Sevgili Atam; rüyama girdiğiniz dün gece için, sizden çok çok özür diliyorum.
Rüyamda sizi göreceğimi hiç düşünmüyor ve
beklemiyordum. Sizi, birden bire ansızın karşımda görünce, çok şaşırdım ve ne yapacağımı bilemedim.
Ülkenin içinde bulunduğu bugünkü olumsuz koşullar
karşısında, sizin yüzünüze bakmaya, sizinle konuşmaya, dertleşmeye cesaret
edemedim.
Benimle konuşup, bize emanet ettiğiniz laik ve demokratik
çağdaş Cumhuriyetin bugün ki gidişatı ve ülkenin genel durumu hakkında bir
şeyler sorduğunuzda vereceğim cevaplarla sizi üzerim düşüncesiyle çok korktum.
Size ne cevap verebilirdim?
Biliyorum ki, sorularınıza vereceğim olumsuz cevaplar, sizi çok üzecekti, onun için istemeyerek ve içim kan ağlayarak, uyuyor numarası yaptım, sizinle konuşmadım ve
kısa bir süre sonra kaybolup gittiniz.
Bu nedenle sizden tekrar çok özür diliyorum.
Üzülmeyesiniz diye sizden sakladığım ülkenin içinde
bulunduğu olumsuz gerçekleri bir öğrenseydiniz, benim yaptığım uyuma numarasını,
sizi görmezden gelişimi ve suskunluğumu mutlaka anlayışla karşılardınız.
Sevgili Atam;
-Kurduğunuz ve bizlere emanet ettiğiniz Cumhuriyetin
tüm kazanım ve değerlerinin, önceki ve bugün ki 23 senelik mevcut iktidarlar
tarafından şahsi ve siyasi emelleri ve ihtirasları için birer
birer yok edildiğini,
-Devletimizin yönetim sisteminin değiştirilerek
parlamenter sisteme son verildiğini, başlattığınız kurtuluş savaşını bizzat
yönettiğiniz, kurucusu olduğunuz Gazi
Türkiye Büyük Millet Meclisinin işlevsiz bırakıldığını, içinin boşaltıldığını, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi adı altında, ülkenin
tüm kaderini sarayda oturan bir şahsın iki dudaklarının arasına bırakan, ucube bir sistemin tesis edildiğini,
-Bu yeni sistemde, ülkenin; sizin
çalıştığınız Çankaya Köşkünden, sizin kurduğunuz Atatürk Orman Çiftliği arazisinde
kaçak olarak yapılan 1150 odalı Cumhurbaşkanlığı
Sarayı ve Külliyesi olarak adlandırılan ve Osmanlı dönemini hatırlatan Ankara Beştepe’deki
halktan uzak sarayın kalın duvarlarının ardından, kendisini oylarıyla seçen
millete ve milletin temsilcisi meclise hesap vermeden, anayasa ve yasaları hiçe
sayan tek adam tarafından yönetildiğini,
-Devletin temeli olan adaletin yok edildiğini, adalet
sağlayan yargının, saraydaki tek adamın
emir kulu haline getirildiğini, insan hak ve özgürlüklerinin, basın özgürlüğünün
yok edildiğini, herkesin saraydaki o tek adam gibi düşünmesinin istenildiğini, liyakatin
değil, itaatin ve biat kültürünün üstün
tutulduğunu, anayasanın rafa kaldırıldığını, İstanbul belediye seçimlerinde
olduğu gibi, millet iradesine saygının kalmadığını, halkın oylarıyla seçilen, kurucusu olduğunuz ana muhalefet partisi
CHP'nin; tek suçları, dürüst bir şekilde halka hizmet olan belediye
başkanlarının, iş başındaki tek adam tarafından yargı silah ve araç olarak
kullanılarak görevden alındıklarını ve hapse atıldıklarını, aradan geçen uzun
zamana rağmen hala hakim önüne çıkarılmadıklarını,
-Saraydaki tek adam'ın; anayasaya göre bağlayıcı ve uyulması zorunlu
olan Anayasa Mahkemesinin ve Avrupa İnsan hakları Mahkemesinin kararlarına
uyulmamasını savunarak, mahkemeleri bu şekilde etkisi altına alıp, uygulanma
bekleyen bağlayıcı yargı kararlarını uygulatmadığını,
-Tüm varlıklarımızın özelleştirme adı altında
yandaşlara ve yabancılara satıldığını,
-Dış ülkelere olan borçlarımızın, her yıl katlanarak çoğaldığını,
-İşsizliğin kol gezdiğini, hala çok düşük olan asgari ücretle çalışacak
bir iş bulabilenlerin, adeta göbek
atarak sevindiklerini,
-Asgari ücretliden dahi, acımasız bir şekilde vergi alındığını,
-Zengin ve
fakir ayrımı yapılmadan, son
tüketici konumundaki her vatandaştan eşit ve peşin olarak tahsil edilen ve
adına KDV ve ÖTV denen vasıtalı vergiler
yoluyla, vergi adaletinin yok edilerek, ülkedeki gelir paylaşımının gayri adil bir
konuma getirildiğini,
-Halkın; artan ve bir türlü önlenemeyen ağır enflasyon
ve pahalılık yükü altında ezilerek geçinemediklerini, çocukların yataklarına aç
yattıklarını, buna karşılık yap işlet devret yöntemiyle ve kar garantisi
altında kendilerine ihaleler sunulan yandaş iş adamlarının zengin edildiklerini,
-Milletin efendisidir dediğiniz Türk çiftçisinin yok edildiğini,
büyük emeklerle ve masraflarla ekip biçerek ürettiği ürününün para etmediğini, tarlalarda kaldığını, milletin efendisi
köylünün küstürüldüğünü,
-Devrim Yasası olarak çıkardığınız Öğretim Birliği
Yasası ile eğitimi laikleştirerek, sadece imam yetiştirmek amacıyla meslek okulu
olarak kurduğunuz imam hatip okullarının, daha önceki iktidarlar tarafından lise haline
getirildiğini, buradan imam olarak mezun
olan kişilere istedikleri dallarda üniversite eğitimi alma ve bunların hakim, savcı, kaymakam ve vali gibi önemli görevlere
getirilmelerinin önünün açıldığını, imam
olmaları mümkün olmayan kızlar için dahi, ayrı imam hatip liselerinin açıldığını,
-Bugün ülke yönetiminin başında bulunan iktidar
partisinin, laiklik karşıtı eylem ve
faaliyetlerin odağı olduğunun Anayasa Mahkemesinin kararıyla tescil edilmiş
olduğunu,
-Devlet kadrolarının, liyakate bakılmaksızın, iktidar partisinin yandaşları tarafından
doldurularak, kadrolaşmaya gidildiğini,
-Bizzat tarafınızdan kurulan Diyanet İşleri
Başkanlığının, tarafsız bir dini kuruluş
olmaktan çıkarak siyasallaştığını, laiklik karşıtı siyasal iktidarın arka
bahçesi haline getirildiğini,
-Sözüm ona, Postallı askeri vesayet kaldırılırken, onun yerine, rugan ayakkabılı sivil vesayetin ikame edildiğini,
-Basının ve sivil toplum örgütlerinin susturulduğunu,
-Yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının ayaklar
altına alındığını, devletin temeli olan
adaletin büyük oranda çöktüğünü, yargıya olan güvenin yok edildiğini,
-Sevgili Atam;
sizin, unvanlarının başına “Cumhuriyet” sözcüğünü
ekleyerek paye ve onur verdiğiniz, Cumhuriyeti koruyup kollamaları için
kendilerine çok güvendiğiniz bazı savcılarımızın, tarafsızlıklarını yitirerek
siyasal iktidarın güdümünde, sadece onların istedikleri soruşturmalar için görevlerini
hatırladıklarını, siyasal iktidarın istemediği konuları görmezlikten
geldiklerini,
-Kışlaya, Camilere ve Okullara siyasetin girdiğini,
-ATATÜRK'ün askerleriyiz diyerek laik Cumhuriyeti
koruyup kollamak için yemin eden genç teğmenlerin ordudan atıldıklarını,
-Hatalı dış politikalar sonucunda ülkemizin güneyinde,
Irak ve Suriye'nin kuzeyinde kalan topraklarda;
muhtemelen ilerideki tarihlerde, benim şahsi meselemdir dediğiniz ve ülkemize
katılması için büyük önem ve emekler sarf ettiğiniz Hatay'ın da içine dahil
edilmesi planlanan, Amerika ve İsrail’in
kontrolünde bir Kürt Devletinin kurulmakta olduğunu,
Size söyleyemedim ve sustum, sizi bir kez daha ve
yeniden öldürmekten çekindim ve korktum,
sizi üzmek istemedim Sevgili Atam.
Ezeli ve ebedi tek liderimiz Sevgili Atam; sadece
beden olarak, aramızdan ayrılışının 87. yıl
dönümü olan 10. Kasım. 2025 bugün, sizi, şükran duygularımızla, sevgi ve saygılarımızla ve rahmetle, yürekten anıyoruz.
Gözün arkada kalmasın, rahat uyu, söz veriyoruz, bu kötü günler de
geçecek sevgili Atam.
10. Kasım. 2025
Güner YİĞİTBAŞI
Hukukçu

Yorum Gönder