Hukuk devleti olan
demokrasilerde; uygulanan kurallar
arasında bir hiyerarşi var olduğu gibi, mahkemeler arasında da bir hiyerarşi vardır.
Anayasanın kuralları, diğer tüm kuralların en üstünde olup, hiçbir
kural anayasa kurallarına aykırı olamaz.
Kurallar hiyerarşisinin tepe
noktasında olan anayasa kuralarının ve anayasal düzenin bekçisi olan Anayasa
Mahkemesi de, yerel ve yüksek mahkemeler dahil, mahkemeler arasındaki
hiyerarşinin en tepe noktasında olup, alacağı kararlar; yürütmenin, yasamanın ve yargının bünyesindeki tüm birim
ve kuruluşları ve kişileri bağlar, Anayasa Mahkemesinin kararlarına uyulması
anayasal bir zorunluluktur. Aksine bir
davranış, anayasanın ihlali olup, Türk
Ceza Kanununa göre çok ağır bir suçtur.
Buna rağmen bazı yerel ve
yüksek mahkemelerin ve yasama organının, Anayasa Mahkemesinin uyulması zorunlu
bağlayıcı kararlarını yok saydıkları ve uygulamadıkları görülmektedir.
Anayasanın uygulanmasından
sorumlu olan Cumhurbaşkanının partili ve taraflı olması, yargının bağımsız
olmaması gibi, içinde bulunduğumuz
bugünkü olumsuz koşullarda Anayasa Mahkemesinin kararlarına uymayanlar
hakkında yasal gereğin yapılmaması ve
hatta bunların sırtlarının sıvazlanarak cesaretlendirilmesi, halkın demokrasiye
ve anayasal düzene olan saygılarını yok etmekte ve güçlü olanın haklı olduğu
inancını doğurmaktadır.
Ancak, Anayasaya rağmen, Anayasa Mahkemesine ve kararlarına karşı
kabadayılık yapanlardan, Anayasa Mahkemesi kararlarını kafalarından yok sayarak
uygulamayanlardan, bir zamanlar anayasa ve yasaları yok sayan FETÖ yargı
düzeninde olduğu gibi, anayasal düzenin ve anayasaya saygının yeniden hakim
kılınacağı yeni düzene geçildiğinde, yargı önünde yaptıklarının hesabının sorulacağı,
asla unutulmamalıdır.
Hukuk; kendisine yapılan
ihaneti hiç unutmaz ve affetmez, zamanı geldiğinde mutlaka gücünü gösterir, galip
gelen her zaman hukuktur.
09/11/2025

Yorum Gönder