçekten,  demokrasi ve özgürlükleri savunuyor ve önem veriyorlarsa, AKP'nin ve onun başındaki saraydaki tam yetkili tek adamın;  devletimizi bir AKP devleti haline getirmesine, ülkeyi felakete götüren bu antidemokratik ve otokratik tek adam düzenine sandıkta son vererek,  kuvvetler ayrımına, yargı bağımsızlığına ve hukukun üstünlüğüne dayalı, meclisin üstün irade olduğu, yürütmeyi denetleyebildiği iyileştirilmiş parlamenter sisteme geri dönülmesini, ülkenin AKP işgalinden kurtarılmasını istiyorlarsa, bugünden tezi yok kollarını sıvayarak ittifak çalışmalarına ciddi bir şekilde başlamalılar ve bu seçimlerin temizlik, onarım ve yeniden inşa amaçlı,  çok hayati,  adeta bir ara ve demokrasiye geçiş seçimi olduğunun bilinci içinde, aralarında kenetlenmelidirler, demokrasi ittifakı kurmalıdırlar. 

Aralarında;  derhal,  demokrasinin asgari kural ve kurumlarında anlaşıp birleştikleri bir ittifak protokolü hazırlayarak,  parlamenter demokrasiye ve özgürlüklere, tüm kurum ve kurallarıyla parlamenter sisteme geri dönebilmek için yapılması gerekenleri ve bunları taviz vermeden yapacaklarını, bir bir bu protokolde sıralayarak, bunları gerçekleştirecekleri konusuda millete söz ve güven vermelidirler. 

Muhalefet partileri; asla, tek başlarına seçim kazanacaklarını ve  seçime henüz iki sene var acelemiz ne diye,  düşünmemelidirler. 

BuAKP'nin ve sarayın ne yapacağı hiç belli olmaz,  muhalefetin savrukluğundan, rahatlığından yararlanarak,  bir erken ve baskın seçim kararı alabilirler, zira kaybedecek bir şeylerinin kalmadığını çok iyi biliyorlar ve yapamazlar dediğimiz çılgınlığa tevessül edebilirler. 

Bu nedenle,  muhalefet;  yarın seçim olacakmış gibi,  bu demokrasi ittifakını bir an önce kurarak protokole bağlamalı ve milletimize açıklamalıdır. 

Daha önce defalarca yazdığımız bazı hususların özellikle altını çizmek istiyoruz. 

Millet İttifakının güçlü iki ortağı CHP ve İYİ Parti; ülkeyi,  seçimle AKP iktidarının zulmünden kurtararak, ülkeye demokrasinin ve parlamenter sistemin geri dönmesini samimi olarak istiyorlarsa, armudun sapı var, üzümün çöpü var dememelidirler.  Akılcı ve pragmatik düşünmelidirler. 

AKP'den koparak kurulan iki yeni partinin kurucularının,  AKP çatısı altında iken yaptıkları hatalara takılmadan, nadim oldukları anlaşılan,  bu iki partiyi kuran DAVUTOĞLU ve BABACAN'a da kucak açarak, onları da Millet İttifakına dahil etmelidirler. 

Özellikle İYİ Parti,  HDP alerjisinden kurtulmalı ve ve bu partiye oy veren Kürt seçmene hürmeten, HDP'nin,  hiç değilse haricen Millet İttifakına oy desteği vermesine sesini çıkarmamalı ve HDP lehine söz söylemese de,  aleyhine de konuşmamalıdır. 

Bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yazdığımız makalelerde,  dilimizde tüy bitti, ortak bir çatı adayı çıkarınız diye,  diye. 

Ama, herkes EKMELETTİN örneğini göstererek,  çatı adayın çözüm olmadığını, her partinin kendi adayını göstererek,  oyların dağılmasını ve seçimin ikinci tura kalmasını savundular. 

Sanki, böyle olunca ikinci tur garantiymiş gibi. 

Biz, her parti aday gösterirse,  seçimin ikinci tura kalacağının garantisi olmadığını, eldeki kuşun daldaki kuştan daha iyi olduğunu, seçimin ikinci tura kalmaması halinde,  bir çatı adayın gösterilemeyeceğini savunmuştuk. 

Ne oldu sonunda?

İYİ Parti AKŞENER'i,  CHP İNCE'yi aday gösterdi ama, bizim savunduğumuz gibi seçim ilk turda kaybedildi ve ERDOĞAN ilk turda seçildi. Eldeki kuş kaçtı, daldaki kuşa da ulaşılamadı. 

AKŞENER; aday olarak,  milletvekili seçilme imkanını elinin tersiyle itti ve meclis grubunu mecliste başsız bıraktı, milletvekili dokunulmazlığını da kazanamadı,  Cumhurbaşkanı adayı olmayıp milletvekili seçilseydi ve dokunulmazlık kazansaydı,  mecliste kendi grubunun başında olsaydı, fena mı ourdu? Daha cesur bir muhalefet yapabilirdi.  

AKŞENER de hatasını anlamış olmalı ki; Halk TV de yayınlanan bir programda, bu sefer millet ve demokrasi ittifakının ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmasını savunmuştur. 

Aynı hatayı bu seçimlerde yapmayınız lütfen. 

Millet İttifakının büyük ortağı KILIÇDAROĞLU ile İYİ Parti lideri AKŞENER ve diğer muhalefet partisi liderleri,  partili cumhurbaşkanına karşı oldukları, bir iktidar değişimi olduğunda zaten parlamenter sisteme dönülecek olması ve  daha da önemlisi, cumhurbaşkanlığına aday olan liderlerin, seçilememeleri halinde milletvekili de olamayacakları ve dokunulmazlık kazanamayacakları dikkate alındığında,  özellikle ittifak unsuru olacak liderlerin; asla, partilerinden veya ittifakın ortak ve çatı adayı olarak aday yapılmamaları zorunludur.  

Muhalefet cephesinin oluşturacağı demokrasi ittifakının katılanları partilerin liderlerinin;  tek başlarına veya ortak çatı adayı yapılmaları, seçmen nezdinde olumsuz karşılanacak ve seçimin kazanılması halinde,  iyileştirilmiş parlamenter sisteme dönüleceğine ilişkin sözü de zayıflatacaktır. 

Seçilecek olan Cumhurbaşkanının, ERDOĞAN gibi tam yetkili tek adam gibi davranmayacağının en önemli kanıtı, göstergesi ve garantisi bize göre gösterilecek olan Cumhurbaşkanı ortak adayın profili olacaktır. 

Abdullah GÜL'ün;  asla ve asla, olası bir Millet ve demokrasi İttifakı çatı adayı olarak düşünülmediği,  İttifak liderlerinin yapacağı ortak bir açıklama ile kamuoyuna deklere edilmelidir. 

Millet ve demokrasi İttifakına ve ülkemize layık demokrat ve özgür düşünceli, çağdaş,  parlamenter sistemi benimseyen, ülkenin kuruluş değerlerine ve ATATÜRK ilkelerine bağlı çok değerli insanlarımız var, bunu bulup çıkarmak zor olmasa gerek.  

Köprüden önceki son demokrasi çıkışındayız,  efendiler. 

Güner Yiğitbaşı

09/06/2021

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget