Olay, ATATÜRK'ün anısına alenen hakaret suçu çerçevesinde değerlendirilemez.
Bu saldırı, ATATÜRK'ün şahsında, onun kurduğu laik ve demokratik hukuk devletine, T. C. ne ve onun anayasanın koruması altındaki değerlerine açık bir saldırıdır.
Bu saldırı, anayasal düzeni yıkmaya yönelik ağır bir suç olmalıdır.
Yeter artık.
Bu saldırının, kurtuluş mücadelesinin başlatıldığı, kurtuluş meşalesinin yakıldığı, ATATÜRK'ün Anadolu’ya ayak bastığı Samsun ilindeki ATATÜRK anıtına yapılmasının, çok özel bir anlamı vardır.
Saldırganlar, Samsun ilini bu nedenle özel olarak seçmişlerdir.
Bu olayı ve nedenlerini değerlendirmeden önce, bu ülkede geçmiş senelerde olup bitenlere bir göz atmak ve gerçeklerle yüzleşmek şarttır.
Bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanı ve Cumhurbaşkanının sergiledikleri ATATÜRK düşmanı kişilerle yakın ilişkileri mercek altına alınmak zorundadır.
Bize göre, Samsun ATATÜRK anıtını halatlarla yıkmaya çalışan zavallılar bir maşadır.
Bu ülkede Fesli Kadir namıyla ünlenen bir vatan haini yaşamış ve sonunda, yaşamayı hak etmediği ülkemizdeki yaşamı, eceliyle sonlanmıştır.
Bu Vatan haini Fesli Kadir, ağıza alınmayacak küfürlerle ATATÜRK'e hakaret etmiş ve keşke kurtuluş savaşında Yunan galip gelseydi diyen bir tescilli vatan hainidir.
Bu kişinin yakın dostları ve şakşakçıları kimlerdir, bu laik Cumhuriyet ve ATATÜRK düşmanı kişiyi, kimler resmi makam otolarıyla ziyaret edip hediye ve bağlılıklarını, saygı ve sevgilerini sunmuştur?
Bu sorunun cevaplarını bulup, şapkamızı önümüze koyup düşünmeliyiz.
Bu ülkenin kurtarıcısı ve devletimizin kurucusu ATATÜRK, 5812 sayılı özel bir yasayla, laf olsun kabilinden cılız cezalarla korunamaz.
Aslında korunan şey; ATATÜRK'ün şahsında, laik ve demokratik anayasal düzenin ta kendisidir.
ATATÜRK'e hakaret ederek ve heykellerine, büstlerine saldırarak yok etmeye yeltenenlerin asıl amacı, ATATÜRK'ün tesis ettiği laik Türkiye Cumhuriyeti ve onun, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan değerleridir.
Bu eylemin karşılığı, cılız cezalarla 5812 sayılı özel bir kanun olmamalıdır.
Türk Ceza Kanunun 309. maddesinde düzenlenen anayasayı ihlal suçuna son bir 4. fıkra eklenerek; herne suretle olursa olsun, Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten veya bu eylemlere teşebbüs edenlere, başka koşul aranmaksızın, 309. maddenin 1. fıkrasındaki ceza(ağırlaştırılmış müebbet hapis) aynen uygulanır hükmü derhal getirilmelidir. Bu insanları özgür bir şekilde aramızda dolaşırlarken görmek istemiyoruz.
ATATÜRK ve onun kurduğu laik ve demokratik Cumhuriyet düşmanlarından ve ona saldıranlardan bıktı bu ülkenin insanları.
Samsunda ATATÜRK anıtına ve heykeline kement geçirerek devirmeye çalışan gafiller, bize göre demokratik ve laik Cumhuriyetimize, anayasal düzenimize saldırmışlardır, sözüm ona tutuklandılar, yasanın öngördüğü cezanın miktarına ve suçun niteliğine ve ülkemizde hakim olan ve onların sırtlarını sıvazlayan iklimin özelliğine göre, kısa süre sonra tahliye edilecekler ve yaptıkları yanlarına kar kalacaktır, bunu çok iyi biliyoruz.
Bize göre, bu kişiler ve onarın gizli destekçileri, anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmişlerdir, Türk Ceza Kanununda yukarıda belirttiğimiz acil değişikliğin yapılmasının zamanı gelmiş ve geçmiştir.
Saray; bizzat ve doğrudan, ERDOĞAN'ın ağzından, bu alçak saldırıyı açıkça kınayıp lanetledi mi bilemiyoruz, ben duymadım. Şayet, henüz kınamamış ve lanetlememişse, acilen emrindeki medyaya özel olarak çıkarak, Türk halkına bu saldırıdan duyduğu üzüntüyü bildirmeli ve bu saldırının hedefi ATATÜRK'e ve laik Cumhuriyet değerlerine olan bağlılığını, açıkça ifade etmelidir.
Güner Yiğitbaşı
04/02/2022
Hukukçu
Yorum Gönder