İncili Çevirdi Diye Ateşte Yakıldı

William Tyndale(1) (1484-1516) adlı bir Hristiyan İncil’i Latince’den İngilizceye çevirdiği için kilise tarafından aforoz(2) edilerek sapkın ilan edil

İncili Çevirdi Diye Ateşte Yakıldı
Gericiler ve dinciler nasıl ezanın Türkçe okumasına, ana dilde ibadete karşı çıkıyordu iseler, Orta Çağ’da Hristiyanlar da İncil’in ana dile, herkesin kendi diline çevrilmesini istemiyorlardı. Çünkü Hristiyan din adamları devrin kralları ile birlikte din adına halkı sömürüyorlar, kendi refahları için saraylarında refah içinde yaşıyorlardı. İncil’in Latince ’den kendi dillerine çevrilmesini asla istemiyorlar, “günah” diye şiddetle karşı duruyorlardı. Çünkü İncil’in öğütleri emirleri başka, papazların söyledikleri farklı olduğundan, din adamları İncil’in çevrilerek gerçekleri halkın öğrenmesini istemiyorlar çevirmek isteyenleri “engizisyon mahkemesi” denilen din mahkemelerinde, (Müslümanlarda Şeriat mahkemeleri) cezalandırılıyorlardı. Gerek Hristiyanlıkta gerekse Müslümanlıkta kutsal kitapları olan İncil ve Kuran’ın böylece ana dile çevrilmesi kesinlikle istenmiyor, din adamları tarafından kutsal kitabın çevrilmesini “Allah’ın kelamı çevrilmesi günah” diyerek yasak konuyordu.
Özellikle Orta Çağda 1450 yılında matbaanın bulunması ile kitap basımı hızla artmaya başlarken, Rönesans ve dinde reformun aydınlatma çağını başlatmıştı. İncil hızla ülkelerin ana diline çevrilince Avrupa Hristiyanları baktılar ki, papazların halkı sömüren tavır ve öğütleri ile İncil’in söylediklerinin farklı olduğunu görünce toplum hızla uyanmaya aydınlanmaya başladı. Arkasından gelen matbaa, rönesans ve reform ivmesi sanayi devrimi ile Avrupa hızla ilerlemeye zenginleşmeye başladı. Burada İncil’i ilk kez Latinceden İngilizceye çeviren William Tyndale adlı bir Avrupalı aydının başına gelenleri almak istedik.
William Tyndale(1) (1484-1516) adlı bir Hristiyan İncil’i Latince’den İngilizceye çevirdiği için kilise tarafından aforoz(2) edilerek sapkın ilan edildi. Tyndale “papa devleti değil kiliseyi yönetsin” diyerek laik bir tutum sergiledi. İncil’in Latinceden başka bir dile çevrilmesi “din düşmanlığı” olarak damgalandı. Ancak onu sevenler ona “Allah’ın dilmacı” dediler. O, Allah’ın iletisi olan İncil’i İngilizceye çevirerek adeta Allah’a tercümanlık yapmakla nitelendirildi ve övgülendi. Ama kilise böyle düşünmüyordu. Kiliseye göre o, Allah’ın iletisini bozan bir kafirdi. Bu nedenle de yokluğunda yargılanıp hakkında ölüm cezası verildi. Daha sonra yakalanıp önce hapsedildi. Sonra da bir direğe bir direğe bağlanıp boğuldu. Ardından cesedi ateşe verilip yakıldı. Takvimler 6 Ekim 1536 yı gösteriyordu. Onu Allah adına öldürdüler. Kitabından alıntıladığım Cemil Kılıç şöyle soruyor, “peki, Allah bundan memnun olmuş muydu acaba”?
İşte böylece kutsal kitapların gerçek anlamda söylediklerinin anlaşılmasını istemeyen din sömürücüleri, kutsal kitabın herkesin anadiline çevrilmesine yüzyıllarca şiddetle karşı çıkmışlardı.
Avrupa’da sonunda zorla da olsa İncil her milletin diline çevrilince toplum uyanmaya aydınlanmaya başladı, laikliği özümseyerek şimdiki refaha ulaşıldı.
Orta çağ boyunca kilisenin-papazların Allah adına halka bilim adamlarına yaptıkları baskı ve zulümlerin, İncilin ana dile çevrilmesiyle azalmaya başladığı süreç içinde bilim ve uygarlık, kilisenin gücünü azaltmaya başladığı görülür. Kilisenin gücü azaldıkça da kendiliğinden laik anlayışın yayılmaya başladığı açıktır. Bugün Avrupa’nın Batı’nın bilim ve uygarlık alanında ulaştığı zenginlik Hristiyanlık nedeniyle değil, tam tersine Hıristiyan gericiliğine karşı Batılıların verdiği laiklik mücadelesi nedeniyledir. Öyleyse Batılılaşmayı çağdaşlaşmayı Hıristiyan dinine özenme olarak nitelemek çok yanlıştır. Kısaca Batılılaşma çağdaşlaşmanın özünde laiklik vardır, günümüzde bile dinin toplum bilim üzerindeki baskısı azaldıkça laik anlayışla toplumlar ileri gider.
Ne yazık ki, bütün Müslüman ülkelerde dinin bilim ve toplum üzerindeki baskısı kırılamadığı için, bütün Müslüman ülkelerde laiklik gelişememiş ve o toplumlar ülkeler çağın erişinde kalmışlardır. Günümüzde bile laik T.C. nin bütün anayasalarında laiklik yazılı olduğu halde, devletimiz üzerinde siyasal İslami partilerin laikliği özümsememeleri ve laikliğe özen göstermedikleri için dinin bilim ve sanat üzerindeki hurafeli dincilerin baskısı altındadır, yıllardır ülkemiz bunun sancısını çekmekte ve ileri gidememektedir. Dincilerin devlet ve toplum üzerindeki dinsel baskıları Batıdaki gibi kırılmadıkça yani laikliği özümsemedikçe asla ileri gidemeyiz. Kısaca çağdaşlaşmanın bilimde ileri gitmenin özün de laiklik vardır.
Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com

(1) İngiliz bir İncil bilgini ve dilbilimciydi. İncil'in büyük bir kısmını İngilizceye çevirmesiyle tanınır

(2) Aforoz, dinî bir topluluğa mensubiyetten mahrum etme ya da çıkarılma anlamında kullanılan dinî bir kınama şekli. Kelime tam olarak “herhangi bir kimseyi iletişimin, toplumun dışına çıkarma” anlamına gelir.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget