Bu yazımızda ERDOĞAN'ın son Amerika ziyaretini değerlendireceğiz.
Aslında, ERDOĞAN'ın bu ziyaretini, Amerika ziyareti olarak değil, kendisine
dostum diye hitap ettiği ve dost kabul ettiği TRUMP ziyareti demek, daha doğru
olacaktır.
Bu ziyareti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Amerika
Birleşik Devletleri arasında yapılan diplomatik ve gerekli bir ziyaret ve
görüşme olarak kabul etmek mümkün olmasa gerek.
Bu ziyaretin; aslında, ERDOĞAN ile TRUMP arasında
gerçekleşen karşılıklı siyasal çıkarlara dayalı bir ziyaret olduğunu
söyleyebiliriz.
Ziyaretin taraflarından
ERDOĞAN; 23 senelik iktidarı boyunca, siyaseten çok yıpranmış, ülke için yapacağı
hiçbir olumlu icraatı kalmamış, ülkeyi anayasa ve yasalara göre değil keyfine
göre yönetmeyi yöntem belirlemiş, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını yok
ederek yargıyı emri altına almış, siyasi rakiplerini yargıyı araç olarak
kullanarak yok etme çabası içine girmiş, kişi hak ve özgürlüklerini tamamen
budamış, saldığı ağır vasıtalı vergiler yoluyla yoksul halkın elinde avcunda
kalan üç beş kuruşu da varlıklı kesime aktarmış, enflasyonu önleyememiş ve
fakir halkı enflasyon belasına ve fakirliğe mahkum etmiş, ülkeyi otokrasiyle
yönetir hale gelmiş bir iktidarın başı olarak, halk ve seçmen nezdinde çok büyük bir itibar
ve oy kaybına uğramıştır.
Ziyaretin diğer tarafı TRUMP
ise; varlıklı bir iş adamı kimliğiyle hasbelkader seçildiği ABD Başkanı
sıfatıyla, devlet idaresi tecrübesinden
uzak, diplomasinin yazılı ve yazılı olmayan
geleneksel kurallarından yoksun, zenginliğin verdiği şımarıklık ve
temsil ettiği ABD'nin kendisine verdiği güçle, düşünmeden konuşan, otokrat
kimliğiyle Dünyayı idare etmeye, Dünya ülkelerine yön vermeye ve en başta
Ortadoğu olmak üzere ülkelerin bugünkü sınırlarını yeniden dizayn etmeye
soyunmuş, seçilmiş olmasına rağmen ülkesinin aklı başında çoğunluğu tarafından
sevilmeyen ve değer verilmeyen bir kişidir.
ABD ziyareti, bu iki kişi arasında vuku bulmuştur.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi; ziyaret öncesi, ERDOĞAN'ın ABD ziyareti ile meşruiyet
kazanacağını, meşruiyet almak için TRUMP ile görüşeceğini beyan etmiştir. Aslında bu söz, bizim açımızdan çok iddialı ve yanlış anlamaya müsait, her yöne çekilebilen, amacını aşan talihsiz ve üzüntü verici bir sözdür.
ERDOĞAN; ülkemizde siyaseten itibar ve oy kaybına
uğramış, yeniden seçilme şansını büyük oranda kaybetmiş ise de; ne de
olsa ve halen T.C. Devletinin seçilmiş Cumhurbaşkanı olup, kendisinin
meşruiyetini kaybettiğine inanmamakta ve meşruiyeti de o kadar önemsememekte
olduğundan, ABD'ye yeniden meşruiyet
kazanmak için gitmiş olamaz, Türk Milleti de, kendisini temsil eden makamda
oturan ERDOĞAN'a, ABD ve onun başkanı
TRUMP tarafından meşruiyet kazandırılmasını asla kabullenemez.
Bu nedenle, ABD Ankara
Büyükelçisinin meşruiyet kazanma sözünü;
kesinlikle, iç politikada
kaybettiği siyasi itibarını yeniden kazanma olarak kabul etmek gerekir.
Evet, ERDOĞAN; ülkesinde kendi vatandaşlarına ve muhalefet
partilerine ve onların liderlerine karşı ne kadar sert ve taviz vermeyen, burnundan
kıl aldırmayan, anayasa ve yasaları takmayan, antidemokratik bir lider profili
çizmekte ise de; dışarıda, uluslararası arenada, petrole dayalı zenginlikleri, kalkınmışlıkları ve sözlerinin geçerliliği ile
temayüz eden batılı devletlere ve onların liderlerine karşı, kuzu gibi yumuşak bir tavır sergilemekte, kendisi
ülkesinde tek adam olmasına, özgürlükleri kısıtlamasına rağmen, Birleşmiş Milletlerde, Güvenlik Konseyi daimi
üyesi devletlerin veto haklarını kastederek, Dünya beşten büyük diye nutuklar atabilmekte, insan
haklarını ve özgürlüklerini savunabilmekte, İsrail’i soykırım yapmakla suçlayabilmektedir.
İşte, içeride ve dışarıda
birbirine zıt çifte standart bir anlayışın ve tutumun temsilcisi olan ERDOĞAN; içerideki tutumu nedeniyle kaybettiği siyasi
itibarını belki kazanabilirim ümidiyle, dışarıdan destek sağlama amaçlı olarak
ve sadece kendi siyasi çıkarını
önceleyerek ABD ziyaretini gerçekleştirmiştir.
Ancak, ERDOĞAN'ın bu ABD ziyaretinde, asla ve asla kendisine bir
meşruiyet kazandırmak amacı ve isteği bulunmamaktadır. Zaten, ABD başkanı TRUMP'ın; T.C. Devletinin iktidarının başına meşruiyet
kazandırma gibi bir gücü ve yetkisi de bulunmamaktadır.
ERDOĞAN; yaptığı ABD ziyareti ve TRUMP görüşmesinden, iç
politikada seçmen ve halk nezdinde itibar kazanarak güven tazeleyebilmiş midir?
Biz, bunda başarılı olduğunu hiç
zannetmiyoruz.
Bu ABD ziyareti ve TRUMP
görüşmesinden, ERDOĞAN; amaçladığı iç siyasete yönelik itibarı
kazanarak bir fayda sağlamadığı gibi, ülke olarak da, siyaseten ve ekonomik olarak hiçbir yarar
sağlamadığımızı, silinin ek gümrük vergileri, sipariş edilen yüzlerce boing
uçaklar, nükleer enerji anlaşmaları, pahalı sıvılaştırılmış doğal gaz alımı
gibi, sadece aysbergin görünen yüzlerine bakıldığında ülkemiz büyük bir kayba
uğramış, F-16, F-35 projeleri, CAATSA yaptırımlarının kaldırılması, HALKBANK davası gibi ülkemiz için hayati önem
taşıyan konuların çözüme bağlanması gibi konular, askıdan indirilememiş ve askıdaki yerlerinde
hala asılı olarak durmaktadır.
29/09/2025
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu
Yorum Gönder