Mart 2025
Abbas Güçlü Ahmet Tan Alev Coşkun Ali Eralp Ali Sirmen Ali Tartanoğlu Alican Uludağ Altan Öymen Arslan BULUT Ataol Behramoğlu Atilla Kart Aydınlık yazarları Ayşenur Arslan Barış Yarkadaş Bedri Baykam Bekir Coşkun Bilim Teknik Bozkurt Güvenç Burak H. Özdemir Bülent Soylan Can Ataklı Can Dündar Celal Şengör Cengiz Önal Cengiz Özakıncı Cevat Kulaksız Ceyhun Balcı Coşkun Özdemir Cumhuriyet yazarları Cüneyt Arcayürek Deniz Kavukçuoğlu Doğan Kuban Dr. M. Galip Baysan Dünya haberleri Ece Temelkuran Ekonomi Emin Çölaşan Emine Ülker Tarhan Emre Kongar Erdal Atabek Erdal Atıcı Eren Erdem Ergin Yıldızoğlu Erhan Karaesmen Erol Manisalı Ertuğrul Kazancı Eğitim Ferhan Şensoy Fikret Bila Fırat Kozok Gündüz Akgül Güner Yiğitbaşı Güngör Mengi Güray Öz Gürbüz Evren Hakkı Keskin Hasan Pulur Hayrettin Ökçesiz Hikmet Sami Türk Hikmet Çetinkaya Hulki Cevizoğlu Hüner Tuncer Hüseyin Baş Işık Kansu Işıl Özgentürk Kemal Baytaş Kemal Kılıçdaroğlu Kurtul Altuğ Köşe Yazıları Kürşat Başar Levent Bulut Levent Kırca Leyla Yıldız Mehmet Ali Güller Mehmet Faraç Mehmet Haberal Mehmet Halil Arık Mehmet Türker Melih Aşık Merdan Yanardağ Meriç Velidedeoğlu Mine Kırıkkanat Miyase İlknur Mustafa Balbay Mustafa Mutlu Mustafa Sönmez Mümtaz Soysal Müyesser Yıldız Necati Doğru Necla Arat Nihat Genç Nilgün Cerrahoğlu Nuray Mert Nusret Ertürk Oktay Akbal Oktay Ekinci Oray Eğin Orhan Birgit Orhan Bursalı Orhan Erinç Rifat Serdaroğlu Ruhat Mengi Rıza Zelyut Sabahattin Önkibar Saygı Öztürk Sağlık Selcan Taşçı Serpil Özkaynak Sevgi Özel Sinan Meydan Siyaset Soner Yalçın Spor Sözcü yazarları Süheyl Batum Tarih Tarım Tayfun Talipoğlu Tekin Özertem Tülay Hergünlü Tülay Özüerman Tünay Süer Türey köse Türkiye Türkkaya Ataöv Utku Çakırözer Uğur Dündar Uğur Mumcu Vatan Yazarları Video Yakup Kepenek Yazı Dizileri Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Öztürk Yener Güneş Yeniçağ yazarları Yurt Yazarları Yüksel Pazarkaya Yılmaz Özdemir Yılmaz Özdil Zeki Tekiner Zeynep Göğüş Zeynep Oral Zulal Kalkandelen chp genel lozan muharrem ince Çiğdem Toker Ömer Yıldız Özdemir İnce Özgen Acar Özgür Mumcu Öztin Akgüç Ümit Zileli İlhan Cihaner İlhan Selçuk İlhan Taşçı İnci Aral İrfan O. Hatipoğlu İsmet İnönü Şükran Soner

Anayasanın 66 ncı maddesi neyi tanımlamaktadır?
ÖCALAN'ın; PKK'nın silahı bırakma ve kendini fes etme çağrısını yapmasından sonra, üzerinde değişiklik yapılması için bazı çevrelerce yeniden gündeme getirilen, Türk ve Kürt etnik kimliklerinin ağırlıkta olmasına rağmen, bunların yanında sair etnik kimlikteki insanların da aralarında yer aldığı insanların tümünü,  Türk Vatandaşı kimliğiyle ortak paydada buluşturup birleştiren Anayasamızın 66. maddesi, Türk Vatandaşlığının tanımını yapmaktadır. 


Bize göre,  66. maddeyle ilgili tüm sorun;  bu 66. maddenin amacı dışında, Türk etnik kimliğine vurgu yaparak,  Türk etnik kimliğini öne çıkaran yazılışındaki hatadan kaynaklanmaktadır. 


Bakıyoruz 66. maddenin başlığına Türk Vatandaşlığı diyor,  başlık. Yani,  66 madde,  Türk Vatandaşlığını tanımlıyor. 


Maddenin metnine bakıyoruz, etnik bir kimlik olan TÜRK'ü tanımlayan. ona vurgu yapıp öne çıkan biçimde yazılarak sonlandırılmış. 


“Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür 


Türk babanın veya Türk ananın çocuğu Türk’tür” denmektedir. 


İşte tüm sorun da,  hiç gereği yokken,  amacı dışındaki bu yanlış yazımdan kaynaklanıyor. 


Anayasanın 66. maddesi;  mademki, Türk Vatandaşlığını tanımlamak amacıyla yazılmıştır, öyleyse 66. maddenin;  “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk Vatandaşıdır

Türk vatandaşı babanın veya Türk Vatandaşı ananın çocuğu da Türk Vatandaşıdır” şeklinde yazılması gerekirdi. 


Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşuna giden Kurtuluş savaşı;  şayet, Türk, Kürt ve sair etnik kökenden gelen tüm insanların döktüğü kanla kazanılarak bu devlet kurulmuşsa, devleti oluşturan insanların tümüne,  etnik kimlik ve kökenlerine bakılmaksızın Türk Vatandaşı denilmekteyse, 66. maddede Türk Vatandaşlığının tanımı yapılıyorsa, 66. madde,  doğrudan Türk etnik kimliğine vurgu yapacak şekilde yazılmamalı ve Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı herkes Türk’tür yerine,  Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk Vatandaşıdır  şeklinde yazılmalıydı. Yüce ATATÜRK de,  ne mutlu Türküm diyene derken; ırk ve etnik kökenlerine bakılmaksızın, Türk Vatandaşlığını ifade etmiştir


Anayasanın 66 maddesi yanlış yazılmış ve bugünkü haliyle; hangi etnik kimlikten olurlarsa olsunlar, vatandaşlık bağı ile bağlı oldukları Türk Devletini oluşturan Türk vatandaşlarını birleştirici değil,  ayrıştırıcı yorumlara neden olmuştur. 


66. Madde ilk dört madde gibi değiştirilmesi yasak olan bir tabu değildir ve üzerinde fazla oynanmadan,   “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk Vatandaşıdır. 

Türk vatandaşı babanın veya Türk Vatandaşı ananın çocuğu da Türk Vatandaşıdır” şeklinde değiştirilerek, asıl düzenleniş amacına uygun hale getirilebilir.


03/03/2025

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Öcalan'ın Okunan Çağrı Mektubu
Ceza hukukunun ilkelerine göre, yasa dışı silahlı örgüt liderliği ve üyeliği;  mütemadi, yani devamlılık, süreklilik içeren, sürüp uzayıp giden bir suç olup, bir örgüt lideri ve üyesinin;  legal güçler,  yani karşısında kurulduğu devlet tarafından yakalandığı anda, temadi eden, yani, sürüp uzayıp giden örgüt liderliği ve üyeliği kesilir sona erer ve geçmişte işlenenden bir suç olarak cezalandırılır. 


PKK Silahlı Terör Örgütünün kurucu lideri olan ÖCALAN'ın da, 1999 senesinde yakalandığı anda, o ana kadar sürüp gitmekte olan örgüt üyeliği ve liderliği kesilmiş ve sona ermiş olup,  tıpkı emekli olarak kürsüyü bırakan ve evine dönen ve kendisine onursal payesi verilen  bir Yargıtay üyesi ve başkanı gibi, belki PKK'nın onursal lideri olarak kabul edilebilir. 


Bu nedenle, ÖCALAN'ın PKK'ya yaptığı silahları bırakma ve kendini fes etme çağrısını;  PKK örgütünün onursal liderinin, belki bir umut hakkı beklentisi ile  bağlayıcı olmayan tavsiye niteliğinde bir çağrısı olarak nitelendirebiliriz. 


PKK'nın şu anda başında bulunan ve örgütü yöneten ve yakalanmadıkları için liderlikleri ve yöneticilikleri fiilen sürmekte olan lider kadrosu da;  1999 da yakalanan, yargılanan ve 26 senedir tutuklu bulunan,  fiilen örgütün sevk ve yönetiminde bulunmayan ÖCALAN'ı,  eski bir kurucu ve onursal lider olarak kabul etmekte ve yaptığı çağrıya da bu gözle bakmaktadırlar. 


PKK örgütünün Kandil kanadıyla sınırlı olarak ÖCALAN tarafından yapılan silahları bırakma ve fesih çağrısı, onursal lidere duyulan saygıdan ve karşı beklentilerden dolayı, Kandil tarafından peşinen reddedilmemiş ve ateşkes ilan edilerek,  şimdilik kaydıyla koşullu olarak kabul edilmiştir. 


ÖCALAN;  Türkçe ve Kürtçe olarak okunarak kamuoyuyla paylaşılan çağrı mektubunda,  herhangi bir ön koşul ileri sürmeden çağrı yapmışsa da; sözlü olarak Sırrı Süreyya Önder tarafından mektubun okunmasından sonra dip not olarak açıklanan;  “demokratik siyaset yolunun açılması” koşulu başta olmak üzere, olası diğer karşı koşulların da,  ilerleyen günlerde,  peş peşe açıklanacağı, Kandil'in öncü ateş kes ilanının arkasından,  silahları bırakma ve örgütün feshi çağrısının;  bu karşı koşulların kabul görmesi üzerine hayat bulacağı anlaşılmaktadır. 


Cumhur İttifakının; silah bırakma ve kendisini feshine yönelik PKK'nın karşı koşullarına vereceği olumlu yanıtlar için,  önündeki tek engel, en başta şehit ve gazilerimizin yakınlarının ve gazilerimizin ve terörden zarar gören halkımızın tepkileri olacaktır. 


ERDOĞAN;  bu nedenle,  DEM'in aksine. ÖCALAN'ın silah bırakma ve fesih çağrısına, dereyi görmeden paçaları sıvamamış, çağrıya gülücüklerle derhal sarılıp düğün dernek ilan etmemiş, bekle gör politikasını uygulamaya koymuş, hatta baştan beri ÖCALAN'ın çağrı mektubunun mimarı görüntüsünü vermeyi kendisi açısından sakıncalı bulmuş, BAHÇELİ'yi cepheye sürmüştür. 


ERDOĞAN; bundan önceki açılım deneyimlerinin başarısızlıkla sonuçlanması nedeniyle,  sütten ağzı yanan bir politikacı olarak,  bu sefer yoğurdu üfleyerek yemeyi tercih etmiştir. 


ERDOĞAN; meseleye o kadar temkinli yaklaşmaktadır ki; kendisini sandıkta sıkıntıya sokmayacak şekilde fazla bir ödün vermeden,  ÖCALAN'ın açıkladığı gibi,  örgütün silahları bırakmasını ve kendisini feshetmesini ümit etmektedir. 


ERDOĞAN; ÖCALAN'ın çağrısının muhatabı PKK'ya,  aklınızı başınızı toplayın,  yoksa üzerinize gelirim ve taş üstünde taş bırakmadan sizi imha ederim  mesajı vererek, aba altından sopa göstermeyi de ihmal etmemektedir. 


Bize göre iki taraf da birbirlerine güvenmemekte olup, konunun uluslararası, Büyük Ortadoğu Politikası ayağı görmezlikten gelinmekte ve  havada asılı durmaktadır. 


ÖCALAN; kasıtlı ve bilinçli olarak, ancak  kısa vadeli ve geçici bir çözüme belki merhem olabilecek ve kendisini de İmralı adasından kurtaracak bir adım atarak, sadece PKK ile sınırlı olarak çağrıda bulunmuş, PKK'nın özellikle Suriye ayağındaki PYD/YPG ile ilgili bir çağrıda bulunmamıştır. Bu suretle,  örgütün;  Suriye’nin Kuzey Doğusuna yerleşmiş olan, ABD ve İsrail himayesinde, neredeyse bir garnizon devlet olarak teşkilatlanan PYD/YPG üzerinde büyük yatırımları, vesayeti ve beklentileri olan ABD ve İsrail'e jest yapmış,  onların hareket kabiliyetlerine müdahaleden çekinmiştir. 


Burada DEM yöneticileri için de birkaç söz söylemek gerekirse; DEM yetkilileri,  aslında samimiyetlerine inanmamakla ve kendilerine güvenmemekle birlikte,  Cumhur İttifakının bu açılımına inanmak ve güvenmek konusunda kendilerini mecbur hissetmişler, denemekte yarar var diyerek yola çıkmışlar, bu sürece aracılık ve katkı sunmuşlardır. Ancak, mecburiyetten kaynaklı bu güven, sürecin başarıya ulaşmaması halinde,  ERDOĞAN'ın açıkladığı gibi, PKK ile mücadeleye,  taşın taş üstünde kalmayacağı şiddette,  demir bir yumruk olarak geri dönülmesi halinde,  DEM'in başına,  DEM=PKK gibi  bir  soruşturma felaketi gelmez  inşallah. 

02/03/2025

Güner YİĞİTBAŞI

Hukukçu

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget