Yaşayan en yaşlı (99 yaşında) köy enstitülü öğretmen

Yaşayan en yaşlı (99 yaşında) köy enstitülü öğretmen yüksek köy enstitüsü çıkışlı ve 99 yaşındaki en eski köy enstitülü Abdullah Özgucur’u gördüm. O yaşlı

Yaşayan en yaşlı (99 yaşında) köy enstitülü öğretmen
Avukat Halit çelenk’in 5 Mayıs günü ölüm yıl dönümünde anma ve ödül törenini izlerken,  Türkiye Barolar Birliği (TBB) Kültür Merkezi’ndeki salonda, en yaşlı, yüksek köy enstitüsü çıkışlı ve 99 yaşındaki en eski köy enstitülü Abdullah Özgucur’u gördüm.  O yaşlı haliyle bastonuna dayana dayana, devrimci bir Avukatın Halit Çelenk’in anma gününe gelmişti.
Giden ay köy enstitülerinin kuruluş yıldönümünde (17 Nisan) eski Hasanoğlan Köy Enstitüsü yerleşkesinde yapılan kutlama şöleninde de gördüğüm bu en yaşlı köy enstitülü Abdullah Özgucur öğretmenle, TBB deki Halit Çelengi anma ve ödül töreni başlamadan önce bu ara boşlukta konuşmak için yanına oturdum. Program başlamadan konuşmaya başladık. O anlattı ben sesini banda aldım. Heyecanlı ve titreyen sesi ile bu Türkiye’nin en yaşlı köy enstitüsü çıkışlı öğretmenimiz, köy enstitüsü anılarını zaman elverdiğince şöyle anlattı.
Enstitülü öğretmen ve öğrencilerin binaları yaptıklarına inanamıyorlar.
Yıllar sonra Hasanoğlan’daki yönetici, öğrencilerin binaları yaptığına inanamamış, ustalar Ankara’dan gelip enstitütü binalarında çalıştığını sanıyormuş. Şimdilerde bile Hasanoğlan Köy Enstitüsünü ziyaret edenler,  yerleşkede bulunan pek çok binaların öğretmen ve öğrencilerin birlikte yaptıklarına inanamıyorlar ve hayran kalıyorlar.  Bu binaları, anlatımlardan öğrendiğimize göre, yaz tatillerinde öğretmen ve öğrencilerin iyi usta olanları yaz tatili yapmıyorlar; gerekli olan binalarını yapımı için imece usulü öteki on kadar eğitim enstitülerinden gelen usta öğretmen ve öğrenciler o yaz topluca istenilen binaları el ele vererek yapıyorlardı. Yapılan bu binalar halen sar sağlam ayakta duruyor.

Hasanoğlan Köy Enstitüsü  Yerleşkesinde genişçe “Milli Eğitim Müzesi veya Hasoğlan Fakültesi açılması isteniyordu 

Yaşayan en yaşlı (99 yaşında) köy enstitülü öğretmen
Yerel dernekler köy enstitüleri anısına, sağlam olan bu binalarda  “geniş anlamda bir Milli Eğitim Müzesi veya Hasanoğlan Fakültesi” açmak için çaba gösterdiklerini, 17 Nisan Hasaoğlan Şöleninde öğrenmiştik.
Müze yöneticisinin, Abdullah Özgucurların binaları yaptığına inanmayışı, 99 luk enstitülü emekli öğretmen Abdulalah Hoca’yı etkilemiş, bunu şöyle anlatıyordu:
“-Hasanoğlan’da yaptığımız bir bina vardı. Bir gün oraya gittim müze yapmışlar. Orada onun yöneticisi bana bir şey söyledi. “Siz buraya gelip gidiyordunuz, Ankara’dan gelen ustalar yapıyordu bu işleri, binaları, değil mi” dedi. Bir türlü kafam almadı bunu.
Ben, dedim, 41 de geldim haziranda geldim, kasım ayı içinde gittim, bu süre içinde on tane, on enstitüden on ekip geldiler, geldiler gittiler.  Onların üzerinde inşaatçı, marangoz öğretmenleri var. Onların yapı sanat ustabaşı var Mustafa Güneri Eskişehir’den resim öğretmeni vardı, bir sivil öğretmeni vardı, köy enstitüsünün yerini gösteren o. Kepirtepe’den gelen vardı. Bu saydığım öğretmenlerden başka Ankara’dan birileri gelip de bir taş koymadı. Nasıl olur da başkası gelip yapsın. Kars’tan, Pazarören’den onlar gitti Akçadağı’ndan, Kepirtepe’den, Trabzon’na hep ekip öğretmenleri, öğrencileri ve başındaki öğretmenleri bambaşkaydı. Hiç kimse değil, tümden bu binaları ekip öğrenciler yaptı. On tane o zaman enstitü vardı, dört tane öğretmen okulu enstitüye çevrilmişti. 14 ekip 15 ncisi köy enstitüsü olan  Hasanoğlan’ı kurdu.


Yaşayan en yaşlı (99 yaşında) köy enstitülü öğretmen
Ben CK: Hocam siz Abdullah Özgucur affedersiniz nerelisiniz aslen.
Abdullah Öcgucur (AÖ): “Ben Konya Beyşehir’e bağlı Manastır köyündenim. Önce Çiftelere geldim ben, Köy Enstitüsüne geldim, önce ben. Çifteler 1937 de Mahmudiye Köy Öğretmeni okulu olarak açıldı, enstitü değildi. Ben oraya geldim 1937 de üç sene. Ertesi sene Hamidiye açıldı, 10 km var aralarında, orada 1942 ye kadar okudum. Beş sene ben orada yapıcılık bölümüne ayrılmıştım, ustaydım. Çifteler’i bitirdikten sonra Hasanoğlan Köy Enstitüsüne geldim. Oraya yüksek kısım öğrencisi olarak geldim, ama 41 de izinli köyüme gitmedim, orada çalışmak üzere, orada Hasanoğlan Köy Enstitüsü açılacak denmişti. Orada ben tatilde köyüme gitmeyeceğim, Hasanoğlan’da iş varsa geleceğim, dedim. Yönetici, “gel” dedi, öyle vardım oraya. Orada yapı sanat yanında resim öğretmenimiz vardı. Hasanoğlan’a eğitim sanat başı olarak gelmiştim. Müdürle tanışıyordum, bir arkadaş daha çağırdım Ali Yılmaz, o da bir arkadaşıyla geldi, Naci Baykal. Üçümüz orada bir köyün pınarı vardı. Kurnalı filan bir pınardı, üstü çalı çirpi ile kapanmış. Mustafa Güneri dedi ki bir gün gelip geçenlerin ayağı altında burada su içiyorlar. Şunu bir halledelim, dedik çalı çir çirpiyi, çaput maput çıkardık, temizledik. Ondan sonra Yapı Ustası Mustafa Güner’i güzel bir şadırvan planı çizdi. O planı üç arkadaş uyguladık, yapı kısmını yaptık. 12 gözü vardı, penceresi vardı, üstüne de çatısını yaptım, şemsiye çatı. Pencereleri ışıklı güzel bir şadırvan, kurnaları akar, akan yere Hasanoğlan Köyü için bir çamaşırhane yapılmıştı, kiremidini biz döşemiştik. Yanı başına da bir hama yaptık, orada çalıştım. Ondan sonra bizim ekip geldi Çiftelerden. Onlarla bir olduk bir okul yaptık. Hep orada kasım ayına kadar çalıştık. Ondan sonra Yüksek kısma geldiğim zaman da, hiç gelmedi Ankara’dan yapı ustası herhangi bir usta gelmedi. Binaları yaparken, Ankara’dan yapı ustası falan hiçbiri gelmedi. Binaları öğrenci öğretmenler bizler yaptık.”.
Ben CK:  Sayın abi, şimdiye kadar nerelerde çalıştın şimdiye kadar?
AÖ: “ Yüksek Köy Enstitüsünü bitirdikten sonra İvriz Köy Enstitüsüne öğretmen olarak tayin edildim. Orada iki sene çalıştım, sonra askere aldılar bizi, yedek subay olarak altı ay askerlik yaptım 1947 Mayısında, 1948 Haziranında bitirdim. İskenderun’da Maraş’ta kıtalarda bulundum. Ben tekrar İvriz Köy Enstitüsüne döneceğimi sanıyordum, bizim okulumuzu kapatmışlardı, 1947 de. Bizi İvriz Köy Enstitüsüne değil de başka yerde öğretmen yaptılar. Yüksek Köy Enstitülerinden mezun olan çalışan öğretmenlerden bazılarını müfettiş olarak değil, yetkili başöğretmen olarak verdiler. Daha sonra, ilkokul öğretmenliğinden başlayacağım, dedim. Dörtyol’un bir mahallesi vardı oraya tayinimi istedim. Orada bir süre çalıştıktan sonra İki yol ilkokulu vardı oranın öğretmenliği boşalıyordu orayı istedim, başöğretmen olarak gittim, orada çalıştım. Oraya bir Milli Eğitim Müdürü gelmişti. Ben çalışırken, orada bir baraka yapıyordum, müdür, “sen bunlardan anlıyor musun” dedi. Anlıyorum, dedim. Sonra Dörtyol Erzin Nahiye Ortaokuluna atandım, resim öğretmenliğine atandım. Sonra Merkez Ortaokuluna tayinde bulundum oradan iki sene çalıştım Kız Öğretmen Okulu vardı, oraya gittim. Kız Öğretmen Okulunda 8-9 sene çalıştım, sonra enstitüler yerleştirme yerleriyle oralardan aldılar Gemerek’e verdiler. Gemerek Lisesinden emekli oldum.
CK: Kaç çocuk var.
AÖ: Beş çocuk var.
CK. Kaç yaşındasın
AÖ: 99 yaşındayım.
CK: Teşekkür ederim, sağlıklı yıllar dilerim.
Program başlamak üzere olduğu için ayrılarak yerime oturdum.

Cevat Kulaksız

Cevat Kulaksız 

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget