1910 Hayırsız Adaya Köpek Toplu Sürgün ve Katliamı
İstanbul’da insanı utandıran köpek katliamı
Meclis’te başıboş sokak köpeklerinin “uyutma-ötenazi” açık ifade ile köpeklerin katledilmesini öngören yasanın görüşüldüğü şu günlerde, yüz yıldan fazla bir zaman önce Cumhuriyetten önce, tıpkı şimdiki AKP-RTE yönetiminin önerdiği köpek katliamından daha beter, insanı utandıran bir köpek katliamı var ki insanı dehşete düşürür.
İnsanı dehşete düşüren, gözyaşlarını tutamayacağı Sivri Ada’ya (Hayırsız ada) toplu sürgün olayı tarihimizde yaşanmıştır. Oysa bütün köpekler kısırlaştırılırsa üreme durur, dengelenir böylesine köpek katliamları yaşanmaz.
Marmara Denizinin içindeki Hayırsız Ada’ya İstanbul’dan toplanan on binlerce köpek, içinde sadece kayalardan ibaret olan hiçbir ot bitkinin olmadığı bu adaya Haziran 1910 da sürgün edilirler. Bu toplu sürgün ülkemizde yapılan en insafsız köpek katliamıdır.
Gerek sokakta gerekse evde beslediğimiz köpekler geleneğimize göre adeta şehrin beldenin sakinlerindendir. Köpekler 1910’a kadar İstanbul’da herkesin kendi sokağında halkla beraber yaşarlardı.
Avrupa’da ilerleyen sanayi devrimiyle birlikte sokak köpekleri kıyma yapılarak sanayinin çeşitli dallarında, parfüm, kimya sanayinde kullanılmaya başlanılmıştı. O nedenle sokaklarda adete köpek kalmamıştı.
Fransa’da iş böylece ilerletince, İstanbul sokaklarında dolaşan binlerce köpeği gören Fransa, “İstanbul’un sokak köpeklerini toplayıp bize satın” diye teklifte bulunur. Osmanlı hükümeti Fransa’nın teklifi ile garip bir köpek anlaşması yapar. Köpekleri toplayıp Fransa’ya gönderilirken İstanbul halkı bu “can dostlarından” ayrılmanın verdiği hüzünle bu köpek sevkine karşı çıkar, çünkü her köpek kendi sokağının bir sakini gibiydi. Halktan destek gelmeyince bu işler paraya muhtaç olan sokakta yatan insanlara, serserilere havale edildi.
Bu sevkiyata dayanamayan ve köpekler toplanırken halk isyan etti, toplanan gemiyle Fransa’ya gönderilmek üzere Tophane’de bekletilen binlerce köpeğe bir baskın yaparak kurtardılar.
Ancak hükümet Fransa ile bir köpek anlaşması yapmıştı, bu anlaştığı sevkiyattan vaz geçemedi. Daha geniş organize bir köpek toplama işi başlatıldı. Kısa sürede 80 bin köpek toplandı ve Tophane’de bekletildi... Halkın bir kez daha hayvanları kurtarmaması için başlarına asker dikildi. Fakat nedense Fransa’dan bir türlü yükleme talimatı gelmiyordu. Köpeklerin beslenmesi ve bakımı sorun olmaya başlamıştı. Fransa’dan köpek sevkiyatı için yanıt gelmeyince hükümet köpeklerin fiyatını indirdi, sonra bedavaya vermeye bile razı oldu ama Fransa’dan çıt çıkmıyordu.
Köpekleri artık Tophane’de bekletme olanağı yoktu. Kentten uzak bir yer, Sivri Ada seçildi. 80 bin köpek Sivri Ada’ya nakledildi. Köpeklere burada bir süre daha bakıldı. Ta ki Fransa anlaşmayı fesih ettiğini, köpekleri almayacağını bildirene kadar beslendi.
Bundan sonra köpekler Sivri Ada’da tamamen kaderine terk edildi. Halk bir süre adaya yiyecek taşıdı ise de sonra bu da imkânsız bir hale gelince fecaat o zaman başladı...
Adada köpekler açlıktan ve susuzluktan can verdiler. İrili ufaklı binlerce köpeğin acı çığlıkları Anadolu yakası sahillerinde duyuluyor, sabaha kadar dinmiyor, köpekler feryat ediyorlardı. Gün geçtikçe köpekler susuzluktan açlıktan kırılmaya, köpekler birbirini yemeye başladılar.
Ölümler başlayınca, 2-3 yıl boyunca tüm sahil kokudan yaşanmaz hale gelmişti. İstanbul halkı bu suçtan dolayı çok üzgün, çok çaresizdi.
İstanbul’da ilk köpek sürgünü
İstanbul köpekleri ilk toplu sürgünlerinden birini 19. yüzyılın ilk çeyreğinde, 2. Mahmud zamanında yaşadı.
1865’te Galata’da köpeklerden kaçan bir İngiliz yüksek bir duvardan düşer ve talihsiz bir şekilde ölür. Bunun üzerine 2. Mahmut köpeklerin Sivri Ada’ya sürgün edilmesini emreder.
Şehirde toplanan köpekler kısa bir süre sonra halkın tepkisi ve uğursuzluk getireceği söylentileri üzerine adadan geri getirilir.
Aradan çok zaman geçmeden sürgün için ikinci emir Sultan Abdülaziz’den gelir. Köpekler tekrar toplanıp Hayırsız Ada’ya bırakılır. Kısa süre sonra 1865 sonbaharında İstanbul’da meşhur Hocapaşa yangını başlar ve şehir merkezinde birçok yer tahrip olur.
Halk bu denli büyük bir yangının sebebinin köpeklerin sürgünü olduğunu söyler ve köpekler ikinci kez adadan şehre getirilir.
Daha sonra yine köpek sürgünü
3 Haziran 1910’da ise dönemin belediye başkanı Suphi Beysoyundu’nun talimatıyla 80 binden fazla köpek toplanır ve Hayırsızada (Sivriada’ya) götürülüp kadere terk edilir.
Tarihçilerin anlatımına göre Hayırsız ada sadece kayaydı, dikili tek bir ağaç bile yoktu ve 80 bin köpeğin feryadı söylendiğine göre geceleri İstanbul'dan bile işitilir olmuştu.
Sesler birkaç gün sonra kesildi, zira yaşayabilmek için birbirlerini yiyen köpeklerden artık bir teki bile hayatta değildi.
Hayırsız ada katliamı, dünyanın gördüğü en büyük hayvan katliamlarından bir tanesi. Türkiye'de yaşanan bu utanç verici olayın detayları oldukça üzücü...
Dönemin Fransız Gazetecisi Robert Gillon Hayırsız Ada önünden geçerken yaşadığı trajediyi şöyle anlatır:
“…Az sonra rüzgârla birlikte burnumuza dayanılması imkânsız pis bir koku geldi. Daha doğrusu kendimizi bu kokunun içinde bulduk. Kitleler halinde ölen köpeklerin kokuşmaya başlayan cesetlerinin kokusuydu bu! Dediklerine göre adada bekçiler vardı ve bu köpeklerle bir arada yaşıyorlardı. Adamlar ölen köpekleri kireç kuyularına atıyorlardı ama yine de bu pis kokuya engel olunamıyordu…”
Halk 1912 yılındaki İstanbul depreminin sebebini bu katliama bağlar.
Pek çokları sahildeki evlerini kapattı. Köpeklere dokunmanın büyük bir lanete yol açacağı düşünülüyordu. Sonunda o lanet 1912 yılında deprem olarak geldi. Büyük deprem köpeklerin ahına, günahına bağlandı. Adanın adı da bundan sonra Hayırsız Ada oldu.
Adadaki ölümlerin ardından sahildeki evleri korkunç bir leş kokusu sardı. Halk evlerinden ayrılıp başka bölgelere taşınmak zorunda kaldı. Kimse de ölen köpeklere dokunmak istemiyordu çünkü onların lanetli olduklarını düşünüyordu, ki zaten bu lanetin, 2 yıl sonra Marmara'da yaşanan büyük depreme sebep olduğuna inanmışlardı.
Bütün bunların ardından Sivriada'nın adı, Hayırsızada olarak değişti. Ünlü yazar Jean Paul Sartre, "Özgürlüğün Yolları" isimli kitabında Hayırsızada ile ilgili söylenebilecek en dramatik sözleri şöyle yazmıştı:
“Onları sokaklarda tuzağa düşürmüşler, çuvallara, sepetlere koymuşlar ve sonra ıssız bir adaya bırakmışlardı. Köpekler birbirlerini yiyorlardı. Açık deniz rüzgârı onları bağırışlarını denizcilerin kulaklarına kadar getiriyordu. Oraya bırakılması gereken köpekler değildi... '
Hayvan Partisi 102 yıl önce İstanbul'un köpeklerinin katledildiği Sivriada'ya bir anıtı dikti. Parti basın açıklamasında "Anayasaya Kuyruk Lazım" adında bir kampanya başlattığını da duyurdu.
İstanbul'da gerçekleşen köpek itlaflarıAnıttaşı II. Mahmut Dönemi'nde (1808-1839) 1826'da bir İngiliz turistin şikâyeti üzerine İstanbul'daki köpeklerin Hayırsızada'ya bırakılması padişah tarafından emredilir. Ancak halkın tepki göstermesi üzerine padişah kararını geri alır.
Sultan Abdülaziz Döneminde (1861-1876), 1865 tarihinde İstanbul'un köpekleri yine toplanır ve Hayırsızada'ya bırakılır. Bu olaydan sonra Beyazıt'ta büyük bir yangın çıkar ve halk yangının nedenini bu olaya bağlar.
Sultan V. Mehmet Reşat Döneminde (1909-1918), 3 Haziran 1910 tarihinde Dahiliye Nazırı (Mehmed) Talat Paşa (1909-1911 arasında bu görevde bulunmuştur. Dönemin Sadrazamı İbrahim Hakkı Paşa'dır: 12 Ocak 1910-29 Eylül 1911.) tarafından alınan kararla sayıları 60-80 bin arasında olan köpek yine Hayırsız Ada’ya bırakılmıştır.
Dr. Cemil Topuzlu'nun Belediye Başkanlığı (Şehremini) döneminde kendi ifadesiyle '30 bin köpek' öldürdüğü belirtilmektedir. Topuzlu üç dönem şehremini olmuştur. [(1) 18 Ağustos 1912 - 7 Kasım 1914; (2) 28 Ağustos 1918 - 15 Aralık 1918; (3) 5 Mayıs 1919 - 28 Şubat 1920]
Bedrettin Dalan belediye Başkanlığı döneminde (26 Mart 1984- 28 Mart 1989) 25 Adet Köpek İtlaf Aracı aldığını basına (Milliyet Gazetesi, 1987) bildirmiştir. (MS/HK)
Kaynaklar: Hayırsız Ada Tarihinden Bir Kesit II. Mahmut Dönemi
https://bianet.org/haber/hayirsiz-ada-da-bir-katliam-aniti-138837
Hayvan katliamları konusunda tarihin utanç sayfalarına geçmiş bu İstanbul-Hayırsız ada köpek katliamı faciası varken, 114 yıl sonra Çağdaş Laik T.C. nin Meclisinde köpek katliamı yasası çıkarmak ayrı bir utanç belgesi olarak tarihimizin hüzünlü sayfalarına yazılacaktır.
Kaynaklar: https://www.rudaw.net/turkish/lifestyle/250520242
https://onedio.com/haber/istanbul-daki-kopeklerin-toplatilip-hayirsizada-da-kaderine-terk-edildigi-en-buyuk-katliamin-detaylari-1224458
Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com