“Foteri nereden aldın” dedi

Balıkçının yanına vardığımda, adam izin filan almadan yağlı eliyle başımdan fötr şapkamı saygısızca eline aldı, “abi föterin çok güzelmiş nereden aldı

“Foteri nereden aldın” dedi
Temmuz ayının son günleri, hava çok sıcaktı. Bir iki parça sebze meyve almak için Ulus perakende haline uğradım. Hava çok sıcak olduğu için güneşten kendimi korumak amacıyla tepemde bir küçük şemsiye gibi duran havalı görüşlü fötr şapkamı giymiştim. Başımda fötr şapkam ile perakende haline girdim, sebze meyve fiyatlarına göz atmak için tezgahların önünden sıra ile fiyatları kontrol ederek yürüyordum. Sağdaki balıkçıyı geçtiğim sırada birkaç adım uzaklaştığım halde, pek de satış yapmayan balıkların önünde dikilen bir balıkçı, arkam süre “foterli abi foterli abı” diye beni çağırdığını anladığım balıkçıya geri döndüm. 

Balıkçının yanına vardığımda, adam izin filan almadan yağlı eliyle başımdan fötr şapkamı saygısızca eline aldı, “abi föterin çok güzelmiş nereden aldın bu kovboy şapkasını” deyip balıkçı fötr şapkamı kendi başına giydi. Laubali bir tavırla “yakıştı mı abi” diyordu üstelik. Ben sinirlenmeye başladım, kendimi taciz edilmiş hissettim, “Teksas’tan bir kovboy arkadaşım hediye etti, Allah Allah senin başka işin yok mu, diyerek fötr şapkamı başından alıp kendi başıma giydim. Sinirimden başımı beri öte sallayarak ayrılıp giderken, balıkçı arkam süre “abi abi balık verelim gitme” diyerek bana balık satmaya çalışıyordu. Kendi kendime bu dünyada ne densiz adamalar var diye söylenerek çıktım. 

 Densiz dilenci

Bu densiz adama söylene söylene giderken, nedense aklıma şu densiz dilenci fıkra geliverdi:

Dilencinin biri sokaklardan dilenerek giderken bir apartmanın bilmem kaçıncı katında oturan biraz da yaşlıca bir adam balkondan sokağı seyrediyordu. Dilenci başını kaldırarak balkondaki yaşlı adamı “abi abi buraya gelebilir misin” diyordu. Balkondaki yaşlı adam çağıran adamın dilenci olduğunu bilmeden onu kırmamak için nezaketen balkondan ayrılarak aşağıya dilencinin yanına geldi, ona “buyur hemşerim ne istiyorsun” dedi.

Dilenci umarsız “Allah rızası için bir sadaka verir misin” dedi. Balkondan gelen yaşlı adam sinirlenmişti, ona belli etmedi, ama o dilenciye bir ders vermek için onu yukarıdaki üst katta bulunan evine çağırdı, “yukarı gel de vereyim” dedi. Üçüncü mü dördüncü mü katta oturan asansörü de olmayan bu eve arka arkaya birlikte çıktılar.

Ev sahibi yaşlı adam, dilencinin yüzüne sanki alaycı mı desem çok sinir mi desem bir eda ile bakarak, “Allah versin” dedi. Dilenci bu durum karşısında homurdanmaya başladı: “Yahu arkadaş “Allah versin” lafını aşağıda iken niye söylemedin” diye çıkıştı. Yaşlı adam ev sahibi de ona şu yanıtı verdi: 

“Peki sen de sadaka istediğini ben yukarıda iken niye söylemedin” diye sinirli bir eda ile çıkıştı. Dilenci homurdanarak aşağı inerken, yaşlı adam da arkasından “sana bir ders vermek istedim” diyordu. Toplumda insanı rahatsız eden böylesi insanların var olduğunu sanırım hepimiz biliyoruz. 

Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com 

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget