Yaşadığım İzmir Bostanlıdaki
evimin hemen karşısında, bir bölümü
otopark, bir bölümü köpek parkı ve yeşil
alan olan bir tesis vardır, tesisin etrafı da toplam 200 metreden ibaret yaya
yürüyüş yoludur.
Ben, sağlık açısından, her sabah ve akşamları buraya gider ve sabah
on ve akşam on olmak üzere, en az yirmi
tur, yani toplamda dört kilometre
yürürüm.
İyi bir gözlemci olduğum için,
bu yürüyüşlerim sırasında, bir yandan da etrafımı gözlemlerim.
Benim gibi kendi sağlığını
düşünerek yürüyenler, maalesef yok
denecek kadar az.
Daha çok elinde bir veya iki
köpek bulunan ve bu köpekleri gezdiren bayan ve beylere rast gelirim.
Benim köpeğim yok, ben
kendimi gezdiriyor, yürüyor ve sağlık arıyorum.
Köpeksiz olduğum için, yaşımıza hürmeten ve insanlık gereği de olsa, yüzüme bakan ve sabah ise günaydın, akşam ise
iyi akşamlar dileyen bir köpek sahibine hiç rastlamadım. Şayet yüzüme bakan
olursa bazen ben inisiyatif kullanarak günaydın diyorum, hiç içimden gelmese de.
Ama, gözlemliyorum, bana karşı burunlarından kıl
aldırmayan o köpek sahipleri, parka
gelen diğer köpek sahibi kişilere karşı, önceden tanısın veya tanımasın ve
cinsiyet farkı da gözetmeksizin, öyle
bir samimiyet gösteriyorlar ki, şaşırmamak mümkün değil. Günaydınlar, hal ve hatır sormalar havada uçuşuyor, aralarında
koyu sohbetler başlıyor, köpeklerinin yaşlarını soruyorlar, birinin köpeği
hastaysa, diğeri ona bir veteriner veya köpek hastanesi öneriyor. Allah
muhabbetlerini artırsın bir diyeceğimiz yok. Aralarında ortak bir payda, köpek var ne de olsa.
Bazen, parkta müstakil bir
köpek parkı bölümü olmasına rağmen, oraya girmeyip ellerinde tasma ipleri
gevşek ve uzun bırakılmış köpekleri olduğu halde benim yürüyüş yapmakta olduğum
yürüyüş pistini işgal ederek benim ve diğer yürüyenlerin yollarını tıkıyorlar, durup
beklemek zorunda kaldığım, tabiri caiz
ise, pardon diyerek adeta korna çaldığım
durumlar oluyor, bir keresinde, yine
yürüyüş pistini işgal eden bir bayan, yolu açmasına yönelik ikazım üzerine, güçlü
çıkarak bana geçmem için pist
dışında bir yol göstermiş ve
terbiyesizlik etmişti.
Asıl yazmak istediğim bunlar
değil, benim. Yazıya girizgah için
yazdım bunları.
Yine bu akşam
(07/12/2025)yürüyüşe çıkmıştım. Pistte yürürken, kıyafetine bakıldığında köy
kökenli olduğunu tahmin ettiğim bir
bayan, sağımdan yürüyerek geçti, o da
benim gibi yürüyüşe çıkmış olmalı, yüzünü görmedim, arkadan gördüğüm kadarıyla
kısaya yakın orta boylu pek zayıf sayılmayan bir bayan, kendisini daha önceki
günlerde de yürürken görmüştüm. O bayan benden daha genç olduğu için daha hızlı
yürüyordu, bir turdan sonra beni birkaç
adım geçti ve önümde durdu, samimi bir şekilde ve tüm iyi niyetiyle; iyi akşamlar dileyerek, haydi ben biraz
kiloluyum yürüyorum, sizin kilonuz yok
niçin yürüyorsunuz? diye safça sordu. Birlikte yürümeye devam etmek zorunda
kaldım, evet zayıfım ama sağlık için yürüyorum, yüksek tansiyonum var diye
cevapladım, bayanın da şekeri ve yüksek tansiyonu varmış doktor yürümesini
tavsiye ettiği için yürüyormuş ve bu yürüyüşlerle sekiz on kilo verdiğini
söyledi.
Ortalık suçlu ve ahlaksız
insan kaynıyor, ancak benim yaşım ve kıyafetim kendisine emniyet ve güven
telkin etmiş olmalı ki, çok temiz duygularla ve merakla benim niçin yürüdüğümü
öğrenmek istediği için benimle diyaloga girdi. Akşam yürüyüşünü bu saf ve temiz
Anadolu kadınıyla birlikte sohbet ederek tamamladık, sohbet sırasında çok güzel
bir tesadüfle bayanın eşinin İzmir adliyesinde bir ağır ceza mahkemesinde
mübaşir olarak görev yaptıktan sonra emekli olduğunu öğrendim. Bununla da
kalmadı, eşinin ismini sorup öğrendiğimde, emekli bir hakim ve avukat olarak, daha da mutlu oldum, zira; sohbet ederek
birlikte yürüdüğümüz bayanın emekli mübaşir eşini çok iyi tanıyordum, avukat
olarak kendisiyle çok sık yüz yüze gelmiş ve onun çağırısı ile duruşma salonuna
girmiştim.
Ne kadar güzel ve mutluluk
veren bir tesadüf değil mi?
Benim de emekli bir hakim ve
sonrasında avukat olmam ve eşini tanıyor olmam, o saf ve temiz ve samimi, aynı
zamanda medeni cesaret sahibi köy kökenli bayanı da çok memnun ve mutlu etti.
Sonunda, mübaşirlikten emekli tanıdığım eşine
selamlarımı iletmesi temennim ve iyi akşamlar dileklerimle o temiz ve iyi
yürekli, samimi ve medeni cesaret sahibi bayanla vedalaşarak evime döndüm ve
yaşadıklarımı bir öykü tadında siz okurlarımla paylaşmayı uygun buldum.
Akşam yürüyüşümde
karşılaştığım ve yukarıda sizlerle paylaştığım öykünün; beni asıl memnun
ve mutlu eden yanı; köpek gezdirmeye
gelenlerin, köpekli olmayan ve sadece sağlık için yürüyüş yapan yaşlı insanlara
yönelik, bir günaydın veya iyi akşamlar dileğini dahi esirgedikleri vurdum
duymazlıklarına, saf ve samimi köy
kökenli bir Anadolu kadını tarafından verilen adeta bir tokat niteliğindeki
cevap oldu.
07/12/2025

Yorum Gönder