Mezarlık yolunda

Karşıyaka Mezarlığına EGO otobüsü Demetevler Hastane durağından kalktığını biliyordum. Metrodan çıkıp o duraklara doğru yürüdüm.

Mezarlık yolunda
İki yıl önce kaybettiğim rahmetli eşimi hiç rüyamda görmüyordum. 2024 ün son günü 31 Aralık’ta ilk kez eşim Gülhan’ı rüyamda gördüm. Olanları sizinle paylaşmak istedim.

Rüyamda kalabalık bir yerdeyiz, rahmetli eşim Gülhan bana şöyle diyordu: “Bana hiç gül getirmiyorsun” diyordu. Sabahleyin bu gül istemek de neyin nesi diye söylenerek uyandım. Ruhuna bir Fatiha okudum, muhtemelen benden ziyaret dua istiyor diye söylendim. Hemen kahvaltıdan sonra mezarlığa gitmeye karar verdim. İlk çiçekçiden bir gül alıp mezarlık yoluna yöneldim. Karşıyaka Mezarlığına EGO otobüsü Demetevler Hastane durağından kalktığını biliyordum. Metrodan çıkıp o duraklara doğru yürüdüm. 

Duraktaki yaşlı adam

Arabam olmadığı için Karşıyaka Mezarlığına otobüsle gidecektim, orada o yöne giden otobüsleri sordum, duraktakiler “EGO 220 gidiyor” dediler. Otobüs beklemek için durağa geldim, duraktaki bankta benden yaşlıca bir adam elinde bastonu yanında bir küçük bir torbası ile oturuyordu, ben de selam vererek onun yanına oturdum. Bir süre sonra mezarlığa gidecek olan 220 numaralı EGO otobüsünü bindik. O yaşlı adamla otobüste de yan yana oturuyorduk. Benim bir taktiğim vardır, böylesi yolculuklarda yanımdaki adamı mutlaka bir bahane bulur onunla konuşmaya çalışırım. O yaşlı adama kaç doğumlusun diye sordum, o da “42 doğumluyum” dedi. Bu 83 yaşındaki adamla konuşmaya başladık. 

Onu daha da konuşturmak için vay be 40’ın kıtlığını bilirim desene, dedim. İsmini dahi bilmediğim adama siz de kıtlık yıllarını yaşadınız mı, diyerek konuşmasına devam için bir yol açtım. Adam şunları söyledi: 

“Yaşamaz olur muyum, o zamanları çocuktum iyi hatırlıyorum, anam pişirecek bir şey bulamazdı, mısırın koçanı vardır ya mısırı soyulmuş boş koçan, işte boş koçanı amam keserle parçalar bazen havanda döver, bazen el değirmeninde öğüterek ufalardı, işte onları anam çorba niyetine pişirir bize yedirirdi. Arkadaş insanın boğazından aşmazdı, işte böyle kıtlıklar gördük”. Aman Tanrım bu mısır koçan çorbasını da hiç duymamıştım. Benim merakla dinlediğimi görünce adam sormadan devam etti:

“Halk fakirdi memlekette kıtlık vardı. Bir gün devletin vergi memurları geldi, komşulardan topladıkları buğday vergisini bizim buğday cecinin (cec harmanda savrulmuş buğday yığını) yanına yığdılar, cecin üzerini de galburnan mühürlediler, babama da bu cece bir şey olmasın yoksa seni sorumlu tutarız” diyerek tembihlediler.  Bu iki tane vergi memuru uzak yerlerdeki harmanlardan vergi için buğday toplamaya gittiler. 

Her nasılsa kuşlar mı kondu, rüzgâr mı savurdu, memurların mühürlü cecin mührü bozulmuş. Birkaç saat sonra memurlar geldiler, baktılar ki cec mühürü bozulmuş, “kim bozdu bu mühürü diye babama çıkıştılar, sonra da mühürü bozup buğdayı çaldın ha diye babamı önce azarlayıp sonra dövdüler. İşte böyle malımızla zulüm gördük o kıtlık yıllarında. O zaman İsmet Paşa CHP vardı tek parti idi; camileri kapattılar”. 

Adamın söyledikleri karşısında nutkum durdu; ama bu anlatılanlar ister gerçek olsun ister abartılı olsun, ülkemizde bir acı gerçek vardı o yılarda savaş ve kıtlık vardı. Anladım ki bu adam biraz da gerici ve dinci partilerin 1950’den bu yana kötüledikleri CHP ve İsmet Paşa’yı kötüleyenlerin rüzgarında gibi idi. İnönü ve CHP’yi suçlamaya başlayınca ona şunları anlattım:

 Babalarımızın “Alaman Harbi” dedikleri İkinci Dünya savaşı yılları idi (1939-1945). Türkiye bu savaşa İsmet Paşa’nın direnmesiyle savaşa girmemiş savaştan uzak durmuştu. O zaman savaş yılları olduğu için Almanlar Avrupa’yı boydan boya işkal etmiş, Yunanistan’ı almış sınırımıza dayanmıştı. Türkiye’yi Hitler sıkıştırırmış, İsmet Paşa’ya, “gel bizimle Ruslara karşı savaşa gir sana silah para verelim” diye baskı yaparmış. İsmet Paşa ne yapsın, kıtlık yılları, devlet “belki savaşa gireriz” diye dört milyon asker beslermiş. Devlet senin anlattığın gibi halktan aldığı buğdayları koyacak yer bulamamış, silo depo yeteri kadar yok; halktan aldığı buğdayları koymak yer bulamamış, az kullanılan camilere buğday doldurmuş. İstanbul müzelerinde değerli tarihi eserleri, savaşa girersek bombalanır diye, sandıklara doldurup Niğde’deki bazı camilere koymuş. O dar zamanda kim olsa o tedbirleri alır. İnanır mısın, Almanlar Türkiye’ye de saldırı diye Edirne civarına pek çok tahkimat yaparken uçaklar bombalar düşüncesi ile İstanbul’da karartma bile yapılıyormuş. 

Kim olsa bu tedbirleri alırdı, işte bu nedenle Menderes’ten sonra gelen dinci gerici iktidarlar durmadan haksız ve insafsızca İnönü ve CHP’yi kötüleyip durmuşlar.

 Adam sustu, otobüs de beş nolu batı kapıdan girip batı kapısındaki son durağa geldi. Öteki zamanlarda bu 220 nolu Ego otobüsü yukarıda cami, gasilhane gibi öteki tesislere kadar çıkarmış, bu otobüs ve etraf oldukça boş ve sakin olduğu için doğu kapısında kaldı.

Çıkacağımız Cami, gasilhane ve öteki tesislerin bulunduğu yer beş altı yüz metre oldukça dik bir koni biçiminde tepe gibi bir yerde bulunuyor.  Öteki zamanlarda o koni gibi tepeye çıkmak için pek çok araç ve yayalar yolları doldururdu. Orada bir kişi daha vardı o koni gibi tepeye yaya çıkmak için bekliyordu. Hemen arkadan gelen bir arabaya el kaldırarak bindik. O koni gibi tepenin başına çıktık. Orada kocaman çay içmek için salon, tuvaletler, cami, gasilhane, idari birimler ve ortada geniş bir toplanma alanı vardı. ABB si oraya cenaze için gelen bütün vatandaşlara parasız çay veriyordu. 

Elimdeki çiçeği bir an önce eşime yetiştirmek için acele ettiğimden oradan ayrıldım. Mezarının bulunduğu U -21/1956 adresine aşağı yürümeye başladım. Kocaman bir koni düşünün, bulunduğum yer koninin tepesi, bu koninin tepesinden hangi tarafa insen aşağı doğru gidiyorsunuz. Aşağı doğru kıvrım kıvrım dolanan yolda yürümeye başladım. Arkamdan ne bir araç ne bir yaya gelmiyordu, aşağı doğru yaya yürümeye başladım, o dimdik yolda aşağı doğru yürümek çok kolaydı, kendi kendime, aman Tanrım bu dimdik yolu nasıl geri çıkacağım diye endişe etmeye başladım. Mezarlık ve yollarında kimseler yoktu, oysa öteki günlerde mezarlık ve yolları araç ve yaya trafiği çok yoğun olurdu. 

Öylesine bir ayaz vardı ki, her yanımın üşüdüğünü hissettim. Biraz zor olsa da nihayet eşimin mezarına ulaştım, elimdeki gülü mezarına koydum, “getirdim Gülüm gülünü” dedim, ama göz yaşlarıma hâkim olamadım, hemen ruhuna bir dua okudum. Bu halimizle bir fotoğraf çektirelim diye etrafa bakındım hiç kimsecikler yoktu, sadece mezarın fotoğrafını çektim, vedalaşıp ayrıldım.

Bulunduğumuz yer mezarlık konisinin kuzeyinde idi. Koninin tepesine sosyal tesislerin bulunduğu yere doğru dim dik dolanı dolanı çıkan yola yöneldim, fakat yürümek bana çok zor geldi ki, o kadar dik yol beni yıldırdı yolda dikilip kaldım. Dururken aşağılardan bulunduğum bayıra doğru gelmekte olan bir otomobil gördüm. Bir bayanın kullandığı araç yanımda durdu, beni bayıra yukarı yürümekten kurtaran bu araca binince kadın sürücü, “yakın zamanda eşimi kaybettim, mezarını ziyarete geldim” dedi.

Ben de ona gül rüyamı anlattım, kaybettiğim eşimin mezarına gül getirdim, dedim kadın, aman beyefendi bu ne vefalılık, seni kutlarım” dedi. Koninin tepesine sosyal tesislerin bulunduğu yere gelince, ona teşekkür ettim. O “beş nolu kapı tarafında bir akrabamın mezarına gideceğim, yolun o tarafa düşüyorsa seni götüreyim” dedi. Ben çok üşümüştüm, herkese bedava dağıtılan çaydan içmek istiyordum, ama o koninin tabanından bayıra yukarı beni getiren bayan öyle deyince çaydan vaz geçtim, tamam deyip beş nolu kapıya doğru yöneldik. Beş nolu kapıya yaklaşırken o iyiliksever bayan, bana, “istediğin yere götüreyim bu soğukta yürüme” teklifinde bulundu. Bu soğukta buraya kadar getirmiş olmasına çok sevindim o bayana çok teşekkür ederek ayrıldım. Durağa geçip durakta otobüs beklemeye başladım. Hava çok ayazdı, bir saate yakın otobüs bekledim. O gün üşütmüşüm hastalandım, sağlık ocağında muayene olup çeşitli ilaçlar yazan doktorumun ilaçlarını kullanmaya başladım. 

Cevat Kulaksız kulcevat599@gmail.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget